Dünya iyice 2 bölgeye yöneldi. Sistemin günümüzün aynası gibidir: Kapitalist krizle özdeşleşen Avrupa ve Emperyalist stratejinin bataklığı Orta Doğu: Bunlar ülkesel gündeme Yunanistan, Fransa ve Suriye olarak oturtuldu. Ama her olgu başlanınca gider ve sonuçta sistemin genel yapısıyla özdeşleşir. Orta Doğu siayseti de bunlardan önemli merkeze oturdu. Ama sistem bize şunu kolayca düşünsel olarak yerleştirip, idolojik bakış olarak kabulendirmiş gibidir. İstenileni konuşuruz. Başka olaya geçince veya olayla ilgili değişik bilgi sununca hep “öteki, karşıt” oluruz. Böylesi yaklaşım ne yazık ki yerleşti. Tek tip, tek kutup bakışı iyice kabulenildi. Bunu son Orta doğudan Yunanistana her alanda yaşıyoruz. Halbuki tek tek olayları ele alınca, önce sınırlı bilgi aşılır, sora bölgesel gerçeğe ve ordan sisteme ulaşırız. Bir yandan “küreseleşme” denirken, başka ses ise bizi ille istenilen tek düşmana sığlaştırır. Bizde buna takılıp verilen haber bilgiyle sadece onun etrafından yorum yaparız. Kazara verilen bilginin dışına taşarsak, veya söylenenin yanlış olduğunu yakalarsak, hemen bize “öteki, karşıt” diye kalırız. Bunu daha iyi anlamak için bu hafta çok konuşulan ama oldukça sığlaştırılan Suriye, Orta doğu ekseninde kalacam.
Suriye durmadan haber olmaktadır. Her gün çatışma haberleri ve durmadan şekilendirilen Esat baskılarıyla karşımıza çıkıyor. Suriye konusu hep Esat karşıtlıkla, onun bitirilmesi düşüncesinden kavratılıp yorumlar ona göre şekilenmektedir. Öyle şekilenmektedir ki oluşan habercilik paranoyalaşıp şu kavrayışı dahi yok ediyor. “Suriyede çatışmalar oldu; Esat vbaskısı devam ederken, 23 Suriye askeri öldü”. Burda dahi öyle ince kandırma değil, resmen karşılıklı çatışma hatta ölümlerle saldırıya uğrayan Askerlerin olduğu anlaşılmasına karşın, medyalar Esatın baskısı olarak sunuyor. Ahalinin algısı da bunu kolayca yutuyor.
Suriye olayında yukarda özetlediğin pozisyona düşmek kolaydır. Siz ufak araştırma yaptıysanız ve ordaki bazı durmlarla karşılaşınca, sistemin resmi söylemiyle ters düşüyorsanız, o zaman hemen “Esat yanlısı” olursunuz. Hep onların istediğini söylemek zorundasınız. Aksi taktirde dıştalanırsınız, öteki olursunuz. Suriyeyi hep Esatın baskısıyla algılamanız ve onun gitmesini istemeniz gerekiyor. Peki böyle dar pencere yeterlimi?
Esat Suriye lideridir: Orda otoriter devlet kurdu: Ancak ayni zamanda İsrail ile savaş halinde olan tek Arap ülkesi; Orda tek değil değişik mezhepsel dinden tutun din farklılıkları, etnik ayrımlı hetrojen yapı vardır. Suriye Kimliksel ulusal yapısı ve yeri geldiğinde nifus mücadelesinde deişik eksende kaldı. Daha ilk bilgiler sızarken biz olayın salt Esat olmadığını anlarız. Bir yanda Sudilerin Katarın finansman gerçeği, öte yanda Türkiyenin “Yeni Osmanlı” fetihciliği bir anda olaylarda siyasal duruş olarak karşımızda. Daha ileri gidelim; Emperyalist Orta doğu projesinde oldukça önemli noktada bulunan hedeftir. Suriye ayarında salt esat değil; içsel güçler, çevre ülkeler kadar, sistemin dost şer eksen ayrımının çizgisi vardır. Orta doğu yeni stratejisi, Mezhepsel Sünni ve öteki ayrımı hepsi Suriye yelpazesinde aktör siayset mavzemesi: Söylenen demokrasi ise zaten oynanan oyuncularla ne olduğu ortada. Sudiler, Katar Finansör; Türkiye Model ve Batı ayarları hepsi Suriye kartında oyuncu. İran Rusya ise sıra onlara gelme gerçeği karşısında elbet sesiz kalmıyor. Hiç konuşturulmayan İsrail gerçeği ise Suriye ile savaş hali ve bundan dolayı denklemsel rol önemlidir.
Suriye baştan başlayan süreçte hep yazdık: Orta doğu Projesinden farklı düşünmemek gerekir. Proje olunca da Emperyalist gerçekle yüzleşiriz. Mezhepsel durumdan tutun değişik olgular oynanır. Bazı gazeteciler Suriyeye gider: Orda bazı olaylar görürler: Özelikle sunulan ezberin değişkenliği hep vurgulanır. O zaman resmi eksen başlar “Bunlar Esat yanlısıdırlar” damgasını vurup gerçekler örtülür ve siz öteki olursunuz. Hep sunulanın doğru olma dayatması vardır. Anımsayın; Daha olayın başlangıcında Elkayde olayını yazdık: Şimdi oluşan gelişmeler artık bu örtülemiyecek dereceye geldi: Mezhepsel ayrımlar ve sistemsel ayar durumu artık sırıtıyor. Ama Suriye gerçeğindeki Şer eksenli durum ve devletsel yapı ülke içinde de gelecek korkusu ile karşıta duyulan güvensizlik sonucu anlatı ile yaşanan çelişkisi hep oluyor.
Son Orta doğu ayarında neler oluyor; Özelikle şuna hiç dikat etinizmi; Tunus, Mısır, Lipya ve şimdi Suriye: Tüm ülkelerin ortak paydası monarşik değil Ulusal kimlikli devletler olmasıdır. Nitekim Bahreyn sokakları nasıl Sudilerin tanklarıyla bastırıldığını hala akılda tutuyoruz. Ayni Sudilerin Suriye ve diğer ülkelerdeki tutumları öte davranış oldu. Zaten Bahreyn konuşulmak istenmedi, Yemende aşmaz devam ediyor. Yalnız şuda oldu. Tüm değişken ayarda olan ülkeler İslamcı model ve Sünni eksenli yapılanış siaysetine sokuldular. Türkiye modelinin sırrı burada. Irakta ayni oyun oynanırken, tüm bunları görmemek mümkün değildir.
Suriyede Esat diktatör olup otoriter devlet yapısındadır. Ancak muhalefetin tek eksenli olduğu söylenemez. Hatta gidrek iç muhalefet ve dış muhalefet ayrımı kadar, Müslüman ekseninden Kürt etnik hyapısına gelindi. Kırılan Suriye kimliği girderek din etnik parçalanma tehlikesine gelindi. Onun için şimdi Suriye Esat rejimi kadar, gelecek Suriye soruları kaos yaratıyor. Hatta başta Türkiye ve Fransa dıştaki Suriyilileri örgütleyip pasta iserken içteki muhalefetin sesi başka oluyor. Hem otorite hemde gelecek korkusu belirsizlik yaratıyor. Ama biz hep Türkiyenin siaystinin Suriye alan kapma noktasında kalıp konuşturuluyoruz. Hiç sorgulatmak istenmez; Türkiyede olanlar doğrumu?
Kısaca; Suriye sadece Esat ekseni değildir; Suriye denilince akla hemen Orta doğu gelir; Orta doğu denilince Emperyalist sistem noktasına ulaşılır. Emperyalist sistemin sömürgecilik gerçeği ve yeni proje siyaseti argümanı ortaya çıkınca, kim artık olayı esatın dar ufkunda tutar. Olanlar sadece Esatın yaptıkları değil; Sistemin yeni yeniden sömürgeleştirmesine dek uzanan geniş hesapların kan gölünden söz etmekteğiz. İran Rusya bilir ki Suriye karakolundan sora sıra irana gelcektir: Avrasya stretejisinde Rusya hesapları biz bilmesek dahi Ruslar bunu gayet iyi bilirler. Zaten bize olaylar şunu gösterdi. Mezhepsel din siaysal ayar ve Emperyalist sömürme kurallı oyunda zemin kaygandır. Darlaştırmamak gerekir.Şu bilgi dahi söyletimemesi anormal değimli; Suriye ayaklanması Sudi Amerikan eksenli örgütlerden biri olaylardan çok önce ilan edip silahlı mücadeleye girişti. Bunu dahi söylemek sanki Esat yanlısı olmayı getiriyor. Bunun için bazı doğrular ya konuşulmaz veya konuşulunca öteki olursunuz. Emperylaist siaysal düşünce ne yazık ki bunu yaratı: Anımsayın; ırak Afkanistan işkallerinde ilgili diktatörler suçalnırken, kendilerinin “özgürlük, demokrasi” getireceklerini söylediler. Ne oldu? Ama hep duyarız Suriyeye baskılar, yeni anbargolar; Peki ya sorası?