Lefkoşa’da yaşayan birisi olarak şikâyetim var. Benden hizmet karşılığı diye birçok ad altında para topluyorlar ama karşılığını alamıyorum. Hizmetin kalitesini eleştirmekten vaz geçeyim ama hizmet alamayınca sorarım. Hakkım değil mi? Çöplerin kaldırılması için para öderim kaldırılmaz. Sokaklar aydınlatılsın diye para öderim kaldırılmaz. Çarşımda kaliteli mal bulmak için belediyeye denetim yapsın diye para ödenmesine razı gelirim ve tartı ücreti diye bir ücret almasını ve benim bunu satın aldığım her malla ödemeye hazırım ve öderim. Lakin tartar tartmaz kaç ton ise mallardan harç aldığını görürüm ama kaliteye baktığını görmem. Yani para öderim ama hizmet almam. Sağlık harcı öderim ama apartmanıma gelip de sağlıklı bir çevre var mı diye bakanını görmedim.
Devletin merkezi de belediyeye para verir. Benim vergilerimden keser de verir. Amma ne o ne de belediye yollara yeterli bakım yapmaz.
Aldıkları para yetmez mi? Bilmek hakkımdır lakin belediye aylık gelir ve harcamalarını ne belediye meclisine ne de bana göstermez. Basına da vermez. Vermez onun için yeter mi yetmez mi bilemem. Devletin merkezi de bana bilgi vermez onun da yeterli para alıp almadığını bilemem. Ancak ödediğim paranın karşılığında birçok hizmetten nasibim olmadığı için aldığı paraların yerinde kullanılmadığına eminim. Onun için düzenli çalışma ve denetim çok büyük önem taşır.
Benim paramı yasadışı yetki kullanarak başka amaçlarla harcıyorlarsa bu benden çalıyorlar demektir. Ben sağlıklı bir apartmanda yaşamak için sağlık ve temizlik harçları öderim ama belediyeden birinin denetim yaptığını hiç görmedim. Yolların hali malum. Şimdi de belediye çalışanlarının sosyal haklarını vermediklerini ve maaş ve ücretlerini de vermediklerini duyuyorum ki orada da hırsızlık olduğunu sanıyorum. Sonunda da greve gittikleri için çöp toplama işi de kaldı. Her taraf pislik ve koku içinde.
Sayıştay bu ülkedeki en yüksek denetim organı. Rapor yayımladı ve belediyede yasadışı borçlanma olmuş ve yasadışı personel alınmış. Yani işe göre insan değil insana göre iş icat edilmiş. Hem de yasaya aykırı olarak bu işler yapılmış. Yasal kılıf bile düşünmemişler.
Bu kez soyulan yalnız ben de değilim çalışanlar da soyulmuş. Sosyal sigorta ve ihtiyat sandıklarında yatırılması gereken paraları yatırmayıp paralarını harcamışlar. Bir takım insanlar belediye başkanının emirlerini yasalara aykırı olduğunu bile bile kabul ederek uygulamışlar. Hırsızlığa arka çıkmışlar.
Biz sanırdık belediye meclisi bütçe yapar ve başkanı bütçe içinde tutar. Çünkü mecliste başkanın muhalifleri de var. Lakin meclise bilgi bile vermezmiş. Yani başkan onları sallamazmış, onlar da susar otururmuş.
Belediye meclisi çalışmalarını düzenleyen bir tüzük yapmakla yetkili imiş ama meğer muhalifleri de muvafıkları da başkan ilişen bir tüzük yapmamışlar. Seçildiği günden bugüne bir tek mali aylık rapor hazırlayıp da meclise sunmamış.
Belediyenin ita amiri ve muhasebecisi zahmet edip de yasal yetkisi var mı diye bakmamış ama onun bir bankadan on milyon Sterling borçlanmasına itiraz etmemişler.
Hizmet alamadık ama borçlu çıktık. Sayıştay itiraz etti ama kılıcı yok. Onun için soyulduk yetmedi borçlu çıktık lakin bu devletin ne polisi ne de savcılığı gık dememiş.
Sendikadan açıklama var ki dehşet verici. Başkan onlara demiş ki işe mahya karıştı o ihaleyi ona vermezseymiş canına kastedecekmiş. Başka bir ihalede de mafya tehditle işi almış. Biz de mahyadan hizmet beklermişiz.
Bunlar masal değil. Gerçeklerle uyum içinde yani doğruyu konuştukları ortada. Çevre şahadeti inanmamızı getiriyor.
Biz ne yapalım. Basında açıkça soygunların haberleri yer alıyor ama yetkili biri yokmuş gibi kimse tahkikat açmıyor ve halka bilgi vermiyor.
Yasa der ki her kim devleti borçlandırırsa ama yasadan yetki almıyorsa kişisel olarak sorumludur ve cebinden ödettirilir. Hata yasa ekliyor ve konusu suç teşkil ediyorsa ayrıca ceza davasına maruz kalır. Bu yasa kuralını uygulayacak yetkili biri yok mu? Yasa koyucu yetkiliyi belirlemeyi unuttu mu?
Bildiğim kadarıyla konusu suç teşkil eden her eylemin önlenmesi, olmaması için önlem alınması ve olması halinde suçlunun kovuşturulması polisin görevidir. Seçilip göreve gelenlere polis dokunamaz diye bir kural yoktur. Sadece cumhurbaşkanı görevi gereği yaptığı eylemlerden sorumlu tutulamaz diye bir kural vardır. Mebuslar da meclisteki söz ve eylemlerinden masundurlar ve başka eylemlerinden istisnalar dışında dava edilemezler ama onlardan dönem sonunda hesap sorulur. Belediye başkanları ve meclis üyeleri dokunulmazlık sahibi değildirler. İta amiri, muhasebeci ve diğer yetkililer başkan yasadışı işlerde yardımcı olurlarsa onlar da sorumludurlar ve dokunulmazlıkları yoktur.
Tahkikat için kimsenin sorumsuzluğu yoktur. Polis tahkikat açmış olmalıdır. Belediye başkanı mafya tarafından tehdit edilmişse polis anında ihbarı alıp harekete geçmiş olmalıdır.
Bunlar ortada iken bazı siyasi partiler tek çare erken seçim diyorlar. Bize inanın bizden biri seçilsin eskiden olduğu gibi yapmayacağız ki o zaman dahi şimdikinden iyi idare ederdik diyorlar. Sizin meclis üyeleri belediyede yasaya aykırı harcama ve borçlanma ve istihdam yapılırken nerede idi? Belediye meclis tüzüğü neden şikâyetinize sebep olmadı idi? Memnun mu idiniz yetkilerinizden? Size tek bir aylık mali rapor sunmadan bir dönem geçirdi şimdi de ikinci dönemin yarısını geçti, aklınıza gelmedi mi? Eski başkanlardan biri veya ikisi sizin partidendi. Onların da doğru dürüst bir tüzük yapmamalarını fark etmediniz mi? Belediyeyi başkanın çiftliği gibi yönetmesine göz yumdunuz şimdi sizden biri seçilse başka türlü mü olacak?
Denetlenmeyi ve yasa çerçevesinde kalmayı benimsemeyen birisi başkan olursa değişen bir şey olursa bu tarihe ters düşmez mi?
Neyse! Benim şikâyetim var. Soyuldum ve borçlandırıldım. Yok mu beni koruyacak bir yetkili?
Dâna bey plan program görmek istemiş. Sorun bu mu? Aklına gelen bir program bir plan yapar. Polis yoksa, Sayıştay raporları iplenmezse, belediye yetkili memurları iç denetim yapmazsa, yasadışı emirleri uygularsa ve bütçenin esas sahibi meclis uyursa o belediyeden hayır mı gelir!