MARKS’IN PLANLI EKONOMİ PROGRAMI
Marx’a göre kapitalist düzenin temeli, değer ve ücretleri belirleyen süreçler ile sermaye birikimi olayıdır. Marx, bu süreçleri ve birikim olayını suçlamamıştır. Bunlar kapitalist düzenin parçalarıdır. Ayrılmaz parçalar olarak ne onlar kapitalist düzenin dışında varolabilir ve ne de kapitalist düzen onlarsız yaşayabilir. Tek başlarına bu süreç ve olayları “ahlâksız”diye kötülemek mümkün değildir. Bunları “ahlâk” ve “insanlık” dışı kılan nedenler, kapitalist düzenin ayrılmaz parçaları olarak, insan refahının ve iyiliğinin aksi yönde çalışmalarıdır. Bunlar içsel tutarsızlık ve çelişmeler içindedirler.
Emekçilerin kendilerini sömürmeye çalışan kapitalistin bu çabalarına engel olduklarını ya da kârlılık yüzdesinin aşağı yukarı sabit kaldığını kabul etsek bile, artık değerin varlığı ve ücretlerin geçim düzeyine adeta yapışık olması, kapitalist sistem içinde yeni bir çelişmenin doğmasına sebep olacaktır.
Buhran (depresyon), kapitalist düzene özgü kuvvetlerin kaçınılmaz bir ürünüdür. Marx ve Engels’e göre çöküntü ya da buhranların sebebi şudur: “Bir fabrikadaki üretim sürecinin toplumsal örgütlenişi öylesine bir gelişme noktasına ulaşmıştır ki, toplumdaki üretim anarşisi ile bağdaşmayacak durumdadır.”
Yeni makineler kullanmak ve sanayi bireyinin çıktısını arttırmak için, kapitalist işverenin üzerinde rekabet koşullarının yarattığı sürekli bir baskı vardır. Adı geçen bireyin karar verme yetkisi yalnızca kendisine ait olduğu için de, yeni makineler alabilecek durumdadır. Emek, istihdam şekillerini de değiştirebilir ve değiştirir. Böylelikle sanayi bireyindeki sürecin bütün unsurlarını eşgüdümleyerek (koordine ederek), ürünlerin daha büyük hacimde çıktısını sağlar.
Bütün kapitalist işverenler aynı baskıya açık olduklarından, hepsi de böyle bir politika izlerler. Bu durum, tek tek düşünüldükleri takdirde, bütün sanayi bireyleri için son derece akılcı ve doğru bir yöntemdir. Toplumdaki tüm sanayii bir bütün olarak düşünürsek, toplam çıktı ve toplam piyasa alış gücü arasında eşgüdümü sağlayacak unsurların bulunmaması sebebiyle, sanayinin içinde bulunduğu koşullar hızla“anarşi”ye döner.
Marx’a göre, kapitalist sanayi bireyleri arasında gitgide kızışan rekabet, “mali sermaye” ve “kapitalist emperyalizm” e yol açacaktır. “Sermaye tekelleri, üretimin tümünün prangaya vurulmasından başka bir şey değildir.”
Marx ayrıca, merkezileşme ve birçok sermayedarın birkaç sermayedar tarafından yutulması olayının ayrılmaz bir parçası olarak, “insanların, dünya pazarlarının ağına düşmesi” ve “kapitalist rejimlerin enternasyonalist (uluslararası) çehresinin oluşması”nı görmektedir.
Mali sermayenin kapitalist bir ülkenin sınırlarından taşarak bir başka ülkeye sıçraması anından itibaren, kapitalist emperyalizm aşamasından söz edilebilmektedir. Mali sermayenin egemenliği, işte tam anlamı ile ve köklü bir şekilde kurulmadan, yani sermaye bir ülkeden diğer bir ülkeye kolaylıkla taşınabileceği “para” ya da “kredi” biçimlerini almadan, kapitalist emperyalizm aşamasının başlama olanağı yoktur.
Kapitalist emperyalizm “tartışılmayacak bir şekilde, kapitalist gelişmenin özel bir aşamasını oluşturmaktadır. Ama emperyalizmin ne zaman başlayacağı üzerinde tahminlerde bulunarak fikir yürütmek saçmalıktır.”
Emperyalizmin değişik kapitalist “mali sermaye” ile ve kapitalist ülkelerde değişik zamanlarda başlaması olağandır. Zira, kapitalist koşullar altında değişik teşebbüslerin, tröstlerin, sanayi kollarının ve ülkelerin eş ve koşut bir gelişme göstermesi olanaksızdır.
Kapitalist emperyalizm aşama özelliklerini, pazarların ve mali sermaye için kârlı yatırım alanlarının bulunup korunması amacına yönelmiş emperyalist bir mücadeleden almaktadır. Kapitalist üretimin bu aşamasında gelişmenin kesintili ve zaman zaman tutarsız olmasına rağmen, 1916 yılında Lenin,“bu aşamanın bazı ülkelerde başladığını” söylemiştir.
Marksist kurama göre, kapitalist üretimin yarattığı çelişkiler varolduğu ülkeden taşarak bütün dünya üzerinde genişleme ve gelişme olanaklarına kavuşursa, ortaya kapitalist emperyalizm çıkar. Ulusal sınırları aşan mali sermaye ve tekeller, özgürlük için değil, birbiri üzerinde egemenlik kurmak için mücadele ederler.
Marksist kurama göre, kapitalist emperyalizmin hem yaratıcısı ve hem de varlığını sürdürdüğü alan durumunda bulunan kapitalist üretim sürecini parçalayacak yıkıcı kuvvetler, emperyalist savaş ya da savaşlar tarafından harekete getirilip geliştirilecektir”.
Yukarıda ve diğer makalelerde size bugün dünya üzerinde tartışılan birkaç tane ekonomik göreüş üzerinde bilgiler vermeye çalıştım. Bizlere buralarda savunulduğu gibi sadece serbest piytasa ekonomisinin alternatif olarak gösterilmesi yanlıştır ve son zamanlarda bu ekonomik istem,i yaratan ABD’de bile bu sistemin birçok kuralına uyulmayarak devlet piyasaya müdahale ederek kendi istemini yıkmıştır.
Marksist Planlı ekonomi ise halkın sömürülmesini ve dışa para ihracını engelleyen, ulusal değerlere sahip çıkıp halkın gelir seviyesini yükseltmeye çalışan bir ekonomi politikadır.
Bu politikaları tartışmaya devam edeceğiz.