Bizlerin çok tuhaf düşünsel oluşan hastalığımız hep karşıma geliyor. Ne oluşan genel olaylarla ülkemiz bağlantılarını kuarız, nede yaşanılan olsun günümüz durumları dahil hep unutarak kendi kurgularımızla, marazlar çıkarlar baheneler oluşturup gidriz. Sonuçta ne olanı anlarız, nede gelecek doğru dürüs belirleme konumuz oluşur. Tutulunan düşünsel hastalığımızı dönüp ilgisizlik, duyarsızlık ve bunun üstünden çıkar oluşturma ilaçlarıyla tedavi etmekle de güzel iyleştirme yöntemini de uygularız. Hep böyle karamsalık paranoyasıyla konulara baktığım sanılmasın; Amacım var olan gerçeği anlatarak aslında neden hasta olurken çarpık gelişirken sesizliklerle abartı marazdan lüks yaşam çelişkinin sosyal düşünsel gerçeğini vurgulamaktır. Tarih bana sosyal olarak hep şunu öğretti; Doğruya ulaşmak için önce doğruyu bilmekle başlar, Yanlışlar eyer güçlü çıkar kesimi oluşturuyorsa, en doğru dahi ulaşılmaz hedef olunur. Bunları önce bilmek ve sora örgütlenerek karşı seçenek oluşturmak gerekir: Yine sadece savunma değil, yapılan önemli başarılı güzel örneklerle konu taşlandırılmalıdır. Bundan dolayı sistem çok güzel belek silmelerle, yapılan güzel karşık seçenekler hep sildirtildi. Hep kendi eksenine ulaşmanın tek doğru amaçlı dünya çizgisi kurgulanıp haber yapılıp medyalara servis edilerek, bilimi buna tutsak yapıp öğretilerek etiket dağıtarak idoloji düşünsel kültürsel bunu gerçekleşmektedir. Haydin bakalım; Bu kadar lafazanlıktan sora konumuza girelim:
Onca lakırtı olsun diye söz etmedim; Bu hafta direk Türkiye ve alt idari yapılı Kuzey Kıbrısı etkileyen “Posmoderin” darbenin 15 yıl dönümü hafta içinde ulaşıldı. Konu Yakın tarih denilen ve bizim direk tanık olduğumuz süreçte yaşandı. Tarihe adıyla yeni geçen konu öylesi altüsler yaratı ki o tarihlerde yazdığım birkaç makaleyle emperyalist sistemin yeniden şekilendirme çelişkilerinin aynası olduğunu hep belirtme uğraşındaydım. Bakın şu gariplik denilen cilveli Tarihe: 28 Şubat Posmoderin darbesinin aktörleri şimdi Türkiyede suçlu diye hapiste tutulup yargılanıyor. İktidarda ise ilgili tarihte ayar yapma adına egemen Oligarşik yapısal itifaktan atılmaya uğraşılan kesimler oluyor. Bir anlamda Posmoderin veya Muhturalı ayar darbesi sonuçta darbecileri değil darbe görenlerin ayarıyla şimdilerde tarihsel yola devam ediyor. Bir anlamda egemen idolojik aygıttan sermaye işbirlikci bütünseleşmede din militarislik veya çeşitli isimlerle rekabet eden sermaye kesimleri bir anda altüst oluyordu. Bunlar hep yaşanırken şu ilginç evrensel Emperyalist koşul göz ardı edilmesin;
Doksanlarda Emperyalist sistemde önemli yeniden siayset ayarı ve çatışma alanları kurgulanıp hayata geçmek için çelişkiler derinleşiyordu. Kültürler çatışması, yeniden piyasa dizayini, ismin başına “yeni” adı konulup ağır projeler üretiliyordu. Fay atlı kültürler çatışması, dinin siyasal ayraç olması, Orta doğu projesi, Avrasya stratejisi sadece bu kurgulardan bir kaçı oluyordu. En unturulan aşama ise şudur; Türkiyede Posmoderin darbe olurken, amerikada Yeni Muhavazakarlar Klintona genel siyasal projeleri sunarken ve mütefik İslami kesimlerin bir kısmı Şer eksene kaydırılırken ayni zamanda çok önemli ekonomik çıkmazında sesleri deprem yaratıyordu. Neoliebral anlayış asya kaplanlarıyla krize girmesiyle çöküyor ve artık bunalımlar daldan dala geçiliyordu. Böylesi sistem içi bir gelişme de yaşanıyor. Sonuçta 1997 tarihinde devletlerin ayar veya ret edikleri genel siaysetler çok değil birkaç yıl sora iktidarı onlara braktılar. Amerikada ret edilen projelerin mimarisi için Seçilmeyen Buşun seçtirilmesiyle Türkiyede de gönderilen dincilerin AKP adıyla daha dizayinleşerek iktidara getirildiler. Üstelik bunlar Orta doğu projesinde de ortak paydaşlıklarla bazısı model bazısı de teşvikle rol aldılar. Şimdi tartıştığımız dünyada çöken Neoliebral ekonomik krizler kadar Doksanlardaki altüstlerde dengeyi lehine çeviren kesimelrin siaysetlerinin sonuçlarıyla yaşıyoruz.
Bir ufak ama çok önemli hatırlatma; Her ne kadar sisem içi egemenlik çatışmaları olurken, özde sol kesime karşı ortak davranışlar devam ediyordu. Türkiyede JİTM ve Hizbulah ortak kürt avı veya sosyalist aydın katliyamları bunun en güzel örneği oluyordu. Yine ayni dönemde Posmoderincilikle iktidarı ayrlatanlar tek bir konuda durmadılar. “Hayata dönüş operasyonu” ile ceza evlerindeki devrimci katliyamlar veya önce haber servisi sora uyduruk haberlerle tutuklanan sol kesimlerin koşulları pek değişmedi. Dikat edin; Günümüzde militarislikten dinseleşen tarikatlı İslam açılımlı yapılanışa karşın Türkiyede yine aynen doksanlarda olduğu gibi tutuklamalar devam ediyor. Sorunlar aynen devam yolunda olup sadece örtünün şekli değişti. Sadece dinsel kitleşme sonucu ilahi güçle sosyal deyerler öldürtülüyor. Emperyalist sınıfsal egemenlik boyut değişkenliği değiştirmediği doğru ezilen sınıfların kaybetmesi ve sosyalistlerin ezilmesi oluyor. Fakat dün sosyalistleri her yerde ezen emek eksenine inanılmaz baskıları yapanlar şimdi iktidarda değil dıştalananlar oluyorlar.
Türkiyede Posmoderin darbe ve o dönemde yaşananların ilhak siaysetinin oynandığı Kuzey Kıbrısı etkilememesi mümkün deyildi; Nitekim Türkiyede Gazi Mahalesi katliyamı ve bir çok aydın devrimci öldürtülürken, Kuzey Kıbrısta Kutlu Addalı cinayeti yaşandı. Bazı önemli siaysal adımlar atıldı. Özelikle Yeni ayar adına Türkiye AB ile Gümrük birliği ilişkisine girerken, Kuzey Kıbrısta yeni ekonomik hamle başlandı: Dış sermayenin direk el koyma hamlesi oluyordu. Anlaşma sorası ilk gelen Kumarhaneler olurken, kaçak işçilikten diyer sosyal sınıfsal alüstler tetiklendi. Dahası buradaki yazılı yasalara karşın Anayasa tarihsel en önemli yanlışla “Orman alanlarının” yağmasına ışık yaktı. Bir de şu önemli siaysal kararla artık tapu vermeye başlandı. Ne gariptir ki o dönemde Türkiyede Refah iktidarın ortağı olurken, bizde CTP de ilk alınan dönem kualisyonuna giriyor bu yanlış karara imza atıyordu. Bir anlamda Türkiye altüstü ve emperyalist yeniden yapılanma konumu bizde bilmesek dahi direk yansıdı.
Türkiyedeki Posmoderin darbesinden tam 15 sene sorasında bulunuyoruz. Başta kazanır olanların soradan kaybedenler oldular. Şimdi gelinen noktada sorgulamak istersek Emperyalistsiz sorgulama olmaz. Karşımızda Orta doğu projesi içinde Afkanistan ırak Lübnan ve son dönemdeki Mısırdan Tunusa örnekler vardır. Şimdi Suriye fırtınası ve iran kırılma ekseni vardır. Kıbrısta ise yaşanılan yeniden paylaşımla soradan ikinci ganimet paylaşımı süreçleri geçildi. Ne oalcak Sorusu deyil; Olanlarla artık yüzleşip yanlışı bilmek gerekir. Deyinmeden olmaz; 2 süreçte bir lider Kahramanlaştı; Bülent Ecevit; 74 tarihinde Kıbrıs kahramanı, Posmoderin darbe sorası Öcalanı yakalayan lider olarak oldukça popilitesi artı. Kimse onun örneğin son “Hayata dönüş” katliyamı sorgulanmadı. Oysa gerek Kıbrıs konusunda gerek Posmoderincilik sorası Öcalan tutuklamasında sistemin kararı yardımı hiç konulmadı. Şimdilik daha yakın tarih olmasına karşın Öcalan tutuklanamsında Amerikan durumu açığa çıkarken, Kıbrıs konusunda hala tabusalık ve resmi idolojik örtüsü nedeniyle hala sorgulanmadı. Çünkü sorgulandığı zaman nelerin deyişeceği belli: Kıbrısı zaten uluslararası boyutla sorgulamadıkça gerçeklerle yüzleşme ve daha demokratik çözüm istemek imkansız oluyor.
Kısaca; Bu hafta Posmoderin darbesi ile günümüzü biraz sorguladım: Bir inceleyin veya yeniden beyninizi zorlayın; Onca çalkantı sorası ezilenler için ne değişti, Hangi güçleri iktidar yapsa da deyişen ne oldu? Devlet güvenlik mahkemesi oldu Özel güvenlik Mahkemeleri; Sınıfsal ne varsa yabancı sermaye eline geçirdi: Ama ne Kapitalist krizden kurtulundu nede eşit toplum oluştu. Hatta son On senede uçurumlar yaşamda daha fazla artı: Tüm bunları anlatmak zor. Helle de servis haberlerle işleyen, medyalar, öğretilerde sermaye tek eksenlilik ve din kuşatmışlıkla piyasal metalaşma insan tiplemelerinde daha bir zor olmaktadır. Fakat yarının aydınlığı ve daha güzel dünya için de uğraş mücadele verilmedikçe deyişen bir şey olamaz: