Geçen hafta Serhat İncirli ile Sayın Maliye Bakanı’nın televizyondaki ekonomi üzerindeki söyleşilerini dinliyordum ve tabi ki arada sırada söyleşi Kuzey Kıbrıs’ın refahına gelip dayanmakta, bizdeki ekonominin gene de diğer ülkelere göre daha iyi olduğu söylenmekteydi. Hatta bir ara Sayın Tatar, bizim emeklilerin İngiltere’deki emeklilerden de daha fazla maaş aldıklarını söyledi . Aslında ne kadar kıyaslama yapmak gerekir bilemem ama böyle konularda diğer ülkelerle kıyaslama yapılacağına ilgili kişinin kendi ülkesindeki başarılara bakılmalı. Şurası gerçektir ki, İngiltere 1970’ler sonrası bozulmaya başladı ama son zamanlarda daha da bozuk. İngiltere, 1950’ler sonrası Uzak Doğu ve dünyanın çeşitli ülkelerinde sömürgelerini kaybetmeye başladığında artık ekonomik çıkmazların içine düşmeye başlamıştı. 1974 sonrası gerileyen ekonomi 1990’larda daha da kötü durumdaydı ki son zamanlarda Muhafazakarların politikalarından dolayı daha da memnuniyetsizlik belirtilen bir ülke oldu. Sağlığından tutun, ki bir zamanlar sağlık sistemi en iyi örnekti, artık İngiltere o alanlarda da fire vermeye başlayarak geriledi. Bugün vatandaşları başka ülkelere gidip paralı sağlık kontrollerine girmekte hatta Londra içinde zaman zaman öğrenmekteyiz ki, hastahaneler ise oradaki yabancı ülkelerin toplumlarının doktorlarının bulunduğu ve zaman zaman da yanlış teşhislerin konduğu bir duruma gelmiş. Şimdi bizim Maliye Bakanı diyor ki bizdeki emekli memur daha fazla maaş alıyor oradan. Diyelim ki bu da doğru. Peki son zamanlarda bunca şikayet ve olumsuzluk niye? Niye insanların çoğu paralı sağlık servisleri kondu diye şikayet etti ve günlerce ta ödemeye alışana kadar insanlar seslerini yükseltti. Mecburen ondan sonra ödeme yapamayacak olanlar da vermesin dendi ama uyuluyor mu uyulmuyor mu bilemem. Peki son zamanlarda sigortalılara yapılanlar? Sigortalıların maaşları da İngiltere’dekilerden daha mı fazla? Diyelim ki bu da doğru. Bizde daha fazla maaş alıyorlar. Peki bu neyin ölçüsü oluyor? Yani bugün aldığı yaklaşık 1200 TL’lik maaşla bırakın iki kişiyi üç kişilik bir ailenin 1200 TL’lik bir maaşla bu ülkede geçindiğini savlamak gerçekçilik mi? Allah için 1200 TL’lik bir maaşla kim ayı getirebilir? Hele hele onca zam furyası, elektrik ücretleri bu seviyedeki ve açlık sınırı denilen bu hayat seviyesi için geçinilebilir deniyorsa insan hayretten donmalı bana göre. Bu durumu bile öğünerek söylemek bana göre kusura bakmayın ama acımasızlık.
Eğer yazın klima açıp ailesini serinletmeyi düşünen ve ancak aydan aya aldığı maaşa talim yapan aileler, zamlardan felekleri dönmüşse, hele şimdi Kış ayıyla nasıl geçinecekler? Gene ısınmak için bu insanlar kilamaları kullanacaklar. Peki ya intiharlar da neyin nesi oluyor? Bunca intihar niye oldu bu toplumda? Bunca işyeri ki binin üzerinde işyerinin iflas ettiği söyleniyor, niye iflas etti? Bakın elde sıfır ama biz oradaki yani İngiltere’deki gariban sigortalı veya emeklilerin aldıkları maaşlardan daha fazla aldık diye sevinmeye çalışıyoruz ve hatta Güney Kıbrıs’taki ekonomik durumun kötüleşmesinden bile pay çıklarıp ekonominin çok iyi olduğunu söyleyebiliyoruz. Peki ama şu anda mazbatalar yüzünden yüzlerce insanın hapsedilme tehlikesi altında olduğunu, bu arada gene ekonomik iflaslar yüzünden onbeş bine yakın insanın Güney Kıbrıs’ta olduğunu niye söylemiyoruz? Hadi sayın baylar bunun hesabını da verin. Güney Kıbrıs’taki ekonomik çöküntüye rağmen 15 bin insan niye “KKTC”den Güney Kıbrıs’a gitti. Verin bakalım bunun hesabını da.
ABD’nin seçim kampanyalarını izlediniz mi bilmiyorum. ABD’de 2000’li yılların başlarında,Irak ve Afganistan işgalleri ile başlayan ekonomik açmaz maalesef tahmin edilemeyecek kadar büyüktü. 2008 yılında ABD’de bir kurs için 15 günlüğüne bulunmaktaydım. Ohio şehrinde her adımda hemen hemen her sokakta kapanmış işyerleri çok dikkatimi çekmekteydi. Bunun niye olduğunu oradaki meslektaşlarıma sorduğumda bana bunun Bush Hükümeti’nin savaş politikalarından olduğunu ve Bush’un yargılanması gerektiğini de söylemekteydiler. Hatta bazıları belki de onun bu yargılamalardan dolayı idam edileceği üzerinde durmaktaydı. Öğretmenler kursu sırasında bizzat eğitimciler oradaki katılımcılara oylarını Obama’ya vermelerini öğütlemekteydiler. Açık açık siyaset yapılıyordu ve siyasetin de vurdulu kırdılı olduğu görülmekteydi. Fakir vatandaşlarla, orta kesim halk Obama’ya destek vermekteydi. Çöküntü oldukça büyüktü. O günlerde 1 dolar, bir TL seviyesine düşmüştü. Lokantalarda yediğimiz on dolarlık bir yemeğin vergisi gene on dolardı. Yani açıkça yüzde yüz KDV alınmaktaydı. ABD’yi terkettikten sonra otomotiv sanayinin oldukça büyük sorunlarla karşılaşmaya başladığını duyup televizyonlardan seyretmekte, gazetelerden okumaktaydık. Bankalar açık açık batmaktaydı. Bush’un savaş politikalarına karşı homurtular yerine sokak gösterileri yer almaya başladı. Sonra Cumhuriyetçiler seçimleri Bush’la birlikte kaybettiler. Obama hükümete geldikten sonra bankalara müdahaleler yapmaya başladı. Serbest Piyasa koşulları çoktan terkedilmişti. Bankalar devlet tarafından ya satın alınarak, ya da para pompalanarak kurtarıldı. Obama alışılmışın dışına çıkmıştı ve bunun üzerinde bizdeki ekonomistlerin pek kafa yürütmediklerini hala daha görmekteyim. Obama döneminde Wall Street ayaklanmaları, polisle çatışmalar oldu, işsizler ve halk kesimleri arasında. Belli ki ekonomik çöküntü son zamanlara kadar yansımıştı.
Son seçimleri de kazandı Obama. Son seçimlerden sonra artık zenginden daha fazla vergi alacağını ve artık bu konuda bağışlayıcı olmayacağını söylüyordu. Çok fazla değilse bile işsizlere belli istihdamlar kazandırmaya başlamıştı. Bir makalede okumuştum 136 bine yakın bir istihdam başlangıç olarak büyük bir başarıydı. Sonra sağlık reformu geldi. Orta kesim ve fakir halka hastahanelerde parasız bakımı da sağladı ama Cumhuriyetçilerin buna karşı çıkması hatta engellemeleri bile oldu. Engelleme, yasanın geçmesi konusunda oldu ama tabi ki kaybetmeleri için de en büyük başlangıçtı. Obama alışılmış ve 1980’lerden beri değişmez olan vahşi kapitalizmde büyük ve belki de Marksistlerce yetersiz olan gedikler açtı. Vergi konusunda da az kazanandan az, çok kazanandan çok ilkesi üzerinde söz verdi.
Bizdeki Maliye Bakanı ise, önünde Türkiye başarısız örneği ile, İngiltere’nin zebil ve çökmüş durumu, Güney’deki ekonomik çöküntüden destek aramakta. Obama’nın ABD’de yaptıkları, ekonomik başarılar, halkın maaşlarına küçümsenmeyecek oranda yaptığı zamlar,otomotiv sanayiyi kurtarması ile sağlık reformu konusunda birşey söylemiyor. Çünkü işine gelmiyor ve ülkede kaldırılamayacak büyüklükte bir enkaz var.
Hep kötü örnekleri alarak hem uygulama hem de karşılaştırma yapıyoruz. Sayın Maliye Bakanı ABD ve Obama konusunda hatta Bankalara yapılan müdahale ve sağlık reformları hakkında ne düşünüyor onu da merak ediyorum. Bir de bize oradaki öncelikle halkın sağlık ve geçince problemleri üzerinde durulup yoksul halkın refahı önceliği var. Bizde niye yok? Bir açıklasınlar da biz de bilsek…