Şu anda artık tek konuşulan konu erken genel seçimler. Belki de yerel seçimler de sıraya girecek. Ve toplum seçim gündemini konuşmaya başlayacak.Her zaman olduğu gibi toplum yapısını temelden çözelim diyenlerin belki de çoğu gene bu heyecan içerisinde bu konuyu erteleyip seçimlere kilitlenecek. Herkes artık kısa süreli kurtuluşu yani seçimleri konuşacak. Kimse birkaç gün önce gerçek kurtuluşun toplumsal olduğunu, tüm toplumun kurtulması için de bütün örgütlerin ve toplumun harekete geçmesi ve kurtulması gerektiğini seslendirmeyecek. Kurtuluşun seçimler değil de toplumun siyasal iradesinin heryere yansıması gerektiğini konuşanlardan bile , “seçimleri kaale almayın esas kurtuluş toplumsaldır” diyenlere karşı tepkiler gelecek. Onlar da seçimleri konuşmaya başlayacaklar. Hatta belki de daha önce yaptıkları gibi aday da olmaya çalışacaklar. Aday olacaklar da ne olacak? Hiç, koskoca bir hiç olacak sonuçta. Seçilseler bile 38 yıldır tekrarlanan film tekrarlanacak. Bu statükonun yıkılmadan seçimler yapılsa bile halkın dertlerinin değişmeyeceği bir kere daha ortaya çıkacak, diğerleri gibi bu da sineye çekilecek. Hani Lefkoşa’dan “Leşkoşa” veya “çöp Lefkoşa” diye bahsediliyor ya, gene aynı sorunlarla karşılaşınca, gene aynı ağlamaları gene aynı yaygaraları duyacağız. Gene seçimlerde kazanıp da sandalye elde edenler, statükoya ayak uydurup mecliste oturmaya başlayınca halkın hiçbir sorununa çözüm gelmediği ve gün be gün sorunların daha da uzayıp gittiği daha da çoğaldığı ortaya çıkacak.
Bu benim bu şekilde yazdığım kaçıncı yazım acaba. Yirmi seneden fazladır ki yazmaktayım bu yazıları. Ama çare yok… Gene aynı acıları yaşatacak bize birileri. Hani birileri çıkıp da, yahu be arkadaşlar bu ülkede 38 yıldır yaşıyoruz, hep tekrarlanan bir sahne var, ve her sahne tekrarlandığında daha da kötü oluyor diyenler çıkmayacak mı bunların içinden? Belki de çıkmayacak… Gene mecliste birileri oturacak ve gene dışarıda birileri hatta çoğunluklar bağırmaya devam edecekler. Hiç tartışıldı mı acaba kökten çözüm nasıl olur diye? Alternatif nedir diye hiç düşünüldü mü? Bence düşünülmedi. Şimdi tahtaravalli tekrar iniyor aşağıya ve bu defa başkaları yukarıya çıkacak. Sonuçta daha da iyi olacağını sanmayın. Daha da beter olacak. Bu sorunlar 38 yıldır yaşanılanlardan ortaya çıktı ve bunlara çözüm bulunamadı ,başa gelenlerin de sorunlara bir çözüm bulamadıklarından bu şekilde devam etti büyüyerek sorunlar. Yani halkın karşısına çıkıp da köklü ve temelli çözüm paketleri öne süremezler çünkü kendileri de buna emin değiller. Niye emin değiller biliyor musunuz? Çünkü onları davulun esas sahibi bırakmayacak. Zaten o davulun esas sahibi de son zamanlarda sapıttık sonra sapıtmakta ve acayip davranışlarına gün geçtik sonra yenilerini eklemekte. Hiç komşularıyla arası iyi gitmiyor. Güya komşuları arasında ona çoğu itimat ediyor ama acaba öyle mi? Öyle değil çünkü o da kendini değiştirecek reformları ve değişimi gerçekleştirmedi, hepsini dondurdu ve geleceğe bıraktı. Şimdi gittik sonra o da fire vermekte ve herşey başına kakılmakta. Değişimin köklü yapılmadığı ve de köklü değişim yapılmadığında yıkımın sizi bulacağı örnek ülkelerden biri o da.
Herneyse bizim ülkeye gelelim… Gene seçim konuşmaları sardı ortalığı. Belki de “Bizim uygulayamayacaklarımızı eskiler uyguladı biz de hazır bulup devam edeceğiz” diyor bazıları. Bana göre de öyle olmalı. Eskiler ugygulamakta çekince duyunca bu defa şimdikiler acımasızca uyguladılar ekonomik paketleri. Ne oldu? Ezilmiş, iflas etmiş peşinde onlarca intihar olayı bırakmış ve alış gücü zayıflamış bir toplum bırakıyor geride şimdikiler. Bir de bankalardaki paraların çokluğundan sevinç duyuyor Maliye Bakanı. Peki halkın bundaki menfaati ne? Bir hiç… Halk gün geçtikçe daha da alış gücü zayıflayan daha da geçinmekte zorluk içinde olan bir durumda. Miraslarıyla övünecekler mi? Yoksa bankalarda para bıraktık, vergilerden halkın anasını belledik diye üst mü çıkacaklar? Herhalde bu miraslarıyla öğünecekler. Yeni gelecek olanlar ne devralacaklar biliyor musunuz? Bir harabe…Sırtına da karnına da vurulmuş iki büklüm bir toplum…
Heryerde artık seçimler konuşuluyor. 1981 seçimlerinde fiili olarak müdahaleler başlamıştı. Ama artık öyle bir aşamadayız ki karışmacılıklar var gündemde…Heryere karışıyorlar. Partilere de karışmakta ve parti başkanlığı seçimlerinde bile muhatap oluyorlar. Tüm bunlara karşın, seçimlere gidiyoruz. Gene bu seçimlerde adaylıktan, hükümetçilik oynamaktan ve toplumun egemenliğine karışılmasından şikayet edenler, tüm bu gerçeklere rağmen gene seçim oyununda rol almaya çalışacaklar. Hem de bile bile… Gün geçtikçe bu hallerden toplumun mahvolduğunu bile bile rollerine devam edecekler. Gene hülyalar ve kurtuluş ilhamları verilecek topluma. Ama sonuçta birşey değişmeyecek. Ve her seçim sonucunun sonunda da bir kaç hafta sonra gene internet sayfalarında ağlamalar ve haykırışlar devam edecek.” Ne olacak bu memleketin hali “ diye..
Birileri mecise oturacak ve ense şişirmeye devam edecek. Birileri üst mertebelerde müsteşar ve müdür olma yarışına girecek. Toplum ise mahvolmaya devam edecek. Oysa kurtulmaya o kadar ihtiyacımız vardı ki…