Belediyenin durumu UBP’deki çatlağa eklenince seçim davulunu çalmaya başladılar. Durduran’ın hesabına göre her beş yılda bir Türkiye gönderdiği veya gönderir gibi yaptığı parayı ikiye katlamalı yoksa bu çark aksar. Lakin Türkiye tekrar ikiye katlamayıp işi idare etmeye çalışıyor. Üstelik cami ve İslâm propagandası için de para harcamak istiyor. Onun için çark tekledi. Hesaplara sadece cami işleri de karışmadı. Kumar ve turizmi gibi gösterişli yatırımlar için de harcama yapmak gerekli. Ücretler de kârlılık için düşürülmeli ve sendika tehdidi azalmalı. Yerel muhalefet olarak ortaya çıkan talepler de susturulmalı ve göç bizi yıkıyor sesleri kesilmeli. Onun için diz çöküp paketlere geçit verilmelidir.
Özelleştirmeye karşı muhalefet Kıbrıslılar işten atılacağı için doğrudan kalbe gelen kurşuna karşı gelişti. Azınlığa düşeriz diyene laf anlatmak olanaksız onun için siz diye bir şey yok, biz daha iyisini biliriz diyebilmek için ortam da hazırlanmış bulunuyor. Havayolları dediniz size devrettik batırdınız, özerk belediye dediniz halinize bakın diyebilecekleri durum bazılarında güya protesto adına bize bir vali yollasın çağrısına döndü. Vali yok yardım heyeti var idare edin demenin yolu göründü.
UBP parti için demokrasisini bile yürütemedi. Partizanlığı komediye çevirdi. Halk diğerlerini denedi diye haykırırken UBP elaman çektirdi. Durumun tutar tarafı kalmadı.
Bazıları İrsen’in sahte imasıyla yayımlanan yazının kimin tarafından hazırlandığını öğrenmeyi merakla bekliyor. Polisten açıklama yok. Onun için sanıklar görevlerine döndüler. Kimdir bu komik skandalın yaratıcısı? Halk ne düşünüyor? Yoksa birkaç yıl sonra onun da derin devletin tezgahı olduğu mu ortay çıkacak? Eskiden askeri derin devletten bu işlere karşına olurdu, şimdi İmamın ordusundan mı çıkacak?
Rezil olduk. Over!
Konferans turizmi için umutlar kabarmışken çöp tepeleri aleyhte propaganda yaratmışmış. Kimin umurunda! Mal ve hizmet ihracı için kılını kıpırdatan yok. Türk parası ve para politikası Ankara’dan geldikçe rekabet edebilir tek bir sektör veya alt sektör olmayacak. Ne zamana kadar derseniz, bileşik kaplar teorisine uygun olarak burası Şırnak olunca ve ücretler Türkiye’deki ücretlere denk oluncaya kadar!
Türkiye para politikasının burada uygulanmasına son vermeden mal ve hizmetlerin fiyatlarını düşürmeden mukayeseli üstünlük elde etmek olanaksızdır. Onun için zor topuz fiyatlar ücretler (emeğin fiyatları) Şırnak seviyesine indirilecektir. Bunun için de Kıbrıslı pes edip vali isteyecek ama yardım heyeti ile iktifa edecek.
Erken seçimle çözüm getireceğini iddia edenler bunlara çare buldular mı? Buldularsa bekleriz bize de açıklasınlar. Konuşmadıklarına göre seçilenleriyle seçilmeyenleri tabloyu oluşturup bizi ezdirtecek ve Şırnaklaşmamızı sağlayacaklar. Şikâyet edenlere muhalifler bizi seçin gelecek sefer hallederiz diye kalan olacaklar.
Favori partiler görücüye çıktı. Ben acı da olsa gerçekleri halktan saklamam, gardaş derim gibi propaganda unsurlarıyla veya hata olabilir, geçen kez size söz verdik tutamadık ders aldık gibi unsurlar harmanlanıp önümüze sürülemeye başladı. Tek çar seçim sloganı gazetelerde boy gösterdi.
HALK DENEMEDİK YOL BIRAKMADI ÇAREDEN BAŞKA
Halk dünyada denenen her yolu denedi diyebiliriz. Liberal ekonomide ki bizde o uygulanıyor, en önemli politika para politikasıdır. Yani paranın kuru, vergi düzeyi, banka ve faizleri ve diğer para ve kredi kuruluşlar ile iç ve dış ticarette devlet teşvikleri üzerinde konuşmadan çözüm tanımlamanın olanağı yok. Türkiye ile ekonomik ilişkiler de bu çerçevede düzenlenmeli ama ilişen yok. Gene de bir birine hasım kim varsa platform, hareket, sözleşme gibi adlarla memleket meselelerini ele alıp görüşme sürüp gidiyor. Ancak Lefkeli Ziya Berkes’in tanımladığı Kıbrıslılar bir birine güvenmemekte nam salmış bulunuyor. Onun için sonuçta en kahraman bizimki deyip en güvendiklerini peşinde seçim sath-ı mailine sürükleniyorlar.
Düzen o kadar derine işlemiş ki muhalifler bile gündemlerine sadık kalıyor ve politika unsuru olarak yeni bir şey katılmasına izin vermiyor.
Düzenin unsuru olan “biz Türkiye para vermezse maaşları bile ödeyemeyiz” korkusu ayağa dolanıyor. Para fiyat ve dolayısıyla mal ve hizmet üretim maliyeti üzerine Türkiye ile konuşmaya olanak verilmemesi de başka bir köstek. Ya boyun eğeceksin ya da ipini kendin boynuna geçireceksin tehdidi Demokles’in kılıcı gibi.
Halk kesin desteklemeli yoksa bu kadar temelli politika uygulanamaz. Bu açık. Halka anlatmak ise yürek ister. Halk böyle şeye hazır değil demek ilk akıllı gibi görünen tepki olur.
Araba uçuruma yuvarlandı, önce onu çıkarıp tamirciye götürmek gerek, gerisi Allah Kerim. Sonrasında iyi sürüş teknikleri görüşülebilir denir. Ancak iyi sürüş teknikleri nelerdir ve nasıl öğretilecek diye görüşmeden kim kime güvenecek?