yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGeriye kalan Denktaş siyasetinden kısa bir anımsatma - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Geriye kalan Denktaş siyasetinden kısa bir anımsatma – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Makaleyi yazma planında Denktaş yoktu: Ancak meydanlarda öyle görüntüler olurken, en yakın bildiklerim dahi konuyu nasıl konuştuklarını görünce, yeniden takıldığımız yanlışa uyanıp makalemin konusunu değiştirdim. Aslında doğruydu; Ölen Denktaş için birkaç söz yazmak gerekirdi. Hele yakın tarihte adamızın siyasal damgasını vuran simgelerden, liderlerden, ideologlardan olunca mutlaka söz etmek gerekirdi: Fakat ben en azından bu konuda herkesin yazacağı söyleyeceği için, başka konuda yazayım diye düşündüm: Ama yanıldığımı yapılan değerlendirmelerden konuşmalardan anladım. Gerçi ölen bir insandı, Ancak bu lider konumda siyasetçi olunca bir başka algılatmalarda olur. Şu garipliği zaten kanıksadık; Ölenin arkasında en kötü lider olsa dahi resmi olarak olumsuzlukları konuşmama duruşu hep yaşandı. Ama yine de bunun bir sınırı olmalı; Üstelik acı ile tabuyu liderleştirip söylerken, bu liderin istediği yere dahi gömülmemesinin de etkisizliğini gördük. Her neyse yine lafa daldık ve yine ayrılan köşenin bir kısmını kendi kendime harcadım.

Rauf Raif Denktaş her insan gibi yaşadı ve en doğal sonuç olarak öldü. Ancak özellikle yakın tarih Kıbrısındaki siyasal konumu nedeniyle hep anılıp tartışılacaktır. Hatta bu gün ona alkış tutanların ağıtlar yakanların kim bilir yarın sorgulayacakları da kesindir. Siyasal Liderlik ve ideolojik tabulaşmanın sonucudur. Üstelik Denktaşın yaşadığı ve oldukça kendini güçlendiren dönem zaten şimdiden bizzat kendi sistemince sorgulanıyor. Hatta arkadaşları Türkiyede yargılanıyor. Çünkü Denktaş dahi onca otoriter ve tabulaşmasına karşın, kendi sistemini doğru okuyamadığı için siyasal tavsiyeye zaten uğradı. Bundan dolayı Denktaşı Denktaş olarak değil yaşadığı çağdaki aldığı yerle ele almak gerekir. Emperyalistsiz Denktaş veya Kıbrıs siyasetinden bağımsız olarak düşünülemez. Şu basit yanılgıya değinerek Denktaşın tarihle örtüşüp ayrışma kısa bilgisine girelim; Çoğu iyi niyetli kişiler hep Denktaşı gösterdiği güler yüz, çektiği resimlerle ve sohbetleriyle sosyal iyi insan olarak da öne çıkarıyor. Doğrudur bir noktaya kadar; Ancak ayni değerlerde olan çoğu insan anımsanmaz dahi; Hatta Enayi dahi görülür yerine göre; Yine Denktaşın bu hoş görüsü denilen eksen muhalif olunca nasıl otoriterleştiğini de siyasal olarak gözden kaçırıyorlar. Aslında temelde Denktaşı Denktaş yapan siyasal durumu yok saydırma boşaltma gerçeği oluyor. Bunu yeniden yazalım ve gelelim Tarihle Denktaş siyasetine:

Denktaş siyasal duruş olarak 1950’ler başında İngiliz sömürge son döneminde hukukçu olarak yer aldı. O dönem Türklerin İngiliz sömürgeliğine karşı olmadıkları son dönemler oluyordu. Nitekim Denktaş İngiliz sömürge son döneminde önemli ilişkilerle oldukça öne çıktı. Ayni zamanda toplum liderliğinde olsa da daha çok İngiliz ekseninde hukukcuydu. Ne zaman artık İngiltere Klasik sömürgeciliği sonlandırıp yeni sömürgecilik açılımına girince Denktaş da bir anda devreye giren daha doğrusu İngiltere tarafından zorla sokulan Türkiyenin etkisiyle teşkilatın başına geçip Fayiz Kaymağı ekarte etti. Hatta TMT kuruluş tarihini de Denktaşın girmesiyle tarihe yazdılar. Bundan itibaren Denktaş Taksimin ve Türkiyenin sözcülüğünü yaparken, Kıbrıs Türkleri içindeki muhalifleri de birer birer ekarte ediyordu kendi yöntemleriyle. Böylelikle Kıbrıs Türk Tarihi dahi Denktaşla simgeleşti. Hatta Kıbrıs Cumhuriyetinde Muavin Küçük olsa da, halka hep Denktaş pompalanıyordu. Denktaşın sosyal ilişkileri ve konuşma otoriter sesi gücü de buna katkı yapıyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti denklemi ayni zamanda Emperyalist soğuk savaş döneminin en kızgın sürecinde ve yeniden Orta doğu yeni sömürge ayarları ile nüfus alanın kavgasının olduğu süreçti.

63 Olayları ile iki toplum çatışmaları başlayınca Denktaş Türkiyeye gider. Arada Yeni Erenköye çıkıp yeniden Türkiyeye gider. Kıbrısta Yumuşama başlayan dönemle Denktaş yeniden adaya gelir ve tavsiyelere hız verir. Bu Yapılacak cumhurbaşkanlığı muavinlik seçiminde Türkiyenin yardımıyla da baskıyla küçüğü çektirmesi ve Ahmet Mitat Berberoğluna da ayni kuralı uygulayarak seçimsiz resmen siyasal liderliği ele geçirdi. 74 sorası olaylardan sonra Denktaş özelikle Kuzeyde Yükselen dağınık olsa da sol aydın dalgası sonucu ilk kez yoğun şekilde sistemle ilişkisi sorgulandı. Mason localarından Emperyalist işbirlikçiliği konuşuldu. Bunun rüzgarı ile bu kez de 1981’de yapılan seçimde hep Şaibe ile aldığı söylendi. Sandıklara müdahale edildiği vurgulandı. Bu arada parlamenter kazanan muhalefet transfer ve başka kayışlarla da yok edildi: Denktaşın tarihi sözü o zaman söylendi; “Solun ilerlemesini engellemeliyiz”.

81 Operasyonları ve yeniden toparlanan egemen güçlerin ayarları sonucu bu çizgi “KKTC” ilanına dek gitti: Özelikle Türkiyedeki 12 Eylül cunta etkisi ve kuzeydeki güç ayarı sonuçta bu ilanı hem de bir gece yemek yeme sorası ilan edildi: İlan ile bir anlamda çokca tartışılan seçimden tutun Onuncu maddenin konulması anayasal ayarda yapıldı. Böylelikle Denktaş hem yeniden seçilmeyi, hem de daha yasal Türkiye içselleşmesini yaratı. Ancak okuyamadığı Neoliberalleşme açılımı ile Avrupa oluşumu sonucu en çok içselleştiği Türkiye ile Özal döneminde çelişkiler çıktı. Yine de Doksan seçimlerinde gelen nüfus, Elçilik ve Türkiye direk yardımıyla seçimleri koyduğu anti demokratik yasa ile tek Denktaş UBP yapısı oluştu. Ama gerçekler yeniden sırıttı: Ayni otoriterlikte pay kapmadan tutun karşıtsız olmama psikolojik siyaset sonucu UBP parçalanıyor ve onun lideri denilen Denktaş ayrışıyordu. Bunlar egemen pay kavgasının ganimet ruhunun sonucu oluyordu. Bu daha ileriye giderek 2001’de Denktaş Derviş ikilemi yaşandı ve yine müdahale ile koltuk Denktaşa kaldı. Dikkat edin; Onca övülen Denktaşın seçimlerde dahi kazanma şekli hep tartışmalı. Hatta Küçük’ü baskılarla çektiren o oldu. Bu bilmem bir mesaj veriyor mu?

2000’ler oldukça çelişkili; Denktaşın ve çevresinin okuyamadığı ve aynisini, şimdi Türkiyede yargılanan generallerin de anlamadığı Emperyalist ayar nedeniyle nasıl ki onların kurallarıyla iktidar olan Denktaş bu kez Annan planı ile konuyu kavramama sonucu koltuktan kansız yumuşak şekilde indi. Her nedense bu dahi unutuldu. Oysa Denktaş o dönemden sora oldukça geriye düştü. Yaşarken aslında tarihin kendine biçtiği rol sonlandığı için gerilemeye başladı. Ama sistemsel sorgulanma yapılmadığı ve insanların kolay algılarla tüketme sonucu bunlar hiç konuşulmuyor. Hep eski Denktaşla ayni dönemde takılıp kalındı. Öyle etkin bir Denktaş ki istediği yerde gömülmesi dahi yapılmayan lider oldu. Ama onu tavsiye edenler, rekabetcileri ölümü nedeniyle buluşup onun büyük insan durumunu anlatıyorlardı. İnsan olmanın acısı ve siyasetin iki yüzlü gerçeğinin adeta cenazedeki resmini yaşadık.

Kısaca; Günümüz Kıbrıs gerçeğinin önemli siyasetçilerinden biri olan Denktaş insan olmanın sonucu olarak hayata gözlerini kapadı. Ama belirttiğim gibi; Denktaşın siyasal simge olma sonucu her Kıbrıs dönemsel tartışması oldukça ve yeni yeni açılımlar veya bilgiler çıktıkça mutlaka anılacaktır. Yakın tarih Kıbrısın da Denktaş gelinen aşamadaki yeri hakikaten tartışılmazdır: Tartışılır olan yaratılan sonuçlardır. Ama tekrarda yarar vardır; Denktaşı sadece tekil değil sistemle birlikte ele aldığımızda anlamı olur. Kazanırken de kaybederken de değişmez gerçek budur. Bundan dolayı ölümü dahi yaşanan yakın tarihi yok etmeyeceğine göre; Bu lideri mutlaka her zaman görüşeceğiz: Yaptığı Kipriyanu ile anlaşma, B.M. belgelerinde, açılacak gizli tarih yazılımlarda ve adanın geldiği koşulların arayışında Denktaş adı hep karşımızda olacaktır. Şu tarihe bakın; Denktaş koltuğu Küçükten aldı: Ama her ikisinin ölümleri hemen hemen ayni gün oluyor. Biraz sorgulayanlar anmalarda dahi çelişki bulması kolaydır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
358AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin