Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) başkanları, güneydeki yönetimin, ETUCE’nin (Eğitim İçin Avrupa Sendikaları Komitesi) 27-28 Eylül tarihlerinde KKTC’de yapmayı planladığı uluslararası konferansı engellemeye yönelik girişimlerine tepki gösterdi.
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel ile DAÜ-SEN Başkanı Ulaş Gökçe, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde basın toplantısı düzenleyerek konuyla ilgili ortak açıklama yaptı.
Açıklamada, Kıbrıs’ın bir bütün olarak AB üyesi olduğu, çözüm oluncaya kadar müktesebatın kuzeyde uygulanmadığına vurgu yapılarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1964 yılından beridir elinde tutan bir grup Rum elitinin paylaşmak istemeyen siyaseti yüzünden ırkçı ve şöven eylem ve söylemlerle karşılaşıldığı kaydedildi. Okunan açıklama şöyle:
Kıbrıs sorununun varlığından tüm Kıbrıslılıar sıkıntı yaşamakla birlikte, bundan en çok Kıbrıs Türk toplumunun etkilendiği açık bir gerçekliktir.
Faşist Yunan Cuntası’nın 1974’te gerçekleştirdiği askeri darbeyi gerekçe sayarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve anayasal nizamını tekrardan tesis etmek için askeri müdahalede bulunan Türkiye, adamızın ikiye bölünmesini getirmiştir. Bölünme Kıbrıslılar’a yaramamıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi eşit ortağı olan Kıbrıslı Türkler 1963 yılından beri Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarında tamamen dışlanmaktadır. Kıbrıslı Türkler bir yandan Türkiye’nin adanın kuzeyinde kurdurduğu kukla rejimin baskıları ile mücadele ederken, diğer yandan ise Kıbrıs Cumhuriyeti’nden dışlanmanın ve uluslararası hukuğun dışında kalmalarının sıkıntılarını yaşamaktadırlar. Adamızın kuzeyinde ekonomik, sosyal, siyasal baskılarla, toplumsal yok oluşa girmemek için mücadele etmekteyiz. Özellikle 1968’de kurulan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne kayıtlı olan öğretmen sendikalarımız bağımsız kitle örgütleridir. Devlet müdahalesi ile sendikal faaliyetlerin güdülenmesi veya engellenmesine kesinlikle karşıyız. Toplumsal mücadelenin öncülüğünü yapan ve adamızın birleştirilip, insan haklarına saygılı, uluslararası hukuk içinde federal bir çözüme ulaşmak için tüm barış girişimlerinde Kıbrıs Türk Öğretmen Sendikaları aktif rol oynamaktadırlar. Bu gerçek ortada iken, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1964 yılından beri elinde tutan bir grup Rum elitinin paylaşmak istemeyen siyaseti yüzünden zaman zaman ırkçı ve şöven söylem ve eylemlerle karşı karşıya kalmaktayız.
Kıbrıslılar’ın kanı ve gözyaşı üzerinden politika yapan bu siyasetçiler aynı zamanda adamızın birleştirilmesi için uğraş verenlere en büyük zararı vermektedirler. Kıbrıs bir bütün olarak Avrupa Birliği üyesidir ve AB muktesebatı çözüm oluncaya kadar, adamızın kuzeyinde geçerli değildir. Bu gerçekten hareketle, adamızın kuzeyinde birleşme için mücadele eden örgütlere destek verileceği yerde, Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarını gasbeden bir grup Rum elitinin adamızın kuzeyindeki tüm uluslararası etkinliklere engel koymaları tamamen taksime ve ayrılığa hizmet etmektedir. Adanın kuzeyinde ETUCE tarafından 27-28 Eylül’de gerçekleştirilecek olan “Eğitimde Şiddet” konulu uluslararası konferansın yapılmaması için ortaya koyduğu politik girişim, tam bir ırkçılık örneğidir.
Konferansın yapılması için öngörülen Salamis Bay Hotel’in ise Rum mülkü olarak gösterilmesi ise tamamen yalan propaganda ürünüdür. Bilinmelidir ki Kıbrıslı Türkler gelecekleri için endişe ederken, Kıbrıslı Türkler’i düşman olarak gören bir grup Rum elit ise sözde milliyetçilik yaparak “dünde” yaşamaya devam etmektedirler. Özellikle Sn. Lillikkas’ın Kıbrıslı bir Türk’ün Kıbrıs Cumhuriyeti dışişlerinde işe alınması ile ilgili başlattığı “cadı avı” ırkçılığın en güzel örneğidir. Şövenizm ve ırkçılığı siyaset olarak gören siyasetçiler tescilli insanlık düşmanıdırlar. Taksim için uğraş verdikleri için adanın kuzeyindeki taksimcilere hizmet etmektedirler.
Bilinmelidir ki, Kıbrıslı Türk öğretmenler ve onların örgütleri toplumun aydınlık yüzüdürler. Irkçılık ve şövenizm bir insanlık suçudur ve bunu politik olarak kullananlar da insanlığa karşı suç işlemektedirler. Adamızın birleşmesi için her türlü mücadelede öncülük yapan örgütlerimizin bu faaliyetleri, adamızın kuzeyindeki siyasi rejim tarafından engellenmeye çalışılırken diğer yandan ise Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarını 1964’ten beri ellerinde tutanların da aynı davranış içine girerek konferansa engel olmaları, adamızın her iki yanındaki ayrılıkçı staükocuların iyi bir dayanışma içinde olduklarını ortaya koymaktadır.
Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin siyasi, eşit ortağıdır ve bu hakkımızı adanın her yerinde kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Adamızın birleşmesi ve adada yaşayanların insan haklarına saygıyı esas alan federal bir yapının kurulması için ırkçı ve şövenist her türlü saldırıya karşı mücadelemizi sürdüreceğimizi vurgularız.
11 Temmuz 2012
ETUCE BİLDİRİSİ
Kıbrıs başkanlığı, ETUCE’nin Kıbrıs’ın işgal edilmiş bölgesinde konferans düzenlemesi hakkına müdahale etmiştir
Kıbrıs’ın Türk işgali altındaki bölgesinde yer almakta olan Mağusa şehrinde gerçekleştirilmesi planlanan “Okullarda üçüncü sahış şiddet ve tacizin engellenmesi ve azaltılması yöntemleri” konu başlıklı ETUCE konferansı, Kıbrıs Hükümeti ve yeni AB Başkanlığını rahatsız etmiştir. Kıbrıs Hükümeti, 27-28 Eylül 2012 tarihindeki konferansın organizasyonunu durdurmak için ETUCE’ye farklı yöntemlerle siyasi baskı uygulamıştır.
ETUCE konferans yerini, işgal bölgesindeki üç üye örgütüyle dayanışmasını göstermek amacıyla seçmiştir: KTÖS, KTOEÖS ve DAÜ-SEN. Bu örgütler zaman zaman Kıbrıs’ın Kuzeyindeki Türk işgaline şiddetli bir şekilde karşı çıkmaktadır.
ETUCE, hiçbir şekilde ne kendi kendini ilan eden “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini” tanımakta ve işbirliği yapmakta, ne de 1974’ten itibaren Kıbrıs’ın Kuzeyindeki Türk işgalini onaylamaktadır. Buna rağmen, konferansın gerçekleşmesinde zorluk çıkması için Kıbrıs Hükümeti birkaç yere başvurarak baskı uygulamış ve ETUCE’nin konferansı işgal bölgesinden geri çekmesi için ikna edilmeye çalışılmıştır.
ETUCE, Kıbrıs Hükümeti tarafından atılan bu gibi adım ve girişimleri, ETUCE’nin AB içerisindeki üye örgütlerine konferans düzenleme hakkına uygunsuz bir müdahale olarak değerlendirmektedir. ETUCE, Kıbrıs’ın geleceği hakkındaki içsel milli siyasi çatışmanın parçası olmak istememekte ve ülkenin geleceği hakkında dış etkenlerin müdahaleleri olmaksızın, Kıbrıs halkının karar vermesi gereken bir konu olduğuna inanmaktadır. Konferans AB tarafından desteklenmekte olan bir projenin parçasıdır ve AB kuralları ve yasalarıyla örtüşmesinden emin olmak için dikkatlice organize edilmiştir.
ETUCE Kıbrıs Hükümetinin, Türk işgali bölgesinde, Türk işgaline karşı aktif olarak mücadele etmekte olan üç işçi sendikasının varlığından memnun olması gerektiğine inanmaktadır. Sendika liderleri ve üyeleri birçok yıldır işgali protesto etmekte ve eylemler gerçekleştirmekte, bu nedenle polis şiddetiyle yüzleşmiş ve sözde “Kuzey yetkilileri” tarafından hapsedilmişlerdir.
ETUCE’nin İnsan ve Sendikal Haklar konulu uluslararası antlaşmaları ihlal eden Hükümet veya yetkililere bağlı ülke/bölgelerde üye örgütleri bulunmaktadır. ETUCE siyasi güç oyunları nedeniyle taciz edilen ve tehdit edilen üye örgütlerini destekleme gibi benzer durumlara alışmıştır.
ETUCE, Kıbrıs’ın iç siyasetinin parçası olmak istememekle birlikte, söz konusu bu konferansın AB kaynakları tarafından desteklenmesi nedeniyle, ETUCE Kıbrıs Hükümetinin aktif müdahalesi sonucu oluşması muhtemel pratik sorunların konferansı başarısızlığa itmesi riskini almayacaktır. Bu nedenle ETUCE, Kıbrıs’taki konferansın planlamasını gönülsüzce askıya almış ve konferansı Kıbrıs dışında bir ülkede gerçekleştirmek üzere çalışmaya başlamıştır. ETUCE’nin bu adımı atması özellikle de işgal bölgesindeki üye örgütlerimize yönelik bizleri üzüntüye sokmuştur.
Bunun yerine ETUCE, üç Kıbrıslı Türk üye örgütüyle birlikte Türk işgaline direnişlerinde üyeleriyle olan dayanışmasının göstergesi olarak işgal bölgesinde yer alacak uluslararası bir toplantı gerçekleştirecektir.
Orjinali:
http://etuce.homestead.com/Statements/2012/ETUCE_Statement_Cyprus_Conference.pdf