Sözüm ona ekonomik bir kriz var ve Türkiye desteği ile içinden çıkmaya çalışıyorlar. Bir kere ekonomik bir kriz yoktur. Devam eden ekonomik bir durum söz konusudur. Mali bir kriz var ama bunun yaratanı ekonomik kriz diye dünyaya mal edilen kriz değildir. Veya onu yaratan nedenler bizimkini etkilemiş olsa da kriz denilecek bir şey olamazdı.
Bizde olanı aslında herkes bilir. Türkiye’den bazıları geldi ve bundan kelli cari bütçeye yardım verilmeyeceğini ilan etti. Bu demek değildir ki dünyanın sonu geldi ama; onunla yetinmedi ve reform yapılmazsa yıl sonundan önce maaşları biler ödeyemeyecek hale gelirsiniz dedi. Devamı da özelleştirin ve masraftan kurtulun emri geldi. Belediyelere ayrı yardım miktarı artırıldı ve yardıma alıştırıldı. Derken sosyal sigortalara işaret ettiler. Maaşları ödeyemeyecek hale gelirsiniz diye uyardılar.
Bunca çaba olur da Türkiyeliler halkı çıkmazlar mı?
Sonunda elçilik de haklı çıktı. Mali bir kriz yarattılar. Borca alıştırdıkları belediyeyi batırıp örnek diye önümüze de koydular. Nasıl inanmayalım?
Bunlar olurken ekonomi rayında gitti diyebilir miyiz? Mali krize çare bulunursa ekonomi rayına girer mi sorusu tercih etmek gerek. Çünkü mali kriz ekonomi krize girince de ortaya çıkar. Devlet gelirleri düşünce ödeme güçlüğü ile birlikte kriz kapıya dayanır. Ekonomi krizde değilse krize sokmadan mali krizi atlatmak olasıdır. Tersi ise söylenemez. Mali krizi önlersiniz ama ekonomik krizi halletmiş olmazsınız.
Esas sorun ekonomik krizi çözmektir. Türk yönetimi kuruldu kurulalı bir kriz lafıdır gider. Düşman kapıda haleti ruhiyesi ile sineye çekildiği zamanlar dışında onu konuşup durdular. Çare de bulmadılar.
Şimdi Türkiye’de çare bulduğunu sananlar deniyor. Tek fark eskiler karma ekonomi derdi onlar gitti gelenler serbest pazar dediydi, bunlar serbest pazara ek olarak kader (karma) diyen yeni yurttaşları kafi görenlerdir.
Ellerinde eskilerde olmayan kadar para var ama onu çift gidiş geliş yollar için harcayacaklar. Nedenini de kendileri biliyormuş. Gelişmeyen bir ekonomide ha bre şift yol yapmanın manası ancak böyle yerlerde bulunur.
Göstermelik bir oyun oynanır.
Mali kriz varsa bütçeye bu yolların bakımını kim koyabilecek? Nitekim göstermelik bir ödenek konur ve sonra yeterli para bulunamadığı için yine TC parası yatırım diye gönderilir.
Soruya yanıt bulmak ve ekonomik olarak yaşayabilir ne gibi alanlar vardır diye açıklama yapmak gerek. Yatırım ajansı kuruldu yetmedi yenisi TC’den görevlendirildi. Gene de yatırım yapılabilecek ve devletten yardım almadan ayakta duracak bir tek alandan bahsedilmiyor. Malumlar, yani kumarhane, kerhane ve üniversiteler dışarı başka açıklama yok.
Halk uyutuldu. İnsanlar aç kalmasın diye ağzını büzdü. Sokakta bağıranlar zaten serden geçenler. Yoksa konuşmaya değer biçen yok. Ne söylesen dinlemezler ve ellerinde çözüm reçetesi yok diye herkes emin. Yoksa ekonomik yaşayabilirliği sorgulamayan olmazdı.
Türkiye’den gelenlerin hepsi biçare değil elbette! Ancak çare aramaya kalkanlar için çıkmazda olduğunu gömüştür. Onun için neden konuşmazlar desek, belki de kısa süre kalıp gittiklerinden ve çıkar çarpışmasını dürtmenin yararsızlığından diyebiliriz. Fethedilmiş kutsal toprakların gereksiz hale gelmiş ve sevimsizleşmiş şımarık ehalisini düşünmek zahmet olabilir de…
Bu garebetin içinde Ticaret odası üç yıllık programa görüş bildirdi.
Havadan sudan bahsetti. Reel sektöre destek istedi ve sivil toplumun desteğini program için gerekli saydı.
Ekonomik batak devam ederken bu kadar sade suya lapsana görüş vermese de olurdu. Sanırım nasıl olsa ortaya dökülecek para sonunda bizim cebe girecek, görüş verip de birilerini kızdırmanın alemi yok demiştir.
Yazıklar olsun. Gerçekten gelecek olan para da var ama ekonomide iyileşme olacak değil. Ortada bir taslak var olsa gerek ama konuşan yok. Demek ki açıklansa sivil toplum ayağa kalkacak.