Çeşitli sorunların batağında yoğrulurken acaba son zamanlardaki olaylardan sonra bir daha kendimize sorduk mu? Bizdeki hukuk ne durumda? Hani 1996 yılında Kürt öğrenciler yaka paça yakalanıp da ülkeden atıldıktan sonra bu alanda gerçekten bir iyileşme mi oldu ? Mesela bundan birkaç sene önce CTP ağırlıklı koalisyonlarda bazı reformlar yapılıp bu durumların önüne geçilmiş mi? Örneğin keyfi olarak insanların tevkif edilip ülke dışına atılması durmuş mu? Veya insanlara “sen artık rahatsız edilemezsin Londra’dan çıkıp gel, merak etme birşey olmayacak” dendiğinde ve o kişi ülkeye çıkıp da geldiğinde tutuklanmayacak mı? Çeşitli sorular var aslında. Gerçek olarak söyleyeyim; Bundan birkaç sene önceki CTP ağırlıklı koalisyon hükümetleri sona erdikten sonra o 1990’lı yıllarda veya daha öncesi görülen otoriter davranış ve hareketler gene su yüzüne çıkmıştır. Demokrasinin ve hukukun ne “d” sinin ne de “h” sinin olmadığı gene ortada. Maalesef keyfi olarak mekanlara müdahale olmakta, insanların insan hakları ayaklar altına alınmakta ve hukuksuzluklar bu ülkede devam etmektedir.Bu ülkede hukukun insanların yararına olduğu, devleti değil, insanları korumak esas olduğu bilinmiyor veya bilinçli olarak öğretilmiyor. Halbuki en basit bir Avrupa ülkesine gitseniz hukukun aslında orada yaşayan insanları korumak için olduğunu göreceksiniz. Oysa bizde hala daha insanlara karşı devlet korunmaktadır ki bu modern hukuka uymayan bir zihniyettir.
Değişen ne var? Koskoca bir hiç…1974 sonrası sorsanız bu değerleri hala daha savunan partiler vardır ama Kuzey Kıbrıs’taki bu hukuksuzluklara karşı hala daha elleri kolları bağlı kalmaktadırlar. Birşey yapamamaktadırlar. Bu partilerden 1996 yılındaki CTP hükümet ortağıyken, aynı parti Kürt öğrencilerin Kıbrıs’tan sürgün edilmeleri sırasında ne yapabildi? Hele hele TKP, 2000 yılında hükümetteyken “Afrika” olayı sırasında olaylar olmuştu, peki aynı olayların olmaması için ne yapılmakta ve yasal olarak ne önlemler alındı diye sorarsak yanıt alabilir miyiz? Hem CTP hem de TKP hükümete gelmelerine rağmen Kutlu Adalı cinayeti konusunda ne gibi ilerlemeler oldu, bunu da bize bir açıklasınlar da bilelim bakalım. AKP hükümeti çatır çatır müdahale etmektedir iç demokrasiye de, iç hukuka da, hatta iç sosyal yaşama da. Şu andaki UBP hükümeti zaten ideolojisi gereği tüm bu yapılanlara karşı ne yapabilir? Birşey yapacağı yok, zaten onların enseleri çoktan eğik de ben şunu sorayım; AKP hükümeti bu yapılarla ve bu rejimle Türkiye’de hükümetteyken Kuzey Kıbrıs’ta hükümete geçecek bir parti ne yapabilecek ki? Bir hiç…Hiçbirşey yapamayacak. Kendimizi kandırmayalım. Şimdi güzel manifestolar ve açıklamalar yapanlar yarın hükümete geçerlerse sus pus olacaklar ve bir dönemin daha geçmesini bekleyecekler. Peki yarın bu hükümetler döneminde kendilerine sunulan paketler için ne yapılacak? Örneğin gelecek sene seçim dönemi. Peki ama Sayın İrsen Küçük’e verilen paketin üç senelik olduğu söylendi. Hükümete gelecek olan CTP veya TDP’nin bu paketi durdurma imtiyaz veya güçleri var mı? Bana göre yok. Olmayacaksa önümüzdeki seçimlerde veya önümüzdeki en erken seçimde “durduracağız” nidaları yalan değil mi? Bence yalan… Hep yalan. Aynen 2003 veya 2004 yılında olduğu gibi genehalka yalan söylenecek. Önemli olan bunlar söylendikten sonra hükümete geldiklerinde onlara bir paket empoze edildiğinde derhal masaya yumruklarını vurup istifa ederek meclisi terketmeleleridir. Efendim, görev yapanlar direndiklerini ve Ankara’ya gittiklerinde Genel Kurmaylıkta kafa diktiklerini söylüyorlar şimdilerde. Peki ,tüm bu olanları niye halka söylemediniz? Yani olaylar olacak, tekrar muhalafete geçecek ve o sırada dil cambazlıklarıyla “İşte biz direndik !” diyeceksiniz. Yani bunlara inanmamızı mı bekliyorlar? Türkçe’de “Demir tavında dövülür” diye bir laf var. Tekrar söyleyelim bugünkü mecliste temsil edilen muhalefet partileri arasında kendilerine politika ve paket önerildiğinde karşı çıkacak, “Biz bunu uygulamayacağız” diye yanıt verecek cesaret var mı? Sunulan paketlere ne daha önceki CTP ne de TKP karşı çıkmıştı. Afrika Olayı ise sadece bir ses yaptı. Şimdi aynı şekilde bir olayın ortaya çıkmaması için herhangi bir demokratik yasa var mı?
Yani açıkça yazalım, keyfi tutuklamaları, fikirlerinden dolayı insanların taciz edilecekleri bir sistemi veya rejimi önleyecek herhangi bir demokratikleşme var mı? Bundan sekiz sene önceyi hatırlıyorum. Bazı yasak bölgeler, Av bölgeleri ilan edilmiş ama avcılar o av bölgelerine girdikleri anda tutuklanmışlardı. Bazıları aklılarınca “İşte biz hükümete geldik demokrasi var” şeklinde insanlara cesaret vermek istemişlerdi ama o da gerçekleşmemişti. Hele hele askerlik için getirdikleri bazı yasalar da işlememişti. Biliyorsunuz bugün İngiltere’de olanların buraya gelmesindeki en büyük engel de budur. Buna bile tam bir çözüm getirilmediği için ,bu konu da hala daha sorun olarak durmaktadır.
Eğer hala daha insanlar bir partide bina içinde açlık grevi yaptılar diye tutuklanıp sürgün edileceklerse, insanların tutuklanmalarında sırf etnisiteleri onların tutuklanmasına bir nedense, Bir başka grup ise dominant olan etnisiteden kayırma statüsündeyse, ülkede fikirlerini söyleyenlerin ve açıklayanların taciz edilmeleri günlük politikalarsa, bize özgürlük ve demokrasi getirmeyi taahhüt edenler bu konular üzerinde kafa patlatsınlar. Seçimlerin değil ama kişi veya toplumun siyasi irade hakkının en büyük sorun olduğunu ve bunu da açıkça hem Kuzey Kıbrıs’ta, hem de Türkiye’de devlet ve hükümetle görüşüp tartışılması gerektiğini, bu sorunun ana sorun durumunda olduğunu bir kere daha kendilerine tekrarlamak istiyorum.
Marifet seçim yapıp mecliste oturmak değil. Marifet Kuzey Kıbrıs’a ve de Kıbrıstürk halkına özgürlük getirmede. Hem de gerçek bir özgürlük…