Kıbrıs’ın yakın geçmişinde birçok acı olay yaşanmıştır. 1950’lerin ortasında başlayan çatışmaların neticesinden hala daha yüzlerce Kıbrıslının akıbeti bilinmemektedir. Kayıplarla ilgili çalışmalar on yıllardır sürmektedir.
Kıbrıs’ta yaşanan çatışmaların yaraları hala açık, kayıpların akıbetinin hala bilinememektedir…
Benzer süreçleri yaşan Güney Afrika’da, Balkan ülkelerinde Adalet ve Hakikat Komisyonları aracılığı ile bu yaralar bir nebze olsun sarılmaya ve benzer suçların bir daha işlenmemesi için bu Komisyonların çalışmaları neticesinde ortaya çıkan gerçekler ışında önlemler geliştirilmeye çalışılmıştır.
Kıbrıs’ın da yaralarını sarabilmesi için Adalet ve Hakikat Komisyonlarına ihtiyacı vardır.
Bu yapılırken, bu dönemde yaşananlarla ilgili yetki ve sorumluluk sahibi sivil ve askeri personelin mutlak yargı önüne çıkarılması da önemlidir.
Özellikle 1974’teki toplu kaybetme eylemlerinden yani Aşa (Paşaköy) ve Tohni (Taşkent) gibi, sivillerin toplu öldürülmeleri yani Muratağa, Sandallar ve Atlılar gibi olaylardan sorumlu olan Kıbrıslı Türk, Kıbrıslı Rum, Yunan ve Türk özellikle askeri personeli yargı önüne çıkarılmadan yaralar sarılamayacaktır. Bu hesaplaşma yalnız adı geçen personelle değil tıpkı Ruanda’da olduğu gibi ara bulucu, barış gücü pozisyonundakilerin askeri yetkililerin ihmal ve sorumluluğu olup olmadığının ortaya çıkarılması da önemlidir.
Kıbrıs’ta milli kimliğin oluşturulmasında tarih eğitimi hâlâ daha kilit roldedir. Çarptırılan, saklanan belgelerle yalana dayalı ‘milli tarih’ ile beyinler yıkanmaya, şovenizm propagandası yapılmaya devam ediliyor.
Tıpkı Türkiye-Ermenistan arasındaki sorunlarda yapılan çağrılar gibi Kıbrıs yakın tarihi de tarihçilere emanet edilmeli ama emanet edilirken özellikle Türkiye ve Yunanistan askeri makamları yakın geçmişe ait tüm belgelerini araştırmacılara açmalıdır…
Yeni bir Kıbrıs için geçmişimizle hesaplaşmalıyız!