yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTarihi unutmadım! 6-7 Eylül olayları – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tarihi unutmadım! 6-7 Eylül olayları – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

“Bizim siaysetcilerimizin ve onların resmi sözcüleri bilimcilerin” durmadan tekrarladıkları şu tekerleme öyütlenmesini hiç onutmuyorum: “Tarihimizi bilelim; Bilelim ki geleceği ona göre düşünelim” demektedirler. Demek oluyor ki Tarihimiz bilmemiz gereken konulardan biridir. Ama kendilerinin dedikleri gibi olan Tarih değildir: Günümüz idolojisine takılarak oluşan öteleneler dolsu “Hamasetli Tarih”değildir: Onun için onları dediği ama doğruları gizleten Tarih değil, yaşanılan ve artık yeniden yaşanması olanaksız olan Tarihten bu hafta çarpıcı bir bilgiyle yeniden geçmişle gelecek ufkuma katgı yapacam. Özelikle etrafımız kaynayıp yeni yazılacak Tarihe tanık ederkendahi, ne yazık ki taraf olmanın, baskılarla korkutmayla basit olayalrı dahi çıkara göre yazmama söylememe sonucu, nasıl resmi tarih yazılma acizliklerini yaşarken, sizi yeniden yakın tarihle yüzleştirecem.

67Eylül 1955 Tarihi sadece istanbulda olanlarla değil, sistemin yeni sıçrama tahtasından yeni çizilen dünyanında önemli siaysal sonulçlarını gösteren olgudur. İstanbulda insanlar yakılıp yıkılırken, göçe zorlanırken, denenen yeni siaysal tavırdan, yeni yapılanmaya önemli sonuçların başlangıcı oluyordu. Helle Kıbrıs ekseninde kayış oldukça önemlidir. Çünkü en basitiyle 67Eylül olayı sorası Türkiyenin “yok dediği” Kıbrıs sorunu birden merkezine doğru oturtulup dokunulmaz Kırmızı çizgi ve tabusal tartışılmaz poletik norum haline geldi. Onun için 67Eylülü mutlaka yakın tarihle tartışmak gerekir. Yazı zaten onun için yazılıyor.

İstanbul Yaz sıcağından çıkıp Eylül ile sonbahra giriyordu. Renkli insanlarıyla Türkü Rumu sokaklarda akıp gidiyor, kentin belirli yerlerinde beraber yaşıyordu. Meşhur ve ikide bir vurgusu yapılan Lozan anlaşmasına göre istanbulda Rumlar ve Batı Trakyada Türkler yaşamaya devem edeceklerdi. Derken beklenmeyen bir haber istanbulun altını üstüne getirdi: “Selanikte Atatürkün yaşadığı ev bonbalandı”! Birden İstanbul sokakları normal akışın yerine kinin nefretin ve saldırının inanılmaz hırsıyla ötekileştirilen Rumlara karşı hızla ateş yangını gibi alevlendi. Garipti; Güvenlik kuvetleri olaylara hiç mudahale etmiyordu. Yağmalar saldırılar ardı ardına olup kenti yangın yerine çevirirken Devletin gücü ve güvenlik yapısı yoktu!

Sonuçta İstanbul 2 günde resmen Rumları kovarak bir anda yeni İstanbul ile banbaşka dünyaya geçiliyordu. Yine sokaklarda yükselen nefret sloganlarında bir gariplik vardı: “Kıbrıs türktür, Türk kalacak” alışılan ifadeler değildi. Helle kısa zaman önce İngiliz Dışişleri yetkilileri Türkiyenin ayni makamın yetkililerini Kıbrıs konusunu tartışmaya çağırıp görüşürken Türkiye delegasyonunun “Bizim için Kıbrıs diye bir sorun yoktur” demelerinden hemen sora onca örgütlü sokak saldırılarında bu sloganların atılması ilginçti! Ama böylesi dönüş yaşanıyordu.

Daha çarpıcısı şuydu; Olayı yapanlar beliyken ve buna resmen onay veren resmi rakamlar ortadayken, gülün biçimiyle yakalanan olaylara direk karşı olan birkaç Komonist oluyordu. Böylesi hukuk güldürüsü de oldu. Nitekim soradan ortaya çıkan bilgiler Selanikteki bonba atışını Türk isdihbaratının yaptığı yaygın şekilde söylendi yazıldı. Başka bir çarpıcı olay dah zaman aktıkca ve sistem sorgulandıkça açığa çıktı.

Türkiye 1955 yılında Natoya girdi: Ayni zamanda sistemin derin devlet yapılanmasında Özel Harp dayresi faliyete geçiyordu. 6 7 <Eylül olayları Derin devlet olayının ilk denemesi olduğu sıkca günümüzde dahi söyleniyor. Bir başka noktayı tekrarlayım: Ayni olayla Türkiye yok saydığı Kıbrıs konusunda taraf olmakla kalmadı, konuyu tabusal dokunulmaz “Milli” poletika yaptı. Ayni tarihlerde Kıbrısta Eyoka kurdultuldu: Bunun 2 lideri İngilizlerin adamı bilinen Yorgacis ve Yunan iç savaşında sol katletmekle ünlenen kasap “General Grivas” olmaktaydı. Tabi TMT temeleri de Türkiyenin Özel harp dayreli birliktelikte gelişmeye başladı.

Genel Emperyalist süreçten söz edelim; Klasik sömürgecilikten yeni sömürge geçişi ve ABD Ortadoğu ele geçirme süreci yaşanıyordu. Türkiye ve Yuannistanın Nato gibi ortak üyelikle oluşturulan karşıtlaşma da işin başka gerçeği oluyordu. Bunlar hep düşünülünce 67Eylül olaylarının salt istanbuldaki Rumlara karşı provakasyonla kalınmadığını anlıyoruz. Anlıyoruz ama daha yazacak çok olgu varken, birde baktım makalemin sınırını yeniden aşdım: Buda başka handikap!

Şimdi gelelim baştaki tümcelerle sonuçta geldiğimiz yere; Sevgili hamaseti ve Tarihi vurgulamayı çok seven “poletikacı ve onların sözcüleri olan bilimciler”; Halla Tarihi bilmemizi istiyormusunuz?

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin