Makina Mühendisleri Odası Enerji Komitesi basın açıklaması şöyle:
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a kablo vasıtasıyla elektrik enerjisi getirilmesi son dönemde enerji ile ilgili en önemli konulardan bir tanesidir. Ancak bu konu KKTC’deki enerji konusunda söz sahibi paydaşlar tarafından yeterince irdelenmemiş ve konuşulmamıştır. Bu konuyu çeşitli noktalarda değerlendirmek ve ona göre karar vermek gereklidir. Söz konusu yatırımın teknik ve ekonomik analizlerinin yapılması kolaydır ve yatırımın uygunluğu konusunda fikir verir ancak bu analizlerin yanı sıra diğer teknik ve sosyal konuların da iyice irdelenmesi gereklidir. Aşağıda bu noktalara değinilecek ve bazı öneriler sunulacaktır.
Öncelikle yasal mevzuat konusu çok önemlidir. KKTC’de, TC’den veya başka herhangi büyük bir şebekeden gelecek elektrik enerjisini kimin yöneteceği, sorumluların kimler olacağı, görev tanımları, çalışma koşulları vb. konuları içeren bir yasal mevzuat hazırlanması ve mevcut elektrik şebekesi ile harmonizasyon yapabilecek bir yönetim şekli oluşturulması gereklidir. Ancak henüz bir genel enerji yasası dahi olmayan KKTC, bu noktada ciddi zaafiyetler göstermektedir. Bir an önce genel bir ‘Enerji Strateji Belgesi’ ve enerji yasası oluşturulmalı ve sektörde yaşanan sıkıntılar aşılmalıdır. Aksi takdirde ileriki günlerde ülkemizi çok daha ciddi enerji darboğazları beklemektedir.
Bu noktada, yasal altyapının hazırlandığını, tekno-ekonomik analizin olumlu sonuçlandığını ve olayın, sosyo-politik kısmını bir kenara bırakırsak, genelde tüm adaların yapmaya çalıştığı bir iş olan daha büyük şebekeye bağlanmak, Kuzey Kıbrıs için de avantajdır çünkü sistemdeki dalgalanmalar, kompanzasyon, yüksek maliyetli santral yatırımı vb. gibi sıkıntılarımızı bu yolla çözebiliriz. Hatta, Güney Kıbrıs’la da bağlantımızı kesmeyip, sürdürmemiz bir çok noktada bizim için avantajdır.
Diğer bir soru ise şudur. TC’den gelecek elektrik tek yön’lü mü olmalıdır? Yani sadece TC, KKTC’ye mi elektrik verebilmelidir? Bugünkü şartlarda sadece bu şekilde olması mümkün görülse de ilerleyen dönemlerde KKTC’de yapılacak enerji yatırımlarının önünün açılması ve yerel üretimin de sürdürülebilmesi için bağlantının iki yönlü olması daha uygun görünmektedir. Bu noktada AC formundaki elektrik enerjisinin taşınması daha uygun olabilir. Dünyada, ada bağlantısı olarak hem AC (İngiltere – Isle of Man, 104 km) hem de DC (İtalya – Malta, 117 km) bağlantılar söz konusudur. Bu örneklerin incelenmesi de faydalı olacaktır.
Gelecek olan elektrik enerjisinin miktarı da çok önemlidir. Açık olan şudur ki, TC’den elektrik enerjisi getirilmesi avantajdır ayrıca KKTC’nin enerji çeşitliliğinin artırılması ve ithal fuel oil’e olan bağımlılığın da azaltılması şarttır ancak kablo ile gelecek elektriğin oranı ne olmalıdır? Zaten KKTC’deki elektriğin yaklaşık olarak %40’ını alım garantili olarak özel bir şirketin işlettiği Kalecik Santrali üretmektedir, ayrıca devletin baz santrali Teknecik (Termik) Santralinin de ömrü tükenme aşamasına gelmiştir. Eğer elektrik ihtiyacımızın %60 veya daha fazlasını kablo ile alacak olursak, bu öncelikle Teknecik yerine bir santral yatırımının yapılmayacağı anlamı taşır ki bu durumda baz Santralimiz özel sektörün elindeki Kalecik olur. Bunun en önemli dezavantajı ise, şu an Teknecik’te çalışan ve ciddi bir santral işletme bilgisi olan personelin, işsiz kalması ve zamanla elde edilen know-how’ın yok olması demektir. Bu bilgi birikimi ne yazık ki kolay elde edilmemektedir dolayısıyla bu değerlerin kaybı iyi düşünülmeli ve bu birikimli personel KTHY personeli gibi harcanmamalıdır. Ayrıca her ülkenin olmazsa olmazı olan egemenlik ve kendine yeterlilik konuları düşünüldüğünde de KKTC’nin kendisinin işlettiği bir baz santrali olması gereklidir. Bunun yanında, KKTC’deki kontrol mekanizmalarının, işletmedeki zaafiyeti göz önüne alındığında, özel sektörün elinde olması ciddi sıkıntılar doğurabilir. Diğer bir noktada, öncelikle güneş enerjisi olmak üzere, yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip KKTC’nin tüm enerji ihtiyacını özel sektör ve taşıma şekilde karşılaması, söz konusu sürdürülebilir ve ciddi alternatif olarak görülen yatırımların önünü kesecektir.
Diğer çok önemli bir nokta ise kablo yatırımını kimin yapacağıdır. Eğer kamu yapacaksa, bu nokta da ciddi bir kontrol ve düzen yaratılması mümkündür. Ancak özel sektör gerçekleştirecek olursa KKTC’nin tüm elektrik üretiminin özel sektörün eline geçmesi gibi, mevcut konjoktürde normal dışı bir durum söz konusu olabilir. Bu noktada çok dikkatli olunması gereklidir.
Sonuç olarak KKTC’nin elektrik üretiminde çeşitliliğin artırılması, ithal fosil yakıtlara bağımlılığın azaltılması ve büyük bir şebekenin sağlayacağı avantajlardan faydalanmak adına TC’den veya başka bir ülkeden elektrik enerjisi getirilmesi olumlu bir proje olmakla birlikte bu proje’nin gerçekten KKTC’ye faydalı olması isteniyorsa, sadece tekno-ekonomik analizler değil yukarıda belirtilen hususların da göz önüne alınılması, konunun Kuzey Kıbrıs’taki paydaşlarla da tartışılması, diğer enerji yatırımlarının durdurulmaması ve ciddi bir işletme planlamasının yapılması gereklidir.