Kürt Özgürlük Hareketi, stratejisi ve dayandığı dört parçadaki Kürt halkı, göz önünde bulundurulmayan bir Ortadoğu denklemini hiç de şaşırtılmayacak kadar gözler önüne serdi.
Kürt Halkı meydanlarda “PKK Halktır, Halk burada” dediğinde, aslında tüm dünyaya bir mesajdı bu, ama bu mesajı maalesef T.C. rejimi okuyamadı ve bu güne gelindi.
PKK’nin aslında Ortadoğu’da çok kuvvetli bir güç olduğunu, hem Ortadoğu, hem de batı ülkeleri zamanında ve çok ciddi bir şekilde farkına vardı.
Ama T.C. ve o sistemi elinde bulunduranlar bu korkulu rüyadan hep kaçtı ve kendi halkına da bunu göstermemek için var gücü ile çalıştı. Ama nafile, Türkiye halkları bu realiteyi artık tüm çıplaklığı ile görüyor ve kendi sistemlerinin bu korkulu rüyadan uyanmasını istiyor.
PKK’nin Kürt coğrafyasının seçkin ordusu olduğunu görerek hesaplar yapmak en doğru bir seçenektir, aksi takdirde zamana oynamak ve Kürt halkını sindirme politikaları er yada geç T.C.’yi duvara toslatacaktır.
T.C.’nin en akılıca yapacağı iş, sayın Öcalan’ı koşulsuz serbest bırakması.
KCK adı altında toplama kamplarına kapattığı Kürt aydınlarını, gazetecilerini ve halkını derhal serbest bırakması.
Kürt coğrafyasının yoğun askeri işgaline derhal son vermesi.
PKK ile yeni bir yol haritası çizmesi ve en makul olan şekli ile PKK’nin Özerk Kürdistan coğrafyasında, kendi halkının güvenlik güçleri konumuna dönüşmesidir.
T.C.’nin bu saydıklarımı okurken, Güneybatı Kürdistan’ı nı göz önünde bulundurmasını tavsiye ederim, aksi takdirde zaman içerisinde yaşanacaklardan T.C.’yi yönetenler sorumlu olacaktır.
Kürt’lere karşı tarih boyunca sürekli husumet içerisinde bulunan T.C. yönetimi, hiçbir şekilde Kürt halkının bekasını istememiş, aksine onların dört parça Kürdistan’da, hep başka egemenlerin köleleri olarak yaşamaları için büyük çaba harcamıştır.
Tarih boyunca Kürt halkı ile barışık olmayan bir rejim, doğal olarak her zaman en büyük korkuları da Kürt halkı olmuştur ve bu korkularını bastırmak için de Kürt halkına her türlü eziyet, sefalet, cinayet mubah görülmüştür.
Recep Tayip Erdoğan’nın kardeşim dediği Esad’a attığı kazık da bu yüzden olmuştur.
Ama ne yazık ki, bu kazık geri tepti ve Erdoğan’ın bütün hayalleri suya düştü.
Kürt Halkı’nın esir ve köle olarak yaşamalarının devamını sağlamak için Erdoğan, Suriyeli muhalif ve isyancı grupların ev sahipliğini yaptı, bütün istihbarat gücünü Suriye’ye yönlendirdi ve yerel kaynakları dinlediğinizde, çeşitli provokasyonlarda T.C. istihbaratı’nın izlerine rastlamak mümkün.
Silah, gıda ve sağlık malzemelerini dağ bayır taşıdı, bu da yetmedi açıktan Esad’a karşı tüm düşmanlığını her açıklamasında dile getirdi.
Peki bunların hepsi ne için di?
Evet bunların hepsi Güneybatı Kürdistan için di…
Kürt Halkı’nın esareti için di…
Ama dediğim gibi, Erdoğan’ın Esad’a attığı kazık, aynen geri döndü.
Şimdi de bu kazığı çıkartmaya çalışıyor, ama nafile “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti”
Bu bahar mevsimi Türkiye’ye sıçramadan önce, Kürt halkı ile artık dürüst bir barış sağlamanın yollarını aramak lazım.
Hani Ermeni katliamı için bırakın tarihçiler çözsün diyorsunuz ya, Kürt Halkı için tarihçilere gerek yok, 30 yaşına gelmiş her Kürt bireyine danışabilirsiniz.
İşgal ettiğim Kürt coğrafyasında, sadece ama sadece 30 yıl boyunca ne gibi katliamlara imza attık?
Kaç tecavüz gerçekleştirdik?
Kaç Çocuk katlettik?
Kaç Köy yaktık?
Kaç hektar ormanı ateşe verdik?
Kaç gerilla’yı kimyasal silahlar ile öldürdük?
Evet 30 yaşına gelmiş bir Kürt bireyine sorun bakalım bunları…
Ama Kürt Halkı ile temiz bir sayfa açmanın zaman geldi geçiyor bile.
Kürt ve Türk halklarının derin acılara, kan ve gözyaşına boğulmaması için, T.C. rejiminin derhal Kürt düşmanlığına son vermesi gerekmektedir.
Özgür Halklar coğrafyası ümidi ile, barış dolu yarınlar dilerim.