Genel bir karamsarlık ve geleceğe güvensizlik her yanı sardı. UBP yayım organı aracılığı ile atıp tutuyorsa da halkın önem verdiği görülmüyor. CTP özeleştiri yaptım diye tutturuyorsa da inandırıcı olmuyor. Bunları inançla yazıyorum. Onun için nelerin görülmesi gerektiği üzerinde durmak istiyorum.
Önce çağdaş devletin işleme şeklini bilerek işlediğini göstermek gerek. Yönetim şeffaf olmalı ve her an hesap verebilir olmalıdır. Şeffaflık düzenli bilgi vermeyi ve basın ile mebusların istediği bilgiye ulaşması kolay olmalıdır. Bu konuda bir de sivil toplum örgütü araştırma yaparak iki yönetim için de bilgiye ulaşma ve haber alma hakkı için rapor hazırladı. Yani isteyen yurttaş hakkını nasıl sağlamadığımızı ve çok geride olduğumuzu görebilir ve sorulardan bu hakkın nasıl sağlanması gerektiğini öğrenebilir. Orestis Tyringidis ve arkadaşları büyük bir hizmet sundular. İsteyen www.accessinfocyprus.eu adresinden raporu bulabilir. AB merkezlerinden de kopya alabilir.
Siyaset kuzeyde bir de yasası yapılan bilgiye ulaşım hakkının kurulunun oluşmasını ve işlemeye başlamasını sağlamalıdır. Avrupa Konseyi’nin resmi belgelere ulaşım hakkı konvansiyonunu (2009) yürürlüğe koymakla devam etmelidir. Bunun işlediğini görmek mebusların en önemli konusu olmalıdır; çünkü bilgi alamayan mebus, mebus değildir. İktidar olup sorumluluk yüklenenler daha çok buna muhtaçtır. Onlar öncelikle bu hakkın işlemesini sağlamalıdır yoksa mebusluk yapamazlar sadece hükümetteki ve siyasi atamalarla üst kademelere yerleşenlerin yaptıklarının hesabını halka vereceklerdir. Muhalifler ise hem azınlıkta olmanın kısıntılarıyla iş yapamaz durumdadır hem de halk esas olarak onlardan denetleme görevi istemektedir.
Kaç tane araştırma komitesi araştırıp bir şey ortaya çıkarmış ve halkı tatmin eden bir soruşturmaya kapı açmıştır? Hesap meydandadır ve bir tek komite bile bir iş çıkaramamıştır.
Haydi, hakkını yemeyelim; seçimlere Türkiye’nin müdahale ettiğini bulgu yapan komite bir şey çıkarmıştır diyelim ama bu kadar önemli bir konuda bile tek bir polis soruşturmasını açtıramamış ve polise tek bir delil sunamamıştır.
Siyasetin temizlenmeye başlaması bir süreç konusudur. Bu sürecin başladığı halka hissettirilmelidir. Onun için halkın kanısını güçlendiren yolsuzluk haberlerinin incelendiği ilan edilmelidir. Örneğin Lefkoşa belediyesinde büyük yolsuzluk iddiaları yapılmaktadır ve Sayıştay gibi en büyük denetim organı yolsuzluk yapıldığını ilan etmiştir. Polis’in yeni kurulan bir mali şubesi orada göreve gönderilmiştir. Halk bunun sonucunu an be an izlemek ister. Siyaset de bunu göstermek zorundadır. Denebilir ki polis iktidarın emrinde değildir. Bu doğrudur ama polis de bir kamu hizmeti yapar ve hukukun temelinde olan bilgi verme sorumluluğunu yerine getirmelidir. Polis bunu yapmazsa ilgili siyasi polis’ten açıklama yapmasını istemesi gerekir. Çağdaş devlette yalnız polis değil tüm yönetim siyasetin emrinde değildir. Sadece siyasi kararların usulüne uygun olarak alınması şartıyla uygulanmasını sağlamakla görevlidir.
Bilgi edinme hakkı temel haktır. Onun için her kurumda ortaya atılan her suçlama veya başarısızlık gibi kabahatlerin halka izahını verecek görevliler belirlenir ve meclise nasıl bilgi verileceğini düzenleyen kurallar meclis çalışmalarını düzenleyen yasada (İçtüzük) gösterilir. Sus da gülle geçsin diye sinmeye izin yoktur.
Son skandal olan petrol dolum tesisinin hakkında yeri bile belli olmadan birilerinin ÇED raporu varmış gibi işlemleri ilerlettiği haberi veya önceki imam hatip için Evkaf’ın yasal süreç tamamlanmadan ve henüz doğmamış olan bir şirkete veya özel vakfa arazi verdiği haberi kamuoyunu meşgul etmiş ama hiç yetkili açıklaması görülmemiş ve çelişkili açıklamalar gülünç bulunmuştur. Böyle yönetim olmaz.
Siyaset temizlenmemektedir. Tam tersine çirkef her tarafa bulanmıştır.
Bir ülkede böyle durumlarda muhalefet güçlenir ve halk seçimlere umutla bakar. Başka birileri yönetime gelecek ve hesap soracak diye umut edilir. Burada ise eski hükümet ortaklarının da benzer işler yaptığı ve seçimler biter bitmez konuşulanlar seçim meydanında kalır gibi bir mazeretle geçmişin hesabının sorulmayacağı inancı verilmiştir.
Eroğlu’nun soruşturma dosyalarının savcılığa ve oradan da polise gittiği açıklaması karşısında polisin suskunluğu da halkı bu böyle gelmiş böyle gider sözüne inanmasını getirmiştir.
En ünlü muhalifler bile bakanlık veya başbakan yardımcılığına ulamışlar ama ne bir usulsüz atamayı, ne bir yolsuzluk iddiasını ne de bir ehliyetsizlik sonucu başarısızlık iddiasını araştırır gibi görülmemiştir.
Onun için muhalefet daha iyi bir idare sözünü verdiğinde kimse umutlanmamaktadır.
Etkin ve verimli bir kamu yönetimi için reform şarttır ama TC-KKTC protokollerinde de vaat edildiği halde unutulup gitmiştir. Halk da reform çalışmalarına önem vermemektedir. Çünkü olacağına veya işe yarayacağına inanmamaktadır.
Ancak reform ve reorganizasyon olmadan siyaset de olmaz. En kral siyasi programı hazırlasalar bile siyasiler etkin ve verimli bir kamu yönetimi kurmadan başarılı olamazlar. Ha babam usulü gitmekle bir yere varılamaz.
Halk şundan umudunu kesmemelidir: Öyle bir sistem kurulabilir ki kendi kendini temizleyen bir idare doğar.