z Güncelson siyasal gelişmelerSon politik gelişmeleler: Hükümet sorunu artarak sürüyor
yazarın tüm yazıları:

Son politik gelişmeleler: Hükümet sorunu artarak sürüyor

Yeniçağ podcastını dinleyin

UBP’nin hem merkezi idarede hem de yerel yönetimlerde iflas etmesi UBP içinde iktidar kavgası yarattı. Kavgacıların aralarında siyasi bir birlik olmadığı ortaya atılanların kimliği ile ifşa olmuş durumdadır. Onun için kavga kurnazların ayak oyunları ile anayasa, partiler yasası ve seçim yasası tartışmalarıyla uyutulmaya çalışılmaktadır.

Bilgilere göre anayasa için gene görüş belirtilmeden partiler çalışmaya davet edilmiştir. Meclis başkanı meclisteki partileri toplantıya davetti. Lakin toplantıdan gerekçeleri somutlaştıran bir haber çıkmadı. Haberlerde yer alan fotoğraflar asık suratları gösterdi. Muhalefet gazetecilere asık surat göstererek kerhen oraya geldiklerini anlatmış oldular.

Bilindiği gibi anayasada geçici onuncu maddenin değiştirilmesi isteği tartışılacak bir konu olarak hep gündemde olmuştur. CTP ve TDP sahip çıkma yarışmasına girecek ve diğerini samimi olmamakla suçlamak isteyecek ama ayni zamanda Türkiye ile arayı bozmamak için taktikler uygulayacaklardır. İkinci bilinen konu da başkanlık rejimine geçme isteğidir. Talat’ın da CTP’nin tutumunu değiştiren açıklamalarıyla başkanlık rejimine bir şans doğmuştu ama son zamanlarda İrsen Küçük’ün de gerek yok demesiyle başkanlık rejimi itibar kaybetti. Başkanlık rejimini teknokrat hükümet olur partizanlık azalır diye sevenler hayal kırıklığına uğrasalar da başkanın çok daha yetkiyle işleri pazarlıklarla idare ettiği ve partisini de rezil ettiği zamanları hatırlayanlar desteklemekten vazgeçtiler.

Geriye meclisin nisapsız da toplanabilmesine olanak sağlayacak değişiklikler kaldı. Mebusların hoşlanmadıkları yasaların geçirilmesini engellemek için sürekli toplantıya katılmayıp UBP’nin salt çoğunluğu sağlamadan meclisi çalıştırmayacak hale düşmesi üzerine bu değişikliğe gerek duyulmaya başlanıldı. Bunun dünyanın çoğunda da böyle olduğu iddiaları yalan olsa da ileri sürüldü.

Bir meclisin üye sayısın yarısının bulunmadığı halde bile toplanmasına olanak verecek bir anayasa değişikliği güya partilerin oyunu pazara süren ve her kritik yasada oyunu vermek için kişisel menfaat talep eden mebuslara mahkûm olmalarını önleyecekmiş. Bu tutum Türkiye’de 12 Eylül rejiminde her türlüsü tartışılarak anayasayla önlenmeye çalışılmıştır. Başarısı ise ortadadır. Mebus pazarı söz konusu olduğu için bir partiden başka partiye geçmek bile yasaklanmıştı ama hülle partileriyle yasaklar komik duruma düşürülmüştü. Her numara da icat edilmiş ve yasaklar boşa çıkarılmıştı. Bunların da çare olmadığı demokrasilerde yaşananlarla kanıtlanmıştı. Anayasa bu maksatla değiştirilse de görülecektir ki işe yaramayacaktır.

Çoğulcu demokrasilerde ihanet edecek mebusa göre çare tükenmez. Üstelik kimin haklı olduğu yani mebusun mu partinin mi belli olmaz. Yoksa partisinin kararlarına aykırı oy kullanmayı da yasaklayacaklar!

Emin olun bizim çağdaşlaşamayan mebuslarımız arasında partisinin kararlarına aykırı oy kullanmayı yasaklamayı normal görecek olanlar da çıkacaktır.

Sorun ise hukukun üstünlüğünün ve hukukla yetki dağılımının önemsenmemesi ve en yüksek hiyerarşik amir dilediği gibi emir verir anlayışının egemen olması ve denetimin işlememesidir. Geçen hafta içişleri bakanının ödeme amiri olarak müsteşarının imzalamayı reddettiği LTB’ne para aktarma kararını onun yerine imzalaması çok anlamlıdır. Meclis bir bütçe yapmış ve ödeme amirlerini göstermişti. Onun yerine bakanın imzalaması çağdaş devlette bir skandal olur ve iş poliste sonlanırdı. Meclis de isyan ederdi. Fakat muhalefet dâhil ağzını açan olmadı. Şimdi müsteşarın Eroğlu’nun şebekesinden olduğu ve UBP içinde kavgaya neden olacağını uman muhalefet tırnaklarını sürtüyor. Anayasa esas olarak yetki dağılımını düzenleyerek kuvvetler ayrılığını sağlamaya çalışır. Onun için esas teşkilat hukuku adını taşır. En üst hiyerarşik amir yetki dağılımını tanımazsa anayasa yapsan ne yapmasan ne!

Siyasi partilerin meclistekileri asık suratlarıyla bir şey anlatmaya çalıştılar ama kuvvetler ayrılığının işlememesinden ve hukukun egemen olamamasından rahatsızlık belirtmek için değildi.

 

BELEDİYE SORUNU DEVAM EDİYOR

İçişleri bakanı hukukun üstünlüğünü tepeleyerek para transferi yaptı ve iki aylık ücretler ödenerek Lefkoşa’ya temizlik hizmetinin verilmesini sağladı ama maliye bakanı destek bu kadar deyip belediyeyi halkın üzerine saldırttı. Para toplayabilirlerse gelecek ay ücret alabilecekler.

Sayıştay rapor yayımlayarak suçluları ifşa etti. Onlara ne yapılacağı beklemede. Belediye meclisi üyeleri yasadışı onay vererek suça katılmış Muhaliflerden de onaya katılanlar ve suçu gördüğü halde gereğini yapmamakla iştirak etmiş ve maliye bakanı da suç işlendiğini bile bile ödeme yapmaya ve borçlanmaya onay vermiş. Tam şebeke işi!

Amerika’da hükümet bir dev bakanın iyice inceleme yapmadan bir inşaat firmasına borç vermekten suç işlemiş sayılarak tahkikat açılmış. Çünkü kredi batmış, banka tehlikeye girip mudileri ödemesi zora girmiş. Belediyemiz ise yasaları çiğneyerek borçlanmış, maliye bakanı suça katılmış, bir banka da önüne ardına bakmayıp borç vermiş! Yasalara göre kredi veren olarak kaydolmamış bir tüccar olan Çangar belediyeye maliyeden kefilli borç vermiş. Kimse ne zaman kredi veren olarak kaydolduğunu sormamış. Kredi verenlerin mukayyidi olarak yasalarda tayin edilmiş olan kaymakam da neden kaydolmadın diye sormamış.

Suçlu ayağa kalk desen oturan pek kalmayacak!

Hal böyle iken halkın oy verecek parti bulamaması ve anketlerde oy kullanmayacağım, fikrim yok, karar vermedim diyenlerin rekora koşması şaşılacak bir şey değil.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin