arşivAli SarıtepeGülen/hizmet örgütü bir projedir - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Gülen/hizmet örgütü bir projedir – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gülen hareketini/örgütünü değerlendirmeye tabi tutmaya çalışırken; sadece bugünden bakarak onu anlamaya, anlatmaya çalışmak bu hareketi anlamamayı ve anlatamamayı da beraberinde getirecektir.

Gülen/Hizmet hareketi; ABD emperyalizminin yeşil kuşak projesinin Türkiye’de ki bir sonucudur.

Asya ve orta-doğu topraklarında Sovyet siyasi egemenliğine karşı oluşturulmaya çalışılan anti-sovyet temelli İslami hareketlerin örgütlendirilmesi, ayrıca kendi etkisi altında olan devletlerde devletlerin bu hareketlere büründürülmesi ya da bu yapıların her türden destekleyicileri durumunda olmaları.

Sovyetlerin Afganistan hükümeti/devleti ile olan ilişkileri ve nihayetinde kontrolünden çıktığı noktada da 110 bin askeriyle burayı işgal etmesi, aynı süreçte de Afganistan toplumunda anti-sovyetik örgütlendirmelerin yaratılması, desteklenmesi. Aynı süreç içerisinde Pakistan’ın idari ve sosyolojik sorunlarının ötelenmesi için Ziya Ül Hak’ın iktidarına imkan yaratılması ve özellikle de Pakistan’ın her türlü desteğiyle; anti-sovyetik Afganistan mücadelelerinin örgütlülük ve mücadele seviyelerinin yükseltilmesi. Pakistan ve Afganistan topraklarında Afganistanlı medrese öğrencilerinin/talebelerinin mücadele için yetiştirilmesi ve Taliban hareketinin yaratılmış olması.

İran’da İslami politik dönüşümün İran’a egemen olması olan Hümeyni rejiminin bir taraftan anti-Amerikan politik tavır almaları ve bir yandan da Gülbeddin Hikmetyar güçlerine Afganistan’da destek vermesi ve bu örgütün Afganistan’da stratejik derinlik olarak İran’ın lojistik ve barınma imkanları verebileceği alanda yer tutması.

Körfez ülkeleri ve özellikle de Suudi Arabistan krallığının ana finansörü olduğu İslami hareketlere mali odak olma hali.

İran’ın ABD’nin kontrolünden çıkması,

Türkiye’nin de Sovyetlerin sınır komşusu olması, Yeşil Kuşak Projesinde Türkiye devletine önemli sorumluluklar düşürmekteydi ABD açısından.

Diğer birçok nedenlerle birlikte Türkiye’de ki 12 Eylül Askeri darbesi koşulların toplamının ortaya çıkarmış olduğu sonuçtur.

“Bizim çocuklar” darbe yaparken, bizim diğer çocuklar da (Fetullah Gülen) dini vaazların siyasal karakterinde 12 Eylül Askeri Diktatörlüğüne desteğini fetvalar halinde vermektedir.

O yıllar da ki yeşil kuşak projesinin Türkiye ayağı Fetullah Gülen hareketidir. Ve bu hareket/örgüt o dönemde Evren diktatörlüğünün iltifatlarına ve imkanlarına mazhar olmuştur.

Yeşil kuşak projesinde Gülen hareketinin ikili hali vardır. Ülke içinde iktidar olmaya programlanmak, ülke dışında ise Türk-i Sovyet Cumhuriyetlerinde etki alanı yaratmak.

Sovyetlerin dağılması ve bu coğrafyada Türk-i Cumhuriyetlerinin bağımsız devlet olmaları ve sistem olarak Varşova Paktının çökmesi ile birlikte yeşil kuşak/yeşil kuşatma projesi biçim değişikliğine uğratılarak nihayetinde Büyük Ortadoğu Projesi BOP olarak yeni hale gelmişti.

Bu noktada Gülen/Hizmet hareketine baktığımız zaman dış faaliyetlerde ikili konumla kendisini belirginleştirmektedir. Türk-i Cumhuriyetlerde hızla okullar açarak İslamiyeti politik bir akım haline getirmek, faaliyette bulunduğu bu ülkelerde Türkçülük yapmak.

Gülen hareketi yurt dışında misyoner bir örgüt konumuna gelmiştir. Misyonerliğinin ayağı Türkçülük ve İslamiyetçiliktir.

Misyonerliğinin bu iki ayağından Türkçülük kısmı, TC’nin Türk-i Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerinde imkanlar yaratacağı varsayımıyla, devletin iltifatına mazhar olmuş ve bunun ifadesi olarak da Bülent Ecevit’in bu Cumhuriyetlere yaptığı gezilerinde Gülen okullarının mutlaka ziyaret edilmesine dönüşmüştür. Özal’ı, Demirel’i ve diğer yetkilileri artık ifade etmeye gerek yok.

Gülen/Hizmet örgütü, iç siyasette devletin mevcut haliyle tam barışık olmaması hali onların gelişip/geliştirilip, güçlenip/güçlendirilme imkanlarından uzaklaşmasına kadar varma olmamıştır.

TC devletinin kuruluş ilkelerinin yarattığı hastalıklardan dolayı yürüttüğü 30 yıl savaşı ve Varşova Paktının çökmesinden sonraki ABD siyasetinde öne çıkan demokrasi söylemli konsepti; TC ordusunda kimi arayışların ortaya çıkmasına neden olmuş ve dönemin Milli Güvenlik Kurumu Genel Sekreteri Kılıç’ın “Rusya-Çin ve İran’la yeni ittifaklar oluşturmalıyız” söylemi; devletteki var olan halin artık tasfiye olması gerektiğinin başlangıç noktasıdır.

Milli Görüş örgütünün değiştirilip-dönüştürülüp, parçalandırılmasından sonra ortaya çıkarılan AKP; devletin ve hükümetlerin yaşatmışlıklarının sonucu olarak toplumsal muhalefetin Gülen hareketiyle birlikte siyasal İslami cenahta iki ana damarı olmuşlardır. Her ne kadar iki akım halinde iseler de ortak paydaları ABD politikalarına uyumlu olmalarından dolayı ilgiye ve desteğe mazhar olmuşlardır.

AKP parçalandırılmadan yaratılan bir projedir,

Gülen/Hizmet örgütü ise, bir bütün olarak yaratılmış olan bir projedir.

Her iki projeden Gülen projesi; yaratılmanın getirmiş olduğu ilişki ağı genişliği ve kendisini enternasyonal sermaye ile uyumlulaştırmış olması ona, iktidarda etkin bir kanadı olmasına rağmen iktidara muhalefet etme imkanları kazandırmıştır.

İsrail devleti ile Mavi Marmara olayı ve MİT Müsteşarının ifade vermeye çağrılması ve hükümet uygulamalarına kimi göreceli karşı duruşları var olan durumun getirdiği sonuçtur.

Gülen/Hizmet örgütü emperyalist-kapitalist politikaların içerde ve dışarıda en iyi birlikteliği, uyumluluğu halinin ifadesidir.

İktidara egemen olma, iktidara yürüme hali; örgüt olmasından dolayı var olma halinin gerekliliğidir, bu aynı zamanda cemaatler ittifakı olan AKP’nin çelişkili halinin anlatımıdır da.

Bir proje olan Gülen örgütü; projenin yapıcısıyla uyumlu ve itaatkar olduğu sürece, o, önemli bir odak olma imkanlarına sahip olmaya devam edecektir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin