Cemaat ve Erdoğan ikilisinin Kürdistan coğrafyasında yapmak istediklerini yakından anlamak için 2006-2007 ve 2008 tarihlerinde Kıbrıs’a gönderdiği deşifre olmuş yada Cemaat Erdoğan ikilisine teslim ettikleri Derin Devlet belgelerini vermiş ama can güvenliği tehlikeye girmiş şahısların Kıbrıs’ın işgal bölgesinde farklı isimler altında vatandaş olmaları ve burada halen mahkemelere Sivil İşler Dairesi aracılığı ile ifade göndermelerine bakmak gerekir.
Kimdir bu işgal bölgesinde farklı isimler altında vatandaş olanlar?
Yukarıdaki tarihlere dikkat ettiğinizde, o tarihler arasında işgal bölgesinde vatandaş olanlar, işgal bölgesi yönetimi tarafından hiçbir şekilde açıklanmadı ve bu isimlerin de Resmi Gazetede yayınlanması engellendi.
Yaşar Büyükanıt’ın muhtemel iyi çocuklarından olan bu ekip Cemaat ve Erdoğan ikilisine bu günkü ortamı sağlamış ve Operasyonların en kripto elemanlarından oluşmaları kuvvetle muhtemeldir.
T.C.’nin karanlık arka bahçesi haline gelen Kıbrıs’ın kuzeyi tarih boyunca bunu yaşamış ve halen yaşamaya da devam ediyor.
Şu anda Diyarbakır’da 2. Ordu komutanı olan Galip Mendi’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde görev yaptığı dönemleri mercek altına alırsanız, neden ve nasıl Erdoğan tarafından ödüllü rütbelendirildiğini anlarsınız.
Sen neymişsin be Akdeniz Fahişesi!
Katiller, Mafya babaları, Derin devletin ajanları, Hırsızlar, Gaspçılar, Kumarbazlar, Hayat kadınları, yani ne ararsan sana geliyor!
Şimdi de Kürt halkına dayatılan imha projelerinin toplantılarına ev sahipliği yapıyon.
Cemaat stratejisyenleri, Erdoğan’ın akıl hocaları ve MİT’in karanlık isimleri 15 günde bir tatil adı altında senin topraklarında buluşuyor.
Oradan start veriliyor operasyonlara!
Hizbullah’ın partileşmesi projesi bile orada yapıldı.
Amaç ne idi?
Kürt halkını parçalama ve Kürt siyasetini tasfiye!
Aşağıdaki kısa notlara lütfen dikkat edin!
İslami Kürdistani Parti ile başlayan Kürtlere Derin Operasyon Hizbullah davasında Hizbullah üyelerinin avukatlığını yapmış olması ile tanınan Av. Sıtkı Zilan, Hizbullah üyelerinin salınmasının ardından yaptığı açıklamalarda Hizbullah’ın partileşmesi gerektiğini ifade etmişti. Aradan geçen zaman bunların halen beklemede olduğunu ve harekete geçmeleri için henüz MİT’en talimat gelmediği yönündedir.
Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen Mustazaflar Hareketi, Hür Dava Partisi (Hüda-Par) adıyla parti kurdu.
Mustazaflar Hareketi Sözcülerinden Said Şahin’den yapılan açıklamaya göre, parti ismi olarak ortaya çıkan pek çok seçenek içinde kısaltılması Hüda-Par olan Hür Dava Partisi ismini tercih ettiklerini söyledi.
Bu sözde partilerin Cemaat ve Erdoğan ikilisinin Kürtler üzerinde yeni bir oyun hazırlığı olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekir.
Son olarak BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları her şeyi gözler önüne seriyor.
Selahattin Demirtaş:
“İçinde Başbakan’ın danışmanı olan milletvekili, cemaat temsilcisi, medya temsilcisi, MİT temsilcisi, emniyet yetkilisi ve savcıların bulunduğu gizli toplantılar yapıldığını biliyoruz. Kimlerin, nasıl tutuklanacağı, medyanın bunları nasıl işleyeceği, savcıların nasıl davranacağı bu tür gizli toplantılarla karar veriliyor.”
HÜCRE TOPLANTISINDA ÇETE FAALİYETİ
“AKP’nin üst düzey yetkilileri ve bu kesimler de aynen Ergenekoncular gibi yargılanacaktır. Toplantı tutanakları bize de ulaşıyor. Sanmasınlar ki bütün olup bitenler gizli kalacak. KCK operasyonlarının talimatlarının nasıl hazırlandığı, bu hücre şeklinde örgütlenmiş gizli çete toplantılarının kararlarında mevcuttur.”