UBP’nin kurultay süreci bir seneden fazladır ki gündemi belirleyerek devam etti ve UBP içinde bulunan rahatsızlık gün yüzüne çıktı. UBP içinde yapılanlardan memnun olmayan geniş bir kitle ve grubun varlığı ortaya da çıkmış oldu. Bunca zamandır Meclis’i bile kilitleyen rahatsızlığın ne olduğu da ortaya çıktı. Ben herkes gibi bazı konularda aynı düşünmediğimi de belirteyim. Örneğin belli ki Kurultay boyunca UBP’ye oy veren alt kesimlerde bana göre ekonomik konularda büyük bir rahatsızlık olduğu ortaya çıkıyor. Sanmıyalım ki UBP’nin hüklümeti veya Maliye Bakanı bir politika, gıdalara veya başka mallara zam veya maaşlara kesinti uygulandığında bu UBP’lileri de etkilememekte. Bu onları da etkilemeye başladı… Ben kurultayı televizyondan izlerken bunu sezdim ve o gösterilen tepkinin arkasında daha fazla ekonomik sorunları da içeren bir tepki olduğunu farkettim. Yani halka ve söylenilenlere rağmen politikalar ortaya koyan, alt kademelerdeki üyelerin haykırışlarına kulak tıkayan UBP yetkilileri, kurultayda kendi üyelerinin de tepkilerine muhatap oldular. Özelleştirmelerle parsayı toplayan AKP elitleri, bu pazara girerken, elbette Kıbrıstürk işadamı ve tüccarının da pazarına doğal olarak el atıyorlar ve bunun kriz yansıması UBP’ye de uzanmakta. Bu şekilde ekonomik sıkıştırmalar, zamlar, düşüncesiz sosyal devletten uzak politikalarla bir yere varılamayacağı ortaya çıkıyor. Elbette üstte de büyük rahatsızlıkların olduğu belliydi. Son zamanlarda Sayın İrsen küçük ve Sayın Derviş Eroğlu arasındaki söz teatileri de bu rahatsızlığı ortaya çıkarmaktaydı. Kıbrıstürk toplumu çok küçük bir toplum. Herkes ne yapmakta ise, bunun yanında, nasıl geçinmekteyse bilinmekte. Yaklaşık on yıldan beridir ki ne memur ne de işçiler ekonomik sorunlara karşı telafi edildi. CTP ağırlıklı koalisyonlarda ilkin çalışanlar leyhine bazı zamlar olmuşsa bile maalesef daha sonraları CTP de sendikalarla takışmaya başladı. Hatta daha sonra Ankara’nın paketleri gidip gelmeye başladı ve bu sıralarda CTP ileri gelenleri “İşlte biz kendi paketimizi oluşturuyoruz, bu pakette ekonomik istikrar gereği bazı sıkıntılara gideceğiz” dediler ama aslında tüm yaptıkları bu paketlerin uygulanması üzerineydi. Yani CTP başta kalmış olsaydı bu sıkıntılar ve bu kargaşalık onların zamanında da yaşanacaktı. Sigortalar önlem yasasının ilk mimarı kimdi ve UBP’nin kulağını ve de iştahını ilkin kabartan hangi partiydi? CTP’liler şimdilerde, “Biz başta kalsaydık daha da farklı olacaktı” demektedirler ama ben buna inanmıyorum. Halk onlarla takışacaktı ama üzücü olan taraf onların açık bıraktığı kapıdan çok kolay bir şekilde UBP girdi ve tüm acımasızlığı ile bu ekonomik paketleri sahiplendi. CTP’nin tek farkı bu yaşanılacak olanları daha önce görmüş olup istifa etmesi oldu. Şimdilerde ise “Biz yeni başlayan memurlara 1200 yerine 1400 TL verecektik” diye söylüyorlar da 200 TL’lik artış bu ekonomik çöküşü ve fırtınayı önleyecek miydi? Geçen hafta katıldığım Yeşilhatta’ki PRIO’un panellerinde, Yunanlı veya yabancı katılımcılar daha fazla ekonomik veriler ve paketler üzerinde konuştular. Mesela Güney’de vergilerin 4000 Euro üzerinden ödenenlerden alınması konuşulmakta. Bizde ise bütün yük çalışanlardan çıkarılmakta. Bu ekonomik çöküntünün içinde bakanların yeni makam arabalarını yenilemeleri ise oldukça ilgi çekti.
Yönetenler hiçbir özveride bulunmayacak bunun vebali ise halktan çıkarılacak. İspanya, İtalya ve Yunanistan’daki halk başkaldırılarını iyice incelemek gerekmektedir. Eğer bizdeki bu paketler ve uygulanan politikalar oralarda olsaydı sanırım o ülkelerin altı ve üstü allak bullak olurdu. Bayram’da PRIO’nun düzenlediği” AB ve İyi Yönetim” başlıklı konferanslarda dikkatimi çeken en önemli nokta, mesela hala daha bazı Balkan ülkelerinde örneğin makedonya’da, ekonomik krizin oraları vurmaması ve hala daha devletin borçlanmalarının normal bir seyir izlemesi olmuştur. Orada da aynen bizdeki gibi çok az bir nüfus var ve etnik bazı sorunlar yaşanmasına rağmen hükümet hem ekonomik hem de etnik krizi çok iyi idare etmekte ve bu sene de aksine çalışanlar menfaatine bir sorunun olmaması dikkatimi çekti. Ve hemen doğal olarak sadece Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde olan ama devamlı olarak Türkiye’ tarafından parti kurultayları bile müdahaleye uğrayan bizdeki demokrasiyi ve ekonomiyi düşündüm. Bozulma ve partizanlık diz boyu. Şimdi son zamanlarda UBP’nin kurutayı, Ankara’dan Maliye ve ekonomi aracılığıyla empoze edilen paketler aklıma gelince ülkemizin ne kadar da şansız olduğu ve bir an önce bu durumlar halledilmezse sorunların Kuzey Kıbrıs’ta hiç bitmeyeceği açık bir şekilde yansımaktadır. Bizdeki bozulma ve krizin başlıca kaynağının parti kurultaylarında bile Ankara’daki totaliter kaynaklı ve de anlayışsız zihniyet ve politikalarda yattığı ortaya çıkınca ve de bu gibi sorunların artık uluslararası konfranslarda bile dile getirildiği gerçeği ortaya çıkınca acaba hangi kategorilerde bulunduğumuzu da düşündüm. İnanın belki de Afrika ülkelerinde bile bizdeki kadar müdahaleler, bağımlılıklar, sorunlar ve günü birlik politikalar yoktur. Sayın Egemen Bağış’ın öne sürdüğü o kabile politikası acaba Güney’e mi yoksa bize mi uyar bunun da bir araştırılmasını yapmak gerekir diye düşünmekteyim.
Esasdında artık çok küçük bir dünya üzerinde yaşamaktayız. Sosyal medya ve teknoloji sayesinde her gün dünyada olup bitenler gözümüzün önünde. Hemen hemen herşeyi yaşamakta ve izlemekteyiz. Diğer dünya insanları da aynı şekilde bizleri takip ediyorlar. Ülkemizde olanları tüm dünya insanları anında duyuyorlar. Geçen hafta PRIO’daki panelllerde AB ülkelerinden gelen uzmanların bizi bizden daha da fazla tanıdıklarını gördüm. Türkiye, Kıbrıs’ta 1950’lerde başlayan politikalarını artık bırakmalı ve burada eğer gerçekten bir bağımsız taraf veya bölge istiyorsa gereğini yapmalı. Yoksa gün geçtikçe dünyaya yavaş yavaş rezil olan ve sorunları artık dünyayı da ilgilendiren ve bakıldığında kahkahalarla gülünen bir ülke durumuna geldik.
Vakit geçirmeden Kıbrıslıtürkler iradelerini ele alarak en başta siyasal sorunlarını daha sonra da ekonomik sorunlarını çözmeli. Yoksa bu sorunların sadece Kıbrıslıtürkleri ezeceği kendilerine birşey olmayacağını sananlar çok aldanacaklar…