[pe2-gallery album=”aHR0cDovL3BpY2FzYXdlYi5nb29nbGUuY29tL2RhdGEvZmVlZC9iYXNlL3VzZXIvMTAxNDE4MjY3MDYzNzkxODYyMTQxL2FsYnVtaWQvNTc4OTA3NTk2NzE5NzU4MDMyMT9hbHQ9cnNzJmFtcDtobD1lbl9VUyZraW5kPXBob3Rv”]
Yeni Kıbrıs Partisi tarafından organize edilen Ekoloji Forumu hafta sonu Davlos/Kaplıca’da yoğun katılımla yapıldı…
14-16 Eylül tarihleri arasında Kaplıca Beach Otel’de gerçekleşen Ekoloji Forumu çerçevesinde belgesel gösterimleri, atölye çalışmaları, tartışmalar yapıldı ve 2. el pazar kuruldu…
Foruma Türkiye’den ÖDP Parti Meclisi üyesi Murat Kaya, Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan Yaşar Aydın, Ekoloji Kolektifinden Stefo Benlisoy, Ecehan Balta ve Fevzi Özlüer katılarak sunumlar yaptı…
Etkinlikler
Forum 14 Eylül, Cuma günü tanışma toplantısı ile başladı, gecesi ise Fransız fotoğrafçı Yann Arthus-Bertrand’ın yönettiği 2009 yapımı belgesel film ‘Home’ (yuva) gösterildi.
15 Eylül Cumartesi sabah “toplumsal cinsiyet atölyesi” ve “güncel sol tartışmaları” atölyeleri gerçekleşti. YKPfem’in moderatörlüğünü yaptığı “toplumsal cinsiyet atölyesi”nde biyolojik ve toplumsal cinsiyet konusu tartışıldı. Öğleden önce gerçekleşen ikinci atölye çalışması “güncel sol tartışmalar”da ise Kıbrıs’ın kuzeyinde neo-liberal politikalara dikkat çekildi. Eğitim, sağlık, suyun özelleştirilesi ve daha birçok alandaki özelleştirme, kamusal hizmetlerin serbest piyasada alınıp satılan bir metaya dönüştürülmesi süreci üzerine yapılan tartışmalarda sorunların birbiri ile olan ilişkilerine dikkat çekildi, bu nedenle mücadelenin bütünlüklü bir hattın üzerinde olması gerektiği vurgulandı.
Cumartesi günü saat 15’ten başlayan “ekolojik yıkıma karşı teorik ve pratik mücadele” başlıklı oturumlarda 2 teorik ve 4 Pratik ekoloji mücadeleleri sunumları yapıldı. Teorik tartışmalar ekososyalizm ve ekofeminizm üzerine oldu ve Stefo Benlisoy ve Ecehan Balta tarafından sunumu yapıldı… Yaşar Aydın, Murat Kaya, Fevzi Özlüer ise Türkiye’de süren suyun özelleştirilmesi, HES, GDO, genetiği değiştirilmiş tohumculuk, nükleer karşıtı mücadele deneyimlerini paylaştılar, Kıbrıs’taki ekoloji mücadelesi sunumunu ise Doğa Dostları Derneği – Kıbrıs Başkanı Mehveş Beyidoğlu yaptı…
Cumartesi gecesi ise Gerze’deki termik santrala karşı yapılan direnişin konu edildiği “Nefes Olmayınca” belgeseli gösterildi
Pazar öğleden önce ise “YKP ve ekoloji” başlıklı atölye çalışmasında YKP’nin yaklaşımları ele alınırken, pratikte nelerin de yapılması gerektiği üzerinde duruldu.
Pazar saat 15’ten başlayan Yeşil Barış Hareketi Başkanı Doğan Sahir, Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten ile Derviş Yüksel’i katılımı ile Kıbrıs’taki ekoloji mücadelesi üzerine forum düzenlendi.
YKPfem “günlük eylemlerimizin, ihtiyaç tanımı altına sokulan ürünlerin sayısının devamlı arttırıldığını göz önüne alarak, mercek altına alınıp politikleştirilmesinin gerekliliğine olan ve kişisel pratiklerin sistemsel dinamiklerin semptomları olabileceğine olan inançla, takas kültürünü tartışıp bir de ikinci el pazarı açıyoruz” diyerek, Ekoloji Forumu içinde 2. el pazarı açtı.
YKP Gençlik ise her yıl Eylül ayında düzenlediği “deniz, kum, güneş ve sosyalizm” başlıklı gençlik kampı da Ekoloji Forumu çerçevesinde gerçekleşti.
Ekoloji Forumu çerçevesindeki tartışmalar temelinde ilerleyen günlerde bir de sonuç bildirisi yayınlanacak…
HOME belgeseli
Ekoloji Forumu çerçevesinde gösterilen çekimleri 3 yıl süren ve 54 ülkede, havadan çekilen görüntülerle inanılmaz bir görsel mesaj sunan ‘Home’ belgeselde ürküten rakamlar vardı!
ÜRKÜTEN RAKAMLAR
- Dünya nüfusunun yüzde yirmisi, gezegenin kaynaklarının yüzde seksenini kullanıyor. GEO4, UNEP (United Nations Environment Programme) 2007
- Dünya’da, gelişmekte olan ülkelere edilen yardımın 12 katı, askeri giderlere harcanıyor. SIPRI Yıllığı, 2008 (Stockholm International Peace Research Institute) OECD, 2008 (Organization for Economic Cooperation and Development)
- Bir günde 5000 insan kirli içme suyu yüzünden ölüyor. Bir milyar insan temiz içme suyuna ulaşamıyor. UNDP, 2006 (United Nations Development Programme)
- Bir milyara yakın sayıda insan açlık sınırında. FAO, 2008 (Food and Agriculture Organization of the United Nations)
- Dünya’da yapılan tahıl ticaretinin yüzde ellisi hayvan besini ya da biyolojik yakıtlar için gerçekleştiriliyor. Worldwatch Institute, 2007 – FAO, 2008
- Ekilebilir arazilerin yüzde 40’ı, uzun süreli zarar görmüş durumda. UNEP (United Nations Environment Programme), ISRIC World Soil Information
- Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor. FAO, 2005
- Dört memeliden biri, sekiz kuştan biri ve hem karada hem suda yaşayabilen her üç canlıdan biri soyunun tükenmesi tehditi altında. Canlı türleri doğal oranlarının 1000 katı hızlı bir şekilde ölüyor. IUCN, 2008 (International Union for Conservation of Nature) XVI International Botanical Congress, Saint-Louis, USA, 199http://www.eurekalert.org/pub_releases/1999-08/XIBC-Wbbe-020899.php Uluslararası Kongre « Biyolojik Çeşitlilik : Bilim ve yönetim » Unesco, Paris, Fransa, 2005
- Balık avlama alanlarının dörtte üçü, tükenmiş durumda. Bu bölgelerdeki balıklar ya tükenmiş ya da tehlikeli boyutta azalmış oranda. Kaynak: UN http://www.un.org/apps/newsFr/storyF.asp?NewsID=13755&Cr=FAO&Cr1/
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları bu güne kadar kaydedilen en yüksek sıcaklıklar.
NASA GISS data http://data.giss.nasa.gov/gistemp/graphs/Fig.A.txt
http://data.giss.nasa.gov/gistemp/graphs/Fig.A2.txt
- Kıta buzulu, 40 yıl öncekinden yüzde 40 daha ince. NSIDC, National Snow and Ice Data Center, 2004 2050 yılında en az 200 milyon iklim mülteicis olabilir. The Stern Review: the Economics of Climate Change, Part II, Chapter 3, page 77
http://www.hm-treasury.gov.uk/d/Part_II_Introduction_group.pdf
Nefes Olmayınca
Nefes Olmayınca belgeseli internet sayfasında belgesel ile ilgili şu not var;
“İlhamını Aralık 2011′de Gerze’de termik santrale karşı yapılan mitingden aldı. Gerze halkının ve onların yanında olanların yürüyüşü yıllardır umutsuzluğa karşı filizlenen yeni bir umudun habercisi gibiydi.
O gün gözlerinin içinde yeni bir gelecek saklıymışçasına ele ele verenlerin öyküsünü ve direnişini herkesin duyup, bilmesi gerektiğine inandık.
Mavinin ve yeşilin içinde kendi hallerinde yaşayıp giden bu insanları polise-jandarmaya kafa tutmaya iten, sermayenin beylerine pabucu ters giydiren gücün kaynağı neydi? Termik santrallere neden karşı çıkıyorlardı? Ve ülkemizde termik gerçeği nasıl yaşanıyordu?
Kafamızdaki bu sorularla birlikte Gerze’nin yolunu tuttuk. Yediden yetmişe herkesin gündeminde termik olan ve mücadele ile dolup taşan bir ilçeyle karşılaştık. İçten, içlerinden geçtiği gibi; alabildiğine doğal ve dobra dobra konuştular bizimle. Kendi hikayelerini anlattılar.
Ne kadar güç ve mutlulukla dolu oldukları her hallerinden anlaşılan bu mücadeleyle yeniden doğan insanların öyküsünü izledik. Neşeli bir mücadelenin ve bu güzelim memlekete el koymak isteyenlere duyulan öfkenin sesini dinledik.
Gerze’nin ardından bu kez, Yatağan’a doğru yola çıktık. 1982′de faaliyete geçen Yatağan Termik Santrali’nin yaşamı nasıl etkilediğini görüp, termik gerçeğiyle yüzleşmek istedik. Gerze’nin gülümseyişinin ve neşesinin ardından Yatağan bir hayalet kent olarak çıktı karşımıza. Santral dumanlarının kapladığı sis ve duman içerisindeki kasvetin esir aldığı insanları, terk edilmiş köyleriyle bir korku filmi platosuna dönüşmüş Yatağan, Gerze halkının haklılığının da bir ispatı oldu.
Gerze halkının mücadelesi yıllardır umutsuzluk ekilmiş topraklarda yenilenen bir umudun, bir halkın haklı ve örgütlü mücadelesinin neler başarabileceğinin bir öyküsüdür.”