“Elektrik Kurumu ile Aksa Enerji Üretim AŞ arasında İmzalanan Kalecik-II Sözleşmesi’ne İlişkin Hazırlanan Ek Protokol-I Taslağı Hakkındaki Rapor” başlıklı Sayıştay Denetim Raporu’ndan bazı bölümler:
“Yaşanan bu süreç ve yaptığımız tespitleri de dikkate aldığımızda; Aksa Enerji Üretim AŞ’nin mevcut sözleşme ve buna bağlı olarak yapılan protokollerin özüne uygun olarak davranmaktan imtina ettiği ve her ne kadar iletim hatları ile ilgili yer problemi neden gösterilse de aslında, AKSA Şirketinin başından beri sözleşme kurallarına uymadığı taahhüt ettiği enerji üretim seviyesine hiçbir zaman gelemediği, Sözleşmede belirtilen Fazla enerjinin sadece Yakıt Bedeli ödenerek alınması gerektiği halde bunun da ‘Kira+Yakıt’ bedelinden ödenerek alınmasını sağlandığı hatta çevre açısından da büyük önem arz eden filtre ve arıtma tesislerini kurmak yerine ceza ödemeyi tercih ettiği tespit edilmiştir.
60 MW’lık alım garantisine göre sunulan üretim programına Aksa Şirketinin uymaması sebebiyle, Nisan 2008 faturasından eksik üretim için 217,063.56 YTL kesinti yapıldığı, bunun için de Şirket avukatı vasıtasıyla celpname alındığı ve bu konunun Yönetim Kurulu’nda görüşüldüğü ve Bakandan görüş talep edilmesi kararı üzerine, Kurum Müdürü’nün 25.06.2008 tarih ve MEK1/1039/2008 sayılı yazı ile dönemin Maliye Bakanı Sayın Ahmet Uzun’un görüşüne başvurduğu tespit edilmiştir. (Ek-16)
Bunun akabinde, Maliye Bakanı Sayın Ahmet Uzun 26.06.2008 tarih ve MLB.0.00.181/70-08/1756 sayılı yazısında; Elektrik Kurumu’nun kanuni hakları saklı kalmak şerhi ile kesintiye gidilmeksizin ödemenin yapılması talimatını vermiştir. (Ek-17)” (sayfa 6)
“Akabinde Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu 07.03.2009 tarih ve AFH/96/09 nolu kararı almıştır. Bu kararla Temmuz 2008’de 75 MW Sözleşmesel kapasiteli bir santralın ihalesinin açıldığı, ihaleye bir teklifin sunulduğu ancak kurulum süresinin uzunluğu ve verilen fiyatın yüksekliği nedeniyle Merkezi İhale Komisyonu tarafından teklifin değerlendirilmediği, Hukuk Dairesi’nin Sözleşmenin 19.09.2008 tarihinde sona erdiğine ilişkin görüşü bulunduğu ve Sayıştay Başkanlığının 27.01.2009 tarihli yazısını ileri sürerek Elektrik Kurumu ile Aksa Enerji Üretim AŞ arasında 19.09.2008-31 Mart 2024 tarihleri arasında geçerli olacak 10.03.2009 tarihinde Kalecik-II Sözleşmesinin imzalanmasına, ayrıca kurulu gücü 105 MW ve 75 MW sözleşmesel kapasiteli enerji alım garantili santral ihalesinin iptal edilmesi için Merkezi İhale Komisyonu’na bildirilmesine ve 60 MW’lık buhar santralının ihale edilebilmesi için EÜAŞ ile görüşmelerin başlatılması yönünde karar üretilmiştir. (Ek-22)
Yukarıdaki karara bakıldığında söz konusu 75 MW’lık santral ihalesinin bu kararla iptal edildiği görülmesine rağmen, dönemin Maliye Bakanı Sayın Ahmet Uzun’un 8.8.2008 ve 15.09.2008 tarihlerinde Aksa Şirketi’ne yazmış olduğu yazılar incelendiğinde bir yandan ihale sürdürülürken diğer yandan da Aksa Şirketi ile ileride yapılacak Sözleşmeden bahsedilmekte ve Sözleşme imzalandığı tarihten geriye dönük olarak alımı yapılacak enerjinin sözleşme günü fiyatlarına göre hesaplanarak bedel olarak ödeneceği taahhüt edilmekteydi.” (sayfa 7-8)
Bu grafiğe bakıldığında da Kıb-Tek’e ait santraller ile Kalecik santralı arasında kendi güç kullanımları açısından ters bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Özellikle 2008-2010 döneminde alım garantisine bağlı olarak Kalecik Santralının kendi güç kullanım oranı devamlı bir artış ivmesi göstermesine rağmen, Teknecik Santralarında ise güç kullanım oranında sürekli bir düşüşün olduğu görülmektedir.
Nitekim, özellikle 2010 yılında Kalecik Santralı kendi gücünü %71’e varan oranda kullanırken Teknecik Buhar Santralının %56, Teknecik Dizel Santralının ise %14 oranında kaldığı tespitlerimiz arasındadır. Bunun nedeni de Aksa Enerji Üretim AŞ ile yapılan antlaşmalar bağlamında taahhüt edilen enerji alım garantilerinden dolayı Kurum Santralleri’nin zorunlu olarak düşük kapasitede çalıştırılmasıdır. (sayfa 10-11)
“Yapılan bu analizde, Kalecik-II Sözleşmesinin şartlarına göre uygulanmakta olan mevcut durumda bile 2024 yılına kadar yapılan hesaplamada Aksa Enerji Üretim AŞ’ne toplamda 863.605.048.-USD ihtiyaç fazlası ödeme yapılacağı görülmektedir.” (sayfa 14)
“Ancak, bu yıl için Kurum tarafından Aksa Enerji Üretim AŞ’ye Kalecik-II Sözleşmesi bağlamında, 549,996,000 kWh alım garantisi verildiği, yani 417 saat ihtiyaç duyulan pik yük enerji talebi yerine 8760 saat bu enerjiye ihtiyaç duyuluyormuş gibi taahhüt verilmiştir. Bu doğrultuda pik yüklerdeki %5 büyüme öngörüsü dikkate alındığında 2024 yılına kadar yapılan hesaplamada toplamda 1,085,663,651 USD ihtiyaç fazlası ödeme yapılacağı sonucuna varılmıştır.” (sayfa 15)
“Yukarıda Enerji Yükünün esas alındığı 2010-2016 devresini kapsayan tablo dikkate alınarak yapılan hesaplamada yine hizmet bedeli olarak 457.625.363.-USD fazladan ödeme yapılacağı açıkça görülmektedir. Bu da hangi hesaplama yöntemi kullanılırsa kullanılsın sonucun pek de değişmeyeceğini göstermektedir.” (sayfa 15)
“Bu bulgulardan hareketle, bir buhar ünitesinin yakıt tüketimi açısından en verimli çalıştırılma seviyesi yerine en düşük çalıştırılabilecek 36 MW seviyesinde çalıştırılmasından kaynaklanan 14 gr/kws’lık daha fazla yakıt tüketiminin söz konusu olacağı açıktır.
(…)
Tablodan da görülebileceği üzere brüt üretim üzerinden değerlendirme yapıldığında toplamda 12,690 Ton’luk gereksiz yakıt tüketiminin meydana geleceği ve bundan ötürü toplam 8,883,000 USD’lık yakıt maliyetinin oluşacağı görülmektedir. Net üretim düşünüldüğünde ise bu maliyetin daha da artacağı, bunun yanında iç tüketim kaybının da aynı dönem için toplam 9,030 Ton’a denk geldiği ve yine 6,321,000 USD’lık gereksiz iç yakıt tüketiminin oluşmasına sebebiyet verdiği ve toplamda 15,204,000 USD’a denk gelen maliyetin oluşacağı sonucuna varılmıştır.
Bütün bu saptamalar değerlendirildiğinde, Elektrik Kurumu’nun söz konusu %4,7’lik dilime denk gelen anlık pik yük talebini karşılamada kurulu santral gücünün yetersiz kalması sebebi ile enerji alım taahhüdü verilerek pik yükü karşılama yöntemine başvurduğu anlaşılmaktadır. Bir yıl içerisinde ihtiyaç duyulan anlık %4,7’lik pik yük talebi (417 saat/yıl) yerine bir yıl boyunca ihtiyaç duyuluyormuş gibi 8,760 saat enerji alım taahhüdü verilmesi sebebiyle, bahsi geçen enerji alım garantisi yönteminin Kuruma maddi külfet getireceği açıktır. (sayfa 16-17)
“Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, mevcut durumu yalnızca kira bedeli üzerinden de değerlendirdiğimizde bu durumda bile Aksa Enerji Üretim AŞ’ne ihtiyaç fazlası alımdan dolayı toplamda 227.378.001.-USD ödemenin yapılacağı görülmektedir.” (sayfa 18)
Yukarıdaki tablodan da görülebileceği gibi, 2012-2024 dönemini öngören Ek Protokol-1’deki alım taahhütlerine göre ihtiyaç fazlası alınacak enerji için, sadece kira bedeli dikkate alınsa dahi Aksa Enerji Üretim AŞ’ye ihtiyaç fazlası alım için 302.729.644 USD ödemenin yapılacağı görülmekte, oysa Elektrik Kurumunda alt yapısı hazır durumda olan yere kurulabilecek iki adet dizel santralın Mekanik işleri de dahil olmak üzere yaklaşık maliyetin toplam 17,900,000 Euro’ya denk geldiği tespitlerimiz arasındadır..
Günümüz itibariyle değerlendirme yapıldığında, 302.729.644.-USD’ın 232.576.120.-EURO’ya (25.01.2012 – USD Kur: 1.8267, EURO Kur: 2.3777) denk geldiği ve bu durumda da yaklaşık 9 milyon Euro’ya mal olan santrallerden 26 adet alınabileceği açıkça görülmektedir. (sayfa 19)
SONUÇ:
KKTC Enerji talebini karşılayan Elektrik Kurumu’nun bu talebi karşılamada anlık maksimum yük talebi (pik yük) açısından Teknecik kurulu güç kapasitesinin yetersizliği sebebiyle, gerek Kıbrıs-Kalecik gerekse Kalecik-II Sözleşmeleri ve düzenlenen protokollerle Aksa Enerji Üretim AŞ’ye “enerji alım garantisi” vermek yöntemini kullanarak karşılamaktadır.
Kullanılan bu yöntemdeki süreç incelendiğinde;
Kıbrıs-Kalecik Sözleşmesi’nin özüne protokollerle müdahale edilerek enerji alım garantisine karşılık Kurum’a devredilecek yatırım dengesinin yapısal değişikliğe uğratılarak bozulduğu, buna göre tespit edilen Aksa Enerji Üretim AŞ’nin eksik yatırım bedeli olan 2,142,000 USD’ın kira bedelinden düşülmediği ve/veya bu miktar kadar Kurum’a yatırım yapılmadığı,
Kıbrıs-Kalecik Mobil Santralı Sözleşmesi’nin 3. maddesine istinaden Yüklenici Firma tarafından tesis edilerek Kıb-Tek’e devredilmesi gereken KALECİK TM’nin ise devredilmediği,
Bakanlar Kurulu’nun 11.02.2009 tarih ve S(K-II)531-2009 nolu kararı ve bu kararı değiştiren 18.02.2009 tarih ve S(K-II)590-2009 nolu kararıyla İhaleye çıkılmadan Kalecik-II Sözleşmesi’nin imzalandığı,
Hazırlanan Ek Protokol-1 Taslağındaki’nin 33 MW’lık güç kapasitesi artışına, Kalecik-II Sözleşmesi’nin madde (10) bağlamında, iki ünite daha kurabileceği, ancak enerji alım garantisinin bu ünitelere göre değil Kıb-Tek’in enerji talebine göre belirlenmesi gerektiği,
Yapılan enerji alım garantisi antlaşmaları nedeni ile Teknecik Buhar Santraları’nın kurulu gücünün %56’sını; Teknecik Dizel Santralarının %14’ünü kullandıkları, ancak Kalecik Santralı’nın kurulu gücünün %71’ini kullandığı,
Kurum Santralleri’nce bir yılda karşılanamayacak 210 MW üzerindeki anlık pik yük talebinin 417 saata (17 gün) denk geldiği, ancak “enerji alım garantisinin” 8760 saate (365 gün) denk gelen taahhütlere dayandırıldığı, bu nedenle alım garantisi yönteminin 2010-2024 yılı öngörüleri hizmet bedeli esasına dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre 1,085,663,651 USD’lık mali külfete sebep olacağı,
Kıb-Tek’in mevcut kapasitesi ile üretemeyeceği enerji miktarının yıllar itibarı ile artacağı düşünülerek Elektrik Kurumu Santraller sorumlusundan alınan bilgiler ışığında yapılan hesaplamaya göre 2010-2016 devresinde hizmet bedeli olarak 457.625.363.-USD fazladan ödeme yapılacağı,
Sadece kira bedeli ödenmesi halinde dahi, 2010-2024 döneminde Aksa Enerji Üretim AŞ’ye ihtiyaç fazlası 302.729.644.-USD ödeme yapılacağı, bugün itibariyle de söz konusu tutarın 232.576.120.-EURO denk geldiği ve bu durumda da yaklaşık 9 milyon Euro’ya mal olan santrallerden 26 adet alınabileceği,
Kıb-Tek’in mevcut kapasitesi ile üretemeyeceği genel enerji miktarının yıllar itibarı ile artacağı düşünülerek Elektrik Kurumu Santraller sorumlusundan alınan bilgiler ışığında yapılan hesaplamada 2010-2016 devresinde sadece kira bedeli dikkate alınsa bile 119,435,355.-USD fazladan ödeme yapılacağı,
• Ek Protokol-1 Taslağı ile Kalecik-II Sözleşmesi’nin özüne müdahale edilerek taahhüt edilen enerji alım garantisinin, talep yetersizliği nedeni ile ilk kez Kıb-Tek tarafından alınamayacak enerji miktarlarının (eksik enerji) doğması ile yapısal değişikliğe uğratıldığı,
• Ek Protokol-1 Taslağı’nın uygulamaya girmesi ile Kıb-Tek Santrallerinden Buhar Ünitelerinin en düşük çalıştırılabilecek 36 MW’lık seviyede çalıştırma durumunda kalınacağı, Teknecik Dizel Santralleri ‘nin ise hemen hemen hiç çalıştırılamayacağı,
• 2012-2016 devresinde Kalecik-II Sözleşmesi’nin 24. maddesinin “eksik üretim” hükmüne atfen ilk beş yılda toplamda 6.098.092 USD’lık maliyetin doğacağı.
• Teknecik Buhar Ünitelerinin düşük seviyede çalıştırılmasından dolayı 2013-2016 döneminde 21,720 tonluk gereksiz yakıt maliyetinin oluşacağı, bunun ise Kurum’a 15,204,000 USD’a malolacağı,
• Ek Protokol-1 Taslağı uygulamaya konsa bile yine 2015 yılından itibaren, öngörülen pik yük talebini karşılama yetersizliğinin yeniden gündemde olacağı, bu cihetle “enerji alım garantisi” yönteminin çözüm olamayacağı, dolayısı ile Kurumun enerji üretim artırımına yönelik yatırım yapma gereğinin kaçınılmaz olduğu, aksi yapıldığı veya aynı firma ile devam edildiği takdirde enerji sektöründe tekelleşmeye doğru gidileceği,
sonucuna varılmıştır.
Yaptığımız araştırma neticesinde enerjiye olan ihtiyaç ve pik yükün karşılanmasında yüksek maliyetlere sebep olan “Enerji alım garantisi” yönteminin seçilmesi dışında farklı alternatiflerin değerlendirilmesi gerektiği açıktır. KKTC Elektrik Kurumu’nun dünyada uygulanmakta olan birçok alternatif enerji üretimlerini de göz önünde bulundurarak en uygun maliyetlerin de dikkate alındığı yeni enerji politikalarını belirlemesi gerekmektedir.
Bu nedenle ilk etapta, Elektrik Kurumu’nun pik yük enerji talebini karşılayabilmesi için Teknecik Santrallerindeki kendi kurulu güç kapasitesini artırması, ayrıca maksimum ve minimum puant yük seviyelerine göre tarife ayarlamasına giderek anlık pik yükün (maksimum puantın) talep kontrolünü sağlanması ile mümkün olacağı ve bu yatırımların finansmanın da yukarıda izah edilen oluşacak bedeller ile rahatlıkla karşılanabileceği sonucuna varılmıştır.
Başkanlık makamına saygı ile arz olunur. (sayfa 20-21)