Uyumayalım. Bu ülkede hukuktan anlayan da vardır. Eroğlu Kamu Hizmetleri Komisyonu’nun yasasına bakarak davası sonuçlanmadığı için bir komisyon üyesinin görevine son verilemeyeceğini iddia eden bir görüşle yandaşını savundu. Ancak bir kişi sadece bir yasaya göre değil tüm yasalara göre dava edilir yani tüm yasalardan hangisi ilgili ise ona göre dava edilebilir onun için tüm ilgili yasalara göre o kişi hakkında davalar getirilir. Hatta bazı suçlarda o olgudan dava edildi diye başka yasalara göre de suç teşkil eden eylemden de dava edilebileceği belirtilir. Belirtilmemesi de başka dava getirilemeyeceği anlamında kabul edilmez. Eroğlu’na bu söylenmedi ise Eroğlu bilmiyor olamaz çünkü bütçe yasasını mecliste çok dinlemiştir. Bütçe yasasında da buna göre suçlandı diye başka yasalara göre suç teşkil ediyorsa onlardan da dava edilir diyen hükümler vardır. Sanırım Eroğlu bunları bile bile adamını korumaktadır.
KMK başkanı sanlının başka yasalara göre de suç teşkil eden eylemlerden suçlanıp yargılanacağı için komisyon üyesinin görevden çekilmiş sayılmasını istemekte haklıdır. Polisin görevini hala yapmayıp o üyeyi görevinin yapmasına engel olan suç için savcılığa mahkemeye sevk etmesini isteyen bir belge göndermemesi kabul edilebilecek bir şey değildir.
Belediye için de ayni durum söz konusudur. Onun için de birçok yasaya göre dava açılması ve mahkemeden görevini yapmasına engel olunması gereken bir mahkeme kararı talep edilmesi gerekir.
Bunların yapılmaması idarenin hemen hemen tümünün tek tek yasalara bakarak sanlıları dokunulmaz hale getirdiği büyük bir komplo ile karşı karşıyayız. Güçlülere dokunulmaması için hukuksal cambazlıklar ilk kez yapılmıyor. Kurumlarımızda kurmay sınıflar olmaması ve watchdog (bekçi köpeği) denilen görevi gören denetleme ve yolsuzlukları ortaya çıkarma görevi yapan kurumun doğrudan sorumluluk getiren bir işini değil sadece kurumda yolsuzluk olmamasını sağlamakla görevli bir birimin olmaması eksikliktir. Hat personelinin yani kurumun işlerini yapmak ve sorumluluğunu taşımak durumunda olanların işbirliği içinde pisliklerini örtmelerini sağlayan bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Bu da komploların oluşmasına ve kurum içinde hizipler veya çeteler oluşmasına izin vermektedir.
Yoksa bu kadar suç ihbarları yayımlandığı halde herkesin gözü önünde sanıkların ellerini kollarını sallayarak dolaşması mümkün olmazdı. Bu kadar insanın bu durumun yasal boşluklardan ortaya çıktığına inanması hayret vericidir. Yıllarca hapis cezası verilebilecek eylemler söz konusu ama belediye başkanı bu suçlardan dava edilmez ve delilleri karartabileceği, tanıkları etkileyebileceği olasılığına karşı önlem düşünülmez mi? Ceza davası açılacaksa bu ceza ve ceza usul yasasına göre olacağına göre sanık kim olursa olsun dokunulmazlık sadece mebus ve cumhurbaşkanına has olduğuna göre anlaşılabilecek bir şey değildir. Halkın kafasının karışmasını neye yorumlayalım diye kafa patlatıyoruz lakin siyasiler de yasal boşluk arayıp öneriler sunduklarına göre durum vahimdir.
Nitekim belediye başkanının görevden alınması yetkisinin siyasi iktidara verilmesi gibi bir garabete sahip çıkmaya başladılar. Önemli bir suçtan ve özellikle görevi ile ilgili bir suçtan dava edilmesi gereken bir başkanın görevini sürdürmesine geçici olarak son vermek mahkemenin yetkisindedir ve görevidir. O bu görevini yapsa sorun kalmaz. O zaman geçici olarak uzaklaştırılır ve bu geçicilik belediyeler yasasının kurallarıyla değerlendirilir. Belediyeler yasası cevaz verirse görevine belediye son verir.
Garip olan bir şey de istifa eden birisinin görevinin son bulması için belediye meclisinin karar alması gerektiğine inanmaktır. İstifa meclise sunulur ve meclis istifayı duyunca istifa yürürlüğe girmiş olur. Meclisin istifayı kabul etmemek gibi bir karar alması düşünülemez. O sadece durumu bilgiye getirir. Bizde bunun bilinmemesi şaşırtıcıdır. Çünkü meclis içi darbelerle 1981 yılında anayasa çiğnenerek muhalefete hükümet kurdurulmaması entrikaları sırasında istifa eden bir mebusun istifası bilgiye getirilmeyerek zamana oynanmış ve istifası geri aldırtılmıştı yani istifası reddedilerek Türkiye müdahalesine zaman kazandırmaya gidilememişti. Öyle bir usul olsa idi o zaman da uygulanırdı.
Onun için hukuktan entrika için destek alınması hep denenmiş ve duyulmuştu. Bunları yutmamak gerek.
Hukuk tüm yasaların bir bütünlük içinde olduğunu yani yasanın aslında bir tane olduğunu bilmeyenlerin elinde oyuncak edilmektedir. Halkın da kafasını karıştırılmaktadır. İnsanlarımız yasaların bir mantığı olduğunu unutmamalı ve mantığa aykırı bir durum varsa bunu güçlülerin sapık yorumlarla yarattığını bilmelidir. Mazerete olarak Kabul etmemelidir. O kadar ki bir yasada bir eksiklik varsa onun eksikliğini kapatacak türlü olanakların bulunduğunu bilmelidir.
Bu kargaşada meclise KHK ve belediyelerle ilgili değişiklik önerisi yapılırsa bilelim ki çok daha kötü bir durum yaratılacaktır. KHK iktidarın oyuncağı olacak ve belediyelerin karakteri değişecektir.
Anayasaya aykırı bir şekilde kararname ile belediye başkanını ve meclis üyelerini görenden almaya kalan hükümete ders verecek şekilde mahkemenin iptal kararı vermesini bile eleştiri konusu yapan hatırı sayılır insanın bulunması büyük bir tehdide işaret etmektedir. Sakın oyuna gelmeyelim.
Anayasa bazı oyunlara engel olabiliyorsa sevinelim. Yoksa ülkeyi tam bir vurgun ortamına sokacaklar.
Bu kararname istismarıyla bir de başkanlık rejimi getirebilseler oyu kapan bir daha gitmemek üzere zorlu bir darbeye kadar başımıza çöreklenecek ve hazinemizi tüketeceklerdir.