El – Sen Başkanı Tuluy Kalyoncu, Elektrik Kurumu’nda yaşanan sorunlara dikkat çekerek, UBP’yi iç barışı istememekle suçladı. Açıklama şöyle:
Kıbrıs sorununda öngörülen tıkanıklıklar, Kıbrıs sorununun yakın bir zamanda barış ile çözüme ulaşacağına ilişkin ümit vermiyor. Ancak UBP Hükümeti, özellikle bir kısım Bakan ve kurum yöneticileri ülkemizde iç barışın kurulup geliştirilmesine ilişkin son ümit kırıntılarını da yok ediyor.
EL-SEN, KIB-TEK’in yabancılara peşkeş çekilmesi ve enerji sektörümüzde özel sektöre olan mevcut bağımlılığın daha da artırılmasına karşı meşru haklarını kullanmış ve en sonunda Bakanlar Kurulu KIB-TEK’in mali ve idari yönden ÖZERKLEŞMESİNE ilişkin yasal çalışma başlatılacağına ilişkin almış olduğu karar sonrasında Sendikamızın da direnişi sona ermiştir. Aradan yaklaşık 2 aylık bir süre geçmiş olmasına karşın Hükümet veya ilgili Bakan, ÖZERKLEŞME ’ye ilişkin tek bir adım dahi atmamıştır. KIB-TEK’in ÖZERKLEŞECEĞİNE ilişkin karar alan Hükümet’in milletvekilleri, KKTC Meclisi’ndeki özelleştirmeye ilişkin yasa tasarısına KIB-TEK ve Telekomünikasyon Dairesi’nin bu kapsam haricinde tutulması yönündeki muhalefet önerisine RED oyu vermişlerdir. Yani hükümet ÖZERKLEŞME kararı alırken milletvekilleri RED oyu kullanabilmektedir.
Öte yandan KIB-TEK’in ve enerji sektörünün AKSA ve varsa diğer özel şirketlere peşkeş çekilebilmesi için kurum içerisinde bir kısım üst düzey yönetici ve yönetim kurulu üyesi özel bir çaba harcamakta, Sayıştaylık raporunu görmezden gelmekte ve sendikamızın güçlü direnişine saygı duyacaklarına çalışanların birlik ve beraberliğini tehdit ve yıldırma politikaları ile EL-SEN üyelerine akla gelmez baskılar uygulamaktadırlar.
Çalışanların istihdamlarını veya çalışma koşullarını bir sendikaya üye olup olmama veya sendikal bir eyleme katılıp katılmama şartına bağlamak suçtur. Çalışma Bakanlığı, özellikle Sendikalar Yasası, Toplu Sözleşme, Grev ve Referandum Yasası, İş Yasası ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün KKTC Meclisi’nce onaylanan sözleşmelerine ve özellikle 87 sayılı sendikalaşma hakkı ve özgürlüğüne ilişkin sözleşmesinin kimi işverenlerce uygulanmamasını takip etmek ve gereğini yapmakla görevlidir. Çalışma Bakanlığı’nın var oluşunun temel nedenlerinden bir tanesi de çalışanlara Anayasa, Yasa ve uluslararası hukuk ile sağlanan hak ve güvencelerin yaşam bulması için çalışmaktır. Bu yönde çıkan engelleri yasalar çerçevesinde takip edip gereğini yapmak zorundadırlar.
Sendikamız, Sayıştay Raporu’nu görmezden gelen, Kurum Müdürü’nün değerlendirme yazısı ve önerilerini Bakanlar Kurulu’ndan gizlemeye çalışan yöneticiler hakkında Başsavcılığa ihbarda bulunmuştur. Bu ihbar üzerine hükümet ve savcılık gereğini yapacağına, üyelerimize baskı yapılmasına seyirci kalmayı tercih etmektedirler.
Tüm bu gelişmeler göstermektedir ki ne hükümeti, ne kimi bakan ve kurum yöneticileri Anayasa ve Yasalara uymaları gerektiğini hatırlamamakta, bu unutmaya karşı önlem alması gereken makamlar ise sessizliğe bürünmektedir. Bu durum, halkımıza ve onun örgütlerine de meşru direnme hakkını doğurmaktadır. Çünkü UBP hükümeti KKTC’de iç barış istememektedir.