YKP, 3 Ağustos’ta başlayan mahkeme sürecini değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
19 Temmuz 2011 Kıbrıs’ın kuzeyi için yeni bir milattı… Erdoğan’ın ziyaretine tepkiler örgütlenmiş, tepkiye ise polis şiddeti ile cevap verilmişti.
19 Temmuz 2011’de tepki Erdoğan’ın ziyaretineydi çünkü TC’nin dayatmaları, yaptırımları, asimilasyon politikaları, Sunni din anlayışı zorlamaları hep Erdoğan’da cisimleşmekteydi. Ama Erdoğan’ın kendisine değil, tepki politik olarak TC devletineydi.
O gün, sendikal platformun kendi usulü ile protesto etmesine YKP olarak destek verdik ama siyasal bir parti olarak söyleyeceğimiz başka sözlerimiz de vardı. Eylem alanı tüm Lefkoşa idi, eylem Erdoğan ve TC’nın politikalarının protesto edilmesi idi, birçok örgütle yan yana geldik ve aktif bir protestoyu örgütledik, başka örgütlerle Hamitköy’de de ayrı eylem yaptık, kendi sözümüz gerekçelerimizle eski KTHY binası önündeki sendikal platform eylemine de katıldık. Eylem alanında ortaklaştık.
3 Ağustos’ta şiddet görenler, polisin işkence yaptıkları, üstüne üstelik bir de mahkeme çağrıldı. Başsavcılık kendisine verilen emirlerle bizlerin polis ile ilgili şikayetlerini hasıraltı etti, polisinkileri ise Adli Tatilin olduğu bir zamanda, alelacele mahkeme önüne taşıdı…
Bir kez daha, tıpkı 19 Temmuz’da olduğu gibi diğer örgütlerle eylemde ortaklaştık, yargılanan arkadaşlarımızla dayanıştık ve uygulamayı protesto ettik. Eylem alanında da ortaklaştık, eylem mahkemeler önündeydi, bütün örgütler orda buluştu. Ancak her siyasi parti düşünceleri ile var olmayı sürdürür, bu nedenle tıpkı 19 Temmuz’da olduğu gibi kendi sözümüz, kendi üslubumuzla eylem alanına gittik, kendimize ait sözümüzle protestomuzu gerçekleştirdik.
Benzerlerini daha önce geçen yıl 28 Ocak’ta, 2 Mart’ta, 7 Nisan eylemlerinde de gerçekleştirmiştik, kendi kortejimiz, kendi pankartlarımızla ortaklaştığımız eylem ve eylem alanında diğer örgütlerle birliktelik!
YKP, farklı olduklarına kendi düşüncelerini dayatmazken, başkalarının da kendisine herhangi bir dayatma yapması istemez. Bu nedenle farklılarımızı tolere ederek, eylem birlikteliklerimizi genişletebildiğimiz oranda mücadele büyüyecektir inancı ile siyasal çalışmalarına devam ediyor.
YKP, Kıbrıs’ın kuzeyindeki sorunun acentaların değiştirilme sorunu olmadığını, yerel alt idarenin derlenip toparlanarak çözüm bulunabileceğin, Kıbrıs’ın kuzeyinde her taşın altından bir TC Devleti makamı çıktığı, işgalin sürdüğünü, bunun için de mücadele edilmesi gerektiğine inanmamaktadır. Ancak güncele dair mücadelesini de diğer örgütlerle dayanışarak da sürdürecektir. Çünkü YKP, ya hep beraber, ya hiç birimiz sloganına sonuna kadar sahip çıkmaktadır.
Mücadele farklı seslerimizi, sloganlarımızı, pankartlarımızı ayni alanda koruyabildiğimiz oranda büyüyecektir.
YKP, rejime karşı mücadelesini ortak mücadele ile büyütmekte kararlıdır.
Tüm bu nedenlerle YKP, güç birliği yapabildiği yerde güç birliği yaparak, yapılamadığı yerde ise eylem birlikteliği, eylem alanı birlikteliğini geliştirerek mücadelesini sürdürmeye kararlıdır.
Bu nedenle 3 Ağustos eylemi bölünmemiş, eylem de, eylem alanı da dayanışma için ortaklaştırılmıştır ama ayni zamanda YKP kendi sözünü, politik parti olmanın asli görevini de olgunlukla yerine getirmiştir.
YKP, bu siyasal tavrını, özellikle yeni bir yıkım paketi yapıldığı koşullarda sürdürmekte kararlıdır.
Kamuoyuna saygılarımızla açıklarız.