Yunanistan kısa zaman içinde ikinci seçimini yaptı. Beklendiği gibi seçimler oldukça değişik görüntüler gösterdi. Sanki dünyanın aynası ve siyasal tercih probagandası arasında Yunanistan ulusal olan seçimi sistemsel gelecek tercihi gibi de sundu. Konuyu hiç küçümsemeğin: Çünkü öylesi bir seçim oldu ki karışmayan ve baskı yapmayan kalmadı. Hatta Yunanistan seçiminden umut bekleyenlerden kriz senaryoları çizen nice kesimi tutukları kesime göre yazdırtı konuşturdu. Bundan dolayı Yunanistan seçimi çok konuşuldu ve beklentileri oldukça önemli oluyordu. Belkide senelerdir böylesi etkisi az olan bir ülke genel sistemde onca etkileme seçimini yaptı. Sonuçta söylenmesi gereken çok önemli sözleri yeniden yazma ihdiyacının olduğunu anladım. Onca etki ve yaşanılanların mutlaka pek söyletilmeyen nedenlerini yeniden tekrarlamak şartır.
Yunanistan olaylarında sadece son seçimler değil, özelikle son dönemdeki yaşanılan krizin, takınılan tutumların yapılan hemde artık “Çirkin” ifadesini hak eden davranışlar nedeniyle bunları tekrar ele almak gerekiyor. Öncelikle Avrupanın onca hakaret derecesine varan sözlerinden baskılarına ve açığa çıkan bildik ama beleklerden sildirtilen durumlar, Yunanistan olaylarıyla yeniden yüzleşmemize yardımcı oluyor. Son seçimelrdeki özelikle yapılan direk müdahaleler ve tehditler zaten bildik Emperyalist tavrın sadece bir tekrarı oluyordu. Yalnızca orda muhalefet sol olması nedeniyle ilgili durumların daha net görülmesine yardımcı olundu.
Son Yunanistan olayarında ve seçimle taşlandırılan gelişmelerle bir anlamda sistemin çoğu gerçeği örterek yaratığı Avrupa Romantizmi resmen bozuldu. Çünkü gerek kriz olma nedenleri, gerek krizdeki tutumlar ve seçimlerdeki başta Almanya sermaye kesiminin yaptığı baskından söyleme adeta denilen “Avrupa demokrasisi” sınırının nereye dek olduğu çizgisini bize gösterdi. Yunanistana yapılan hakaretler ve “Tenbelikten, yağmacılık” suçlamaları bir anda sistemin gerçek öteki çıkar yüzünü gösteriyordu. Bu kadar müdahale ve hakaret etmenin baskı kulanmanın demokrasiyle ne kadar ilişkisi vardır sorgusu mutlaka yapılmalıdır.
Yunanistan olaylarında yine özelikle yaşanılan krizle giderek seçimde dayatılan desteklme çizgisi bize yeniden Kapitalist eşitsiz gerçeğini, sömürgeleştirme ve sermaye ihracı olgularını gösterdi: Hep eşitlikli ve demokrasi kulanım probagandasının nasıl yalan olduğunu Yunanistan ekonomik kriz nedenleri, ona karşı gösterilen davranışlar ve önerilen çözümelr birden AB yapısındaki eşitsizlikleri karşımıza çıkardı. Yapılan önerilerle de halkı veya refahı değil, sermaye pazarına çözüm isençleri olması sonucu, Yunanistan daha bir fakirleştirildi. Sermayenin cirit atması büyümesi ve yolsuzlukları sömürmesi değil, halkın en doğal eğlenmeleri suçlandırılıp beklide en utanmaz hakaretler göstere göstere yapıldı.
Seçimlerle birden başka demokrasi örneği gördük: Avrupalılar özelikle Yunanistana kendi istedikleri adayların seçimi için direk müdahale yaptılar. Bazen tehditler gönderdiler; Bazen Probagadna habercilik çirkin silahını kulanıp Solun olmayan taleplerini varmışcasına piskolojik korku olarak kulandılar. “URO çıkma, batacaksınız, size yardım etmeyeceğiz” argümanları çokca bazen sözlerle bazen yalanlarla ve yeri geldiğinde sopa göstererek kulandılar. Hatta kriz döneminde Yunanistana hakaret edenler, birden onlara kendi seçeneklerini seçmeleri için her olanağı kulandılar. Doğrusu bunlar hepsi bize Emperyalist gerçeği ve Kapitalist sömürüyü yeniden yaşattı. Öyle yaşşatı ki Yunanistan krizinin nedenini ve gelişmesini hiç bilmeyen bizden bazıları bunları ezberleyerek ekrana çıkıyor ve Öcü Yunanistanı veya Batan ülke örneği olarak ağızları dola dola ama içi boş olan sözlerle piskolojik algı şekliyle düşünceler oluşturdular. Nitekim Yunanistandaki olayları hiç bilmeyen veya onlara resmi idolojik öteki gözle bakan kimileri sıkılmadan “Yunanistan gibi oluruz” laflarını kolayca savuruyor.
Yunanistan bu koşulalrda seçime gitti ve sonuçları aldı. Sistemin tüm olanaklarına karşın yinede Radikal sol oluşan sokak tepkisi ve değişim istençleriyle bütünleşerek oylarını artırıp ikinci parti oldu. Hemde kısa zaman önceki seçimden sora Y.11 oy artırdı. Bunu hiç küçümsememek gerekir. Burda özelikle daha fazla oy alamamanın nedeninin sistemin yaratığı korku ve yalan haber probagandasının etkisi de vardır. Özelikle sanki öcü gibi sunulan URO tartışması ve Baatarsınız korkusu istemeden özelikle Orta sınıf kökenli ve idolojik eksiklik olan bazı kesimleri sistem koruma partisine Yeni demokrasiye oy vertidirti. Şimdi Yunanistan yangın yeri olarak yaşama devam edecektir. Sistemin uyguladığı ve onların uzantısı siaysetlerle devam ederken sanki sorunları kendielri yaratmamış gibi daha Yoksul Yunanistan için baskı yapacaktır. Bankalara sermayedarlara giden paraları borsacı simsarların kazandıkalrının bedelini halka ödetmeye devam etme çabalarında olacakalrdır. Ama Muhalefet gücü ve sokak siayset buluşması yeni mücadele çizgisinde yükseliş olması mümkündür. Kimilerinin dediği gibi “Türkiyede dikensiz gül bahcesi olarak içtirilen acı ilacı, Yunanistan kolay kolay içmeyecek”.
Aslında tüm yaşananların net resmi şudur: Kapitalist Ortodoks Neoliebral yapıda bize bir çizgide düşünme konuşma alanı brakıldı. Hep onların dedikelrini tekrarlama ve sunma sınırı kondu. Yunanistanda olanlar bir anlamda Neoliebnral yapının çizgisini kırdı. Karşımıza Yunanistan örneği ile ne kadar çirkin ve eşitsizliklerin olduğunu kanıtladı. Bundan dolayı bu örnek önemlidir. Avrupa Demokrasisi veya Serbes piyasanın nereye kadar düşünme konuşma sınırı çizdiğini gösterdi. Bunları iyi okumak gerekir.