YKP, Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ziyaretini değerlendirdi. Konu ile açıklama şöyle:
TC yetkililerinin Kıbrıs’ın kuzeyine, Kıbrıslı Türklerin iç işlerine müdahalesi gün geçtikçe daha da pervasızlaşmakta…
Son dönemdeki TC yetkilileri ziyaretlerinde, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sözde seçilmişlerden bilgi alma gereksiz hale gelmiştir. TC yetkilileri ihtiyaçları olan ekonomik ve diğer dataları TC elçiliği içindeki birimlerden, TC’li bürokratlardan oluşan teknik heyetlerden almaktadırlar. Sözde seçilmiş bakan, vekil ve diğerlerinin ise gönlünü hoş tutmak için medya eşliğinde ziyaretler yapılmaktadır.
Bu son ziyarette de aynen böyle yaşandı. Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ziyaretinde çekinmeden teknik heyetle uzun uzun toplantı yaptığını açıkladı, ama bu toplantıya kimlerin katıldığı belirtilmedi. Yani burdaan açıkça anlaşılmaktadır ki Beşir Atalay denetlemeye geldi… Nereyi? Türkiye’nin bir vilayetini değil sözde bağımsız ve egemen olduğu iddia edilen bir devleti. YKP, hala daha Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetimin, Türkiye’nin yerel bir alt idaresi olduğunu vurgulamaya devam eder ama bazıları ise buranın tam veya kısmı de olsa bağımsız ve egemen olduğunu söyler, anlatır. O zaman Beşir ayar yapmasına niçin doğrudan karşı çıkılmaz, eleştirilmez?
Beşir Atalay, bir TC vilayet yetkilisinin kendisine verdiği brifingten memnun olan bakan havasındadır;
“Bana verilen bilgilerden çok mutlu oldum. Yılbaşından bugüne bütçe gerçekleşme değerleri, gelir gider dengeleri gibi konularda oldukça pozitif görüntüler var. Bütçede bir sıkıntı görünmüyor. Hatta gelirlerin harcamayı karşılama oranı mayıs sonu itibarıyla daha yüksek. ”
Hesaba çekildik ve Beşir Atalay’ı memnun eden tablo çıkmış ortaya! Başka ne diyor Atalay; “KKTC’nin ekonomik performansının iyi”
Sokaktaki normal insanlar necin ayni şeyi söylemiyor ya da düşünmüyor? Ekonomik veriler durumun gittikçe kötüleşmekte olduğunu göstermesine rağmen, Beşir Atalay’ın iyi dediği nedir?
Beşir Atalay için durum iyidir çünkü özelleştirme adıyla yapılan peşkeş çekme operasyonları tam hızla devam etmektedir. Beşir Atalay tam da buradayken Elektriğin özerkleşmesi ile ilgili konunun değiştiğini İrsen Küçük açıklamadı mı?!
Beşir Atalay da basın açıklamasında dedi ki; “Enerji gibi bazı konular var, onları da paylaştık”; neyi paylaştılar?
Açıklamalardan biliyoruz ki, elektrik, telekomünikasyon ve Ercan ile ilgili üç büyük peşkeş çekme operasyonu sürmektedir. Kooperatiflerde de tasfiye süreci devam etmektedir.
Beşir Atalay ayrıca yeni ekonomik yıkım programı ‘müjdesi’ de verdi. İrsen Küçük’ü onore etmek(!) için medya eşliğinde yaptığı ziyarette “2012’te de hayata geçmesi planlanan 3 yıllık ekonomi program”ından da bahsetti. Eskisi yeteri kadar yıkamadı, kalanları da yıkmak, çökertmek, asimile etmek için yeni bir paket hazırlandığı belli oluyor.
Yeni yıkım paketinin yerli malı olduğu iddiasında da buluna Beşir Atalay “bu yeni üç yıllık program Kuzey Kıbrıs’ın kendi programı ve daha öncekilerden farklı olarak kendinizin hazırladığı bir program olacak. Biz sadece burada danışmanlık hizmeti veriyoruz” dedi. Yani koca TC devleti Kıbrıs’ın kuzeyine danışmanlık hizmeti verecek kadar mütevazi bir durumdadır!
Hepsinin ötesinde Beşir Atalay’ın bir çift sözü de hem UBP içindeki, hem Kıbrıs’ın kuzeyindeki muhalefete “Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik ve siyasi istikrarını sürdürmesi Türkiye için çok önemli”
Siyasi istikrarın sürdürülmesi yani İrsen Küçük öncülüğünde UBP yönetiminin Beşir Atalay’ı memnun edecek işler yapmaya devam edilmesi Türkiye için çok önemli!
Türkiye’yi memnun eden işlere bakıldığında karşımıza hak budamaları, peşkeşler ve kamusal alanların talanı gelmektedir. Zaten bu işler olurken AKP’ye yakın sermaye çevreleri de iyice nemalanmaktalar… Tüm bunlardan elbette AKP yetkilileri memnun olmakta haklıdırlar…
Böylesi koşullarda Yeni Kıbrıs Partisi olarak, şimdi hala daha hayata geçirilmeye çalışan ve yenisinin de yakında hayata geçecek olan ekonomik, siyasal ve kültürel yıkım paketlerine, asimilasyon uygulamalarına karşı tüm kesimleri daha aktif ve bütünlüklü mücadeleye çağırırız.
Şimdi yan yana durarak ekonomik, siyasal ve kültürel yıkım paketlerine, asimilasyon uygulamalarına karşı direnişi daha da yükseltme zamanıdır…
Şimdi ekonomik yıkım paketlerine, asimilasyon uygulamalarına karşı direniş zamanıdır…