Buraya atanan Elçinin AKP’nin has adamı olduğu ve bu politikaları uygulayacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü o sadece klasik tarzda bir Elçi değildir. Ayni zamanda buraların Gavnası yani işgal bölgesinin Başkomutanıdır da…
Sözün gelişidir: “Elçiye zeval olmaz” derler. Ama bu bildiğiniz elçilerden değil. Diplomasiden gelmiyor. AKP’nin has adamlarından! TC Yardım Heyeti’nin de tepesinden geliyor. Gücün tepesine çıkan basamakları çok hızlı tırmanmış. Sarayın patronu Reis-i Cumhur’un itirazına rağmen, Baba Usta Erdoğan’ın talebi doğrultusunda Kıbrıs’ın kuzeyindeki en etkili koltuğa süper yetkilerle donanarak oturdu. Yapılan sözde reformların altında onun imzası var. 74’teki toprak istilasının ardından, sıra Ekonomik istilaya gelince Lefkoşadaki Başkomutanlık makamına, siyasetin en tepesindeki pamuk saçlı adamın itirazına ve sivil toplum örgütlerinin uyarılarına rağmen bu arkadaş oturtuldu. Başlıca görevi de Özelleştirme idi… Türkçe ifadesi ile Göç Yasası! Bakmayın adına ekonomik paket deyişlerine. Topluma şirin gözükmek içindir bu numaralar. Örneğin bizde uyguladıkları Paketi TC’ de uygulamıyorlar. Bizde memurlara sıfır zam politikasını yıllardır uygulatıp destekliyorlar da, kendi memurlarına zam zam üstüne zam yapıyorlar. Size 13. maaşı çok görüyorlar ama TC Ziraat Bankası ve benzeri kuruluşlarında bir değil 4 ikramiye birden veriyorlar. Bize de “N’apalım dünyada kriz var” masalını okuyorlar. Onlar size kriz var derken ben de size keriz olmayın derim!
Mecliste özelleştirme yasası aynen duruyor…
Uzun yıllar İngiltere’de yaşadım, herhangi bir elçinin açıklama ya da bir konuda yorum yapmasına tanıklık etmedim. Yani bu bildiğiniz Elçilerden değil. Misyonu var. Yetkileri var. Öncelikli hedefleri arasında Sendikaların terbiye edilmesi ve adanın TC ye entegrasyonu var. Buradaki kuklacıkların ipini tutan kuklacıdır o! Hükümetin atacağı adımları da belirleyen, nefesinin enselerinde olduğunu hissettiren de o. Son olarak EL-SEN grevinde alınan karara itiraz edip, buradaki hükümetlerin karar almadaki tutumlarını basiretsiz bulması ve bu kararın sorunu çözmediğini söylemesi de Kıbrıslıları hem aşağılama, hem de gördüğünüz gibi “Burayı biz değil, sizin seçtiğiniz siyasiler yönetiyor” mesajı vermektir. Marifetli mi marifetli yani. Hükümeti ‘sorun çözecek iradeniz yok’ diye suçlarken demek istediği ille de özelleştirmedir. Bu konuda taviz yok: Ya olacak ya olacak! Bu kadar net… Peki ya o bu kadar net konuşurken biz kavgamızda kararlı mıyız? Hayır. Güya Bakanlar Kurulu karar almış da, özelleştirme olmayacak-mışşşş… Özerkleştirme olacak-mışşş… Ama Mecliste özelleştirme yasası aynen duruyor. Alınan karar taktik amaçlı: EL- SEN’in defterinin en kısa zamanda dürüleceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
“Bermuda Şeytan Üçgeni”
Sistem dışında hareket eden Öğretmen Sendikalarının yanında duran sendikalarımızdan olan GÜÇ-SEN Başkanı Memduh Çeto bakın nasıl bir saptamada bulunmuş: Meclis, Cumhurbaşkanlığı ve Büyükelçiliği Bermuda Şeytan Üçgenine benzeten Çeto “Bu üçgen içinde Kıbrıslı Türklerin geleceği yok edilmek isteniyor. Bunu görmek ve buna karşı mücadele etmek gerekli. Bu Bermuda Şeytan Üçgeni’ nde Kıbrıslı Türkler toprağa ellerini geçirerek ayağa kalkıyor.” Burada en önemli saptama toplumun yanında olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamının ve Meclisin bu Şeytan Üçgeni’nde yer almasıdır. Umalım ki kış uykusunda olan diğer sendikalarımız ve örgütlerimiz de bu gerçeği görür ve hareket eder.
İşgal bölgesinin Başkomutanı…
Sendikalar birlikte hareket etmedikleri sürece bu savaşı kazanmaları mümkün değildir. Daha önce de söyledim: Sendikaların en büyük hatası bu Paketi Ekonomik Paket olarak görmesi olup, Rejimin emniyet sübabı Meclisteki Siyasi Partilerle birlikte paralel hareket etmek istemelerinden kaynaklanmaktadır. Gerçek ise önlerine konulan Siyasi bir Pakettir. Siyasette size nasıl yaklaşıldıyısa sizde aynen yanıt vermek zorundasınız. Meşhur laftır: Sürü birlikte hareket etmiyorsa kurda kuşa yem olur. Ve buraya atanan Elçinin AKP’nin has adamı olduğu ve bu politikaları uygulayacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü o sadece klasik tarzda bir Elçi değildir. Ayni zamanda buraların Gavnası yani işgal bölgesinin Başkomutanıdır da…
GÖZDEN KAÇMAYANLAR!
Bir süre önce haczedilen Mimoza Hotel’in KIB-TEK’e 120 bin TL elektrik borcu olduğu ortaya çıktı. Burada dikkat edilmesi gereken buna nasıl müsaade edildiğidir. Küçük bir otelin borcundan dolayı elektriğini kesemiyorlarsa, büyüklere hiç dokunmazlar. Zaten onlar da ödemiyor işte. Beyefendilerin elektriğini yazda kesmeye kalksalar “Turizm mevsiminde olmaz, içeride turist var”. Kışda kesmeye kalksalar “Ortalık grak grak eder, ödeyemiyoruz” diye avazları çıktığınca bağırırlar. Ama şov yapmaya gelince bu yıl bu kadar turist geldi diye de boy boy gazetelere çıkarlar. Sanatçılara milyonlarca dolar ödeyip, siyasileri de bol bol ağırlarlar. Keza Kalkınma Bankası ile Vakıflar Bankası’ndan aldıkları kredileri de ödemezler. Bunu ben değil, şu anda Sarayın tepesinde oturan adam hükümet oldukları ilk günde bizzat kendisi söylemişti. Ama vatandaş bir taksidini ödemesin, bankalar telefonlara sarılır ve türlü tehdidi yağdırır. AKP’nin burada yaratmaya çalıştığı adil düzen budur işte…