Ortadoğu, jeolojik yapısının sunmuş olduğu imkanlardan dolayı; siyaset yapma büyüklüğü içerisinde olan devletlerin daima ilgi alanında olmuştur. Onun bu ilgiye mazhar oluşu, oradaki toplum ve devlet yapısının enteresanlığı neticesinde olan dışsal bir ilgi değildir. Siyaset yapma büyüklüğü ya da büyük/global siyaset yapma imkanlarına sahip olan devletlerin burada, Ortadoğu’da var olan devlet yapılarına birebir müdahalelerini ifade eden ilgi ve alakadır.
1980 öncesi dönemin son kırk yılı içerisinde ilgi kapitalist ve sosyalist yön verici siyasetlerin kutuplanmaları üzerinden yürüyen ilgi ve daha sonra Sovyetlerin çökmesiyle tek kutup olarak kalan kapitalist siyaset ilgisi.
Bugün Ortadoğu’da var olan, var edilen sorunlara baktığımızda kapitalizmin ilgisi ötesini söyleyecek olursak finans kapital ilgisidir.
Ortadoğu’da ve Afrika kuzeyindeki hareketlilik bugün çeşitli davranış şekilleriyle karşılanıyorsa, bunun ayraç noktası; bu ülke yönetme tarzlarının kapitalizmle olan ilişkileri ve finans kapitale akacak olan petrol ve doğalgaz sermaye akışkanlığıdır.
ABD ve AB finans kapital merkezleri, Ortadoğu’da ki devlet yapılarına karşı pratiklerini geliştirirken, bu ülkelerdeki devletlerin kendileriyle olan ilişki biçimlerine uygun tavır geliştirirken, bunun yanında; kendi kontrolleri altında olmasına rağmen buralardaki yönetici güç odaklarının kendi toplumları tarafından kabul edilemez olarak tavır alındığı noktalarda, finans kapital merkezleri; yerlerine ikame edilecek yeni kombinezonların kendi çıkarlarına helal gelinmeyeceği noktalarda olduklarını gördükleri zaman, değişim talepleri açık destek imkanlarına sahip olmuştur.
Yine aynı yığınsal muhalefetle karşı karşıya olan kimi ülke yönetimleri ise, emperyalizm; buradaki gelişmelerin kendilerine sorun olma becerilerine sahip olduklarını gördüğü zaman ve kendilerine bölgede her türlü üs konumunda olan devletlerin yönetimlerine muhalif olma potansiyellerinin görüldüğü noktalarda, finans kapitalin bu tür muhalefet odaklarına karşı tavır almalar geliştirilmekte ya da oraya kendilerine uydu konumunda olan devletlerin müdahalelerine ses çıkarmamakta, onlara soluk alma imkanı sunmaktadır.
Kapitalizmin içinde olduğu finans kapital krizi; hem bu krizden çıkmak ve hem de sonraki krizin aralığını biraz uzatmak için bugün önemle üzerinde durduğu nokta; Ortadoğu’da finans kapitale akacak sermaye imkanlarını garantiye almak ve yine kendisine finans dönüşmeler/dönüşümler yaratacak meta hareket alanlarını en ücra alanlara yaymaktır.
Dolayısıyla Ortadoğu, kapitalizme iki noktada çok bereketli durumdadır. Üretimin olmazsa olmaz ayağı olan enerjiden dolayı petrol, doğalgaz ve bunların ticaretinden doğan sermayenin finans kapital alanına çekilmesi.
Ortadoğu’da bugün var olan sorunlara baktığımızda; kendi bünye yapılanmasından kaynaklanan sorunlar ve bunun üzerinden finans kapitalizmin içine girmiş olduğu krizden kendisine akacak , akıtılacak imkanlardan/sorunlardan çıkma çabası.
Finans kapital kendisine bugün, bu şekilde planlamalar yaparken, bunun karşısında kendisine vaha olan devlet yönetimleri de yaşam hallerinin devam imkanlarına sahip olmaktadır.
New York’da ikiz kulelere yapılan saldırıdan hemen sonra; başta Suudi sermayesi olmak üzere, petrol sermayesinin bu tip devlet yönetimleri aracılığıyla New York borsasına toptan aktarımlar yapılması ilişkilerinin ikili karakterlerini açıklamasına iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Bugün, Ortadoğu politikalarının ana yapıcı güçleri başta finans kapitalizm olmak üzere, savaş endüstrisi ve Petro-gaz sermayesidir.