Kuzey Kıbrıs resmen dış kısgacın altında bir çok siyasal kuralı bağrında taşıyan coğrafya bölgesi olmaktadır. Bunlar bir birini tutmayan ve çelişkiler yumağı ile karmakarışık bir alan haline geldi. Türkiyenin hem “milli dava” adıyla içeleşen tabu ile resmen ilhak poletikasıyla oynanan bölge halindeyiz: Dahası son dönemde yeni bölgesel ayarla sermaye el değiştirme hareketleriyle nifus yapısı müdahalesiyle ilhakın sert adımları gayet kolay atılıyor. Tabi Türkiyedeki din piyasa karışımlı modelin buraya yerleştirilmesi oldukça kolay gerçekleşiyor. Camisinden ilahiyisine, işbirlikcilik hacılık kuramı ve Türkiye yeşil sermaye yerleşkesi sadece bir kaçı oluyor. Kuzey Kıbrıs salt Türkiye ile sınırlı değildir: Konulan Uluslar arası yapıda hem Kıbrıs cumhuriyeti parçası, hemde muktesebatı uygulanmayan AB toprağı olarak da yazılıp kurallar işletiliyor. Ekonomik anlamda ise gayrı nizami sermaye hareketleri özelikle Annan pilanı sorası oldukça artı! Kumarhane gibi kirli ilişkiler “yasal” boyutlrlar, kaçak insandan uyuşturucuya daha “yasaklaı” ama yapılırken dokunulmayan garip iktisatın sadece ufak birkaç örneği oluyor. Tabi böylesi kuraların en net göstergesi ise kara para aklamayla taşlanıyor. Bunlar ilk açılımda akla gelen gerçekler olurken, Kuzey Kıbrıs karmakarışık ama dış etkenelerler şekilenen yapısı nedeniyle dış dinamik olgusuyla dizayin edilirken, buradaki ahali bunları artık takmıyor. Hatta her yeni eklenen boyunduruk halkasından pay alma hesabıyla rantiye gaminet sisteminin neferleri olarak işbirlikcilik yarışında olunmaktadır. Ama son gelişmeler bize bazı uyarıları çoktan çaktı: Fakat hala konuyla ilgilenip eleştirenler buraya gelemeden yeni adımlar atılıyor. Halla belirli kesim ki parmakla sayılan karşı çıkanların kaldığı ortamda yeni geleceği dahi tam kavrıyamıyoruz. Atmış anlaşmalarını tekrarlar veya buradaki olayların temel ateşleyicisi ingiltereyi örnekleyip konuşuyoruz. Oysa özelikle 74 sorası alınan bazı kararlar ve özelikle Doksanlarda hukuki olarak Türkiyenin alt idari yapsı kuralı ve ardından AB toprağı ama muktesebatı uygulanmayan yer kararları aslında geşmişe değil özelikle Doksanlar sorası Avrupa Ortadoğu eksenli ayarların gelecek hesaplarından önemli mesajı çakıyordu. Bunu dahi anlayan olmadı!
Şimdi size yine ilerde gelebilecek ve şimdi AB yapsında hisedilen bazı olgulardan söz edecem: Yalnız içeleştiğimiz Türkiyede Suriye olayı ve son Cumhuriyet törenleriyle nerelere gelindiğinin önemli sinyali oluyor: Yazmadan olmaz; içeleştiğimiz ve sonuçları direk bize yansıyan Türkiyede halen ölüm oruçları sürerken iktidarın insani bakışı bakımından nasıl duyarsız olduğu yeniden kanıtlandı! Elbet Kuzey Kıbrısta istenilen haber yapılması ve “Anavatan” resmi çizgisi dışına çıkılması mümkün kılınmama paranoyası sonucu bu haber dahi pek söyletilmedi! Bunlar tekrar tekrar yazılmalıdır.
Avrupa genelde Doksanlarda Balkanlardan başlayıp Sudana uzanan coğrafyada kendi koydukları “ülkeler parçalanamaz, sınırlar değişmez” kuralarını bizat tetikleyip Yugoslavya parçalanmasıyla Avrupada önemli sınır oynaması oldu. Hatta kitaba hiç uymayan Kosovanın bağımsız olmasında AB temel güçleri resmen açık destek verdiler. Bunu Adalet divanında da oy çoğunlukla yeni hukuki karar olarak geçirdiler! AB bunları oynar sınırları değiştirirken kendi toprağı yasalığına karşın “Muktesebatın uygulanmadığı yer” dediği Kuzey Kıbrıs örneğini sergilerken, AHİM Kıbrıs mülkiyet kararlarını kılıfına uydurup Kuzey Kıbrıs örneklemle Tazmin komisyonyla aslında kendi yasal değerlerini tek yanlı statikolaştırma değişime sokarken, sonuçta kendi silahı gelip ayağından vurmaya başladı. İskoçya ve Kataloonya gibi bölgler uygulanan parçalama siaysetinin yasal oluşumuna dayanarak onlarda bağımsız olma adımlarını atıyorlar!
Kuzey Kıbrısta bu gelişmeler hiç konuşulmadı: Ama alahın her günü birileri çıkıp “Uluslar arası kararlar, hukuksal çerçeveler” lafazanlıklarını yapıyorlar! Şimdi özelikle İskoçya bağımsız referandum adımı AB içini kuşkulara soktu. Helle dün “terörist” kararı verdikleri Bask bölgesinin Eta örgütünün yeni simgesi parti ikinci gelmesiyle Bask yeniden bağımsızlık referandum yapma gücüne gelmesi de işin tuzu biberi oldu. Öyle ya; Şimdi durmadan başka ülkelerin parçalanmasına kılıf bulmakla kalmayan AB şimdi kendi içinde ayni ayrışmaya doğru gidiyor. Özelikle Kapitalist ekonomik krizle daha derinleşen dengesizlik ve yoksulaşma mikro düzeyde miliyetci ayrımları artırdı. İskoçya bunlardan ilki olarak kararı bile aldı.
AB hemen buna baskı anlamındaki önemleri düşünerek seslendirdi; ilk tepkiler Bağımsız olacak yeni ülkelerin AB içinde direk olma yerine yeniden aday halinde üye yapılma yoluyla ayrılmak istenen bölgelerin piskolojik olarak engeleme baskısı oluşuyor. İskoçlar bağımsız ama AB üyeli devlet açıklamaları bir anda olumsuz kılma adına AB çevrelerinin bir kısmı iskoçyanın bağımsız olması halinde AB üyesi değil yeniden üye olmak için aday başvuruşu kuralıyla probagandalaşan baskıyla şimdiden mesaj veriyor. Oysa Sırplara Kosova konusunda ayni AB Sırpları Kosovanın ayrımını kabulendirme yoluyla ilişkilerin düzeltilme poletikası uygulanıyordu.
Bundan etkilenme direk Kuzey Kıbrısta elbet olur. Helle de Kıbrıs cumhuriyet toprağı ile Muktesabetın uygulanmama kararları sonucu zaman ola bu bölgenin Türkiye ilhakı veya ayrı başka statü sonucu burası AB toprağı olmaktan kolayca çıkar. Zaten karar olarak Kuzey AB olsada, AB hiç uygulama olmayan kuralalrın işlemediği yer oluyor. Bunu artık dikate alın: Sırf para kapma ve burs sarhoşlukla ve seyahat kapuşaricilik alışverişten biraz siaysal gerçeklere artık gelelim: Yoksa bir çok adımda seyretme ve sora teslim olmanın sonucu çok acı ilaç olacaktır!