Kıbrıs sorunu hakkında Hristofyas’ın son açıklaması şöyle:
(Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu) Bugün Cumhurbaşkanı Sayın Dimitris Hristofyas, Türkiye’nin yükümlülüklerini hayata geçirmediği sürece bizim pozisyonumuzu değiştirip başlıkların açılmasını kabul edemeyeceğimizi söyledi ve Kıbrıs sorununun çözümü için yürütülen görüşmelerle ilgili olarak da “ortak dil”in bulunması için görüşmelerin devam etmesi yönünde tarafımızın tamamen hazır olduğunu ifade etti.
Kıbrıs sorunu için doğrudan görüşmelerin yapıldığı yerden Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na dönüşünün ardından gazetecilere yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Hristofyas “bundan sonrasında sözün Sayın Dovner ve Genel Sekreter’de olduğu görülüyor. Normal olarak Sayın Dovner Yarın raporunu tamamlayıp, Genel Sekreter’e gönderecek. Bugün Sayın Eroğlu ile esas olarak mülkiyet konusu tartışmasının devamını uzmanlara havale eden bir görüşme gerçekleştirdik. Sonuç bekliyoruz, eğer sonuç olursa, bu sonuç temelinde Sayın Dovner ilerleyecek. Sayın Dovner çok kısa bir rapor yazacak” dedi.
İki toplumun liderleri arasında bundan sonraki görüşmenin tarihinin belirlenmediğine bir gazetecinin işaret etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Hristofyas “bugünkü buluşmanın sonucundan ve Sayın Dovner’in raporundan bağımsız olarak, biz, şu ya da bu şekilde görüşmelere devam etmeye tamamen hazır olduğumuzu ifade etmiştik. Ortak dilin bulunması için görüşmelerin devam etmesi gerektiği görüşündeyiz” dedi.
Sayın Dovner’in raporunun neleri içereceği konusunda her hangi bir belirtisinin olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıtında da Cumhurbaşkanı Hristofyas “Sayın Dovner’e telefon etmeniz daha iyi olur. Bize söylemedi, bari size söylese” dedi.
Başka bir soruya yanıtında Cumhurbaşkanı Hristofyas müzakere gruplarının bugün tartışmaya devam edeceğini söyledi ve “biz Sayın Eroğlu ile ayrıldık ve gruplar Birleşmiş Milletler ile tartışmaya devam etmek için orada kaldılar” diye ekledi.
Basında da yer aldığı üzere, eğer Genel Sekreter çok taraflı konferansın toplanması çağrısında bulunursa, çapraz oyu kabul etmeye hazır olduğuna dair Genel Sekreter’e gönderdiği mektubuyla ilgili olarak Sayın Eroğlu’nun herhangi bir atfının olup olmadığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Hristofyas “basında çok şeyden bahsediliyor. Sayın Eroğlu ne Genel Sekreter’e mektubu hakkında, ne de böylesi bir önerinin sunulması hakkında herhangi bir atıfta bulunmadı. Her şeyden önce, bunu görüşmelerde sunmalıydı. Bunun ötesinde, basında yer alanlar ya da basından okunanlar eğer doğruysa –‘eğer doğruysa’lı açıklamalar yapmak da hoşuma gitmiyor– bu hem Genel Sekreter’e hem de daha genel olarak uluslararası kamuoyuna yönelik bir harekettir, iletişimsel nitelikte bir manevradır” yanıtını verdi.
Şimdiye kadarki sonuçların uluslararası veya çok taraflı konferansın toplanması önerisini haklı gösterip göstermeyeceğine ilişkin bir soruya yanıtında da Cumhurbaşkanı Hristofyas “Genel Sekreter’in çok taraflı bir konferansın toplanması çağrısında bulunmayacağını düşünüyorum. Şahsi değerlendirmem budur. Eğer beni yalanlarsa, bu her halükârda görülecektir. Örneğin, tarafların kabul edip etmemesinden bağımsız olarak, Sayın Talat ile kaldığımız yerden devam etmemiz gibi, Genel Sekreter’in önünde üstlendiğimiz yükümlülüklerimizden ve taahhütlerimizden hiçbiri hayata geçirilmediğine göre, elbette bu haklı gösterilemez. Bu sorduğunuz soruda ikincildir. Sayın Eroğlu oradan devam etmemektedir. Tam tersine bunları yerine getirmemektedir. Konferansın toplantıya çağırılması için sorunun iç yanlarının çözülmesi gerektiği hakkında Genel Sekreter ve biz anlaştık, bu Birleşmiş Milletler kararlarında da yer aldı. Yönetim konusu hala açıktır, vatandaşlık konusu açıktır, mülkiyet ve toprak konuları hala açıktır. Bunlar, Kıbrıs sorununun en önemli yanları. Bunun için, her hangi bir konferansın toplanması haklı gösterilemez” dedi.
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın Stefan Fule’nin Türkiye için sekiz başlığın müzakereye açılmasını önerdiğine ilişkin Brüksel’den yayınlanan haberlerden söz etmesi üzerine Cumhurbaşkanı Hristofyas “serinkanlı olalım ve Sayın Fule’ye saldırılara da başlamadan önce bunları somut biçimde görelim, çünkü sanıyorum ki bunda ustayız ve sonuçta kendi kendimizi zora sokuyoruz. Bizim tezlerimiz var, bu tezler biliniyor ve bunları savunuyoruz. AB’nin, Konsey’in ve Komisyon’un ve hatta Avrupa Parlamentosunun da yükümlülükler üstlendiği gibi ve her şeyin olması gerektiği gibi olması için, koordineli bir çabada, hem biz, hem de Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcilerimiz Sayın Fule ile de temas halindeyiz” dedi.
Son olarak da, her şeyin olması gerektiği gibi olmasından söz ettiğinde ne demek istediğini açıklığa kavuşturması istendiğinde, Cumhurbaşkanı “olması gerektiği gibi olmalı demek, Türkiye yükümlülüklerini hayata geçirmediği sürece bizim pozisyonumuzu değiştiremeyeceğimiz ve başlıkların müzakereye açılmasını kabul etmeyeceğimiz demektir” dedi.