Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı hazırlamış olduğu “Gösteri ve İfade Özgürlüğü Haktır” konulu basın açıklaması yaptı. Son günlerde yaşanan olaylar üzerine yapılan açıklama şöyle:
Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar birçok yönden yorum ve protestoya yal açarken, insan hakları açısından da bir çok noktada kaygı uyandırmıştır.
KKTC’nin iç hukukunun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile her bireye tanınan ifade ve gösteri hakkına karşı, geçmişte birçok eylemde olduğu gibi, güvenlik güçlerin bireylere karşı şiddet ve orantısız güç, kötü muamele kullanması tekrarlanmıştır. Devletin bu yaklaşımını doğal bir netice ve teamül olarak kabul etmemiz mümkün olamayacağına göre, elbette bunları insan hakları ihlali olarak protesto etmeyi de tekrarlayacağız. Devletin görevi, bireyin gösteri ve ifade hakkını kullanırken, onları caydırmak ve cezalandırmak değildir. Tam aksine, söz konusu bu hakları kullanırken, devletin görevi bu hakların kullanılması için uygun koşulları sağlamaktır. Ayni şekilde demokratik bir toplumda gerekli olacak önlemleri alarak orantılı şekilde başka bireylere ve malvarlıklarına zarar verilmesini önlemek de devletin görevleri arasındadır.
Geçmiş olaylarda barışcıl gösteri yaparken polis tarafından saldırıya uğrayan kişilerin Başsavcılığa yapmış olduğu şikayetlerin üzerinden 6 ay geçmesine rağmen şikayetcilere herhangi bir bilgi verilmemesi, aynı zamanda şiddet uygulayan polislere herhangi bir ceza verilmemesi devlette insan hakları ihlallerinin sistematikleşmesine yol açan bir gidişat olduğundan endişe duymaktayız.
Geçtiğimiz hafta yer alan olaylarda, gösteri, ifade ve haberleşme hakkının yanında tutuklanan kişilerin adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. Özgürlüğünden mahrum kalan kişilerin avukatları ile görüşmesinin engellenmesi adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmayan bir uygulamadır. Lefkoşa Ceza Mahkemesi Yargıcının yerinde ikazı ile vurgulandığı gibi, güvenlik güçleri, birey aleyhine işlem yaparken, ilk andan itibaren temel insan hakkı olan adil yargılama kurallarını da uygulamakla yükümlüdürler. Söz konusu olayda, sağlık sorunları yaşayan kişiler, hastaneden zorla alınarak hücrelere yerleştirilmiştirler. Özgürlüğünden mahrum olan bireyler, tutukluluk süresi boyunca herkes kadar sağlık hakkına sahiptir ve buna saygı gösterilmesi temel bir ilkedir.
Belediye Emekçileri Sendikası yöneticileri ve 28 Aralık 2012 tarihinde Ulusal Birlik Partisi önünde yapılan gösteriye katılan bazı kişilerin tutuklanmasından sonra sendikaların toplu SMS atma sistemlerinin kasıtlı bir şekilde kilitlenmiş olması durumunda, hem Anayasa hem de AİHS tarafından korunan haberleşme özgürlüğü de ihlal edilmiş oluyor.
Son günlerde, Devlet ve polis, çok daha ciddi ve büyük suçları işleyenlere karşı tepkisiz kalırken, bu suçlardan dolayı ciddi zarar gören, öfkeli, mağdur bireylerin temel haklarını kısıtlayan ve onları susturmak ve cezalandırmak isteyen bir güç olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu gidişatın, bireylere çifte standart uygulandığı izlenimi yaratabilecek ve devlet otoritesine karşı, hem nefret hem de itaatsizlik duygularına yol açabilecek son derece tehlikeli bir süreç olduğu anlaşılmalıdır.
Yeni yıla girerken, hepimize, kendimize yakıştırdığımız düzeyde, insan hakları ve adalete saygılı bir devlet yapısına kavuşmayı dileriz.