Uluslar arası konularda yazı yazan biri olarak nezaman klavyenin başına geçsmm bir yanda hala süren ekonomik kriz ve öte tarafta artık dinin iyice ısınıp sorunalrla sıcak çatışmalarda yaşanan paranoyalaşan gerçekler arasına sıkışıp kalırım. Üstelik her gün başka başka açıklamalarla tetiklenen yeni çatışma alanlarında İslamcı din kuramlı olgulara hep tanık oluyorum. Bunlar “radikal İslam, uyumlu veya ılımlı İslam, şii hilal ekseni, elkayde” ve daha nice kuramla karşıtlar taşlanıyor, yeni siyasal hamelerin imgesi oluyorlar. Hiç öyle uzun uzun felsefe yapma veya idolojik üretmeye gerek yoktur; Ansızın Yeni Mali krizi ve ardından başta Fransa sora bölge ülkeerinin müdaahle etmeleri; Cezayirde rehine krizi ve olayın Kuzey Afrika etkenli yorumları; Nijerya heran içsel dinsel sıcak gelişmeler dış müdahaleye aday oalrak durması; Somali zaten işkalden işkale geçip üstelik şimdi de öldürtülen Fransızla ülkenin yarım asırlık kirli tarihi ortada dolaşıyor; Konuları yakına taşıyalım; Artık Suriye ekseninde Esatı devirmede salt iç değil genel İslamcı örgütlerin katlıdığı, Sudilerle Katarın finansör, Türkiyenin taşaronlu ihaleli Yeni Osmanlı anlayışla eklenmesi yaşanıyor; ırak ekseninde etnik arap kürt ısınması kadar, Suni Şii eksenli çatışmalarda oldukça yol alınıyor; Tabi Bahreyn olayında sırf ayaklanan kesimlerin Şİİ olması nedeniyle buradan haberler pek yapılmaz; Yemeni artık anlatma gerek kalmadı: Helle de Türkiyenin yakalanan ama hiç tısı çıkmayan silah yüklü gemisi de olayla susmayı aktarmada yetiyor!
Olaya madem sıralarla bölgelerle başladık devam edelim; Pakistanda işler iyice karıştı; Şii Suni geriliminden, Talaban devlet ve Belucistan bağımsızlık olguları yumaklaşıp sorunsal patlama eşiğinde; Afkanistana bakmaya zaten asrın acı gerçeği olarak hiç gerek yoktur; Ama birde eski adıyla Birmanya yeni adıyla Miyanmardan ansızın İslamcı olgualrla yeni kriz tırmanışı haberleri gelmeye başladı: Bilmem Türkiyedeki devlet içi İslamlaşma adımlarını veya bizde “olmazlar” sıralanırken birden “Yalah bismilah” başlama tümcesi veya son Ferdinin yaptığı gibi Feytulaha metiyeler dizilmesi taktire şayandır! İsterseniz Suatı tanıyanlar için Dervişe yazdığı mektuptaki keliemelrle kulandığı uslubun aslında bildik Suatın olmadığını da ekleyelim: Helle de bizim “makamcılar” AKP çizgili dindar olma adına ekranda dilerinin ifade etmesinde zorladığı için kulanırken Arapça kelimelerin nasıl anlamı dışına taşdığına da dikat edin! Hepsinin toplamı ise İslam olgusunun Emperyalist sömürgeleşme ve Pazar rekabetindeki siaysal rolunun ortaya çıkışından artık yerlelşip çatışmalara katılmasına yaşayarak tanık oluyoruz.
Bir ufak yakın tarih yüzleşmesi; Yetmiş seksenleri anımsayanlar bilecektir; Odönemlerde din daha çok Sosyalist ve devrimcilere karşı idolojik olgu olarak kulanılırdı. Sosyalistleri dinsiz imansız olarak suçlayarak dinle onlara karşı kitlesel hareketler yapıyorlardı. Emperyalist güdümlü “Alah alah” çekip saldırganlıklar en doğal davranıştı. “Kafirlere, batılılara” söverken, aslında onların adına sosyalist değişimi önleme silahı olarak kulanııyorlardı. Tüm coğrafyada ister ulusal kurtuluş hareketleri, isterse sosyalist devrimci dönüşüm örgütlere karşı özelikle Suni İslamcı kökenli kesimelr hep kulanıldı. Bunu Arap ülkeerlindeki Ulusal kesime karşı İslamcılık, Sosyalist örgütlere karşı dinci idoloji çok kulanıldı. Mısırda Nasıra, Cezayir hareketini değiştirme adına ve hatta Türkiyede Kurtuluş savaşı karşıt Emperyalist argüman giyimi olarak İslamcılık hep kulanıldı. Onutmadım Töpter kurulurken “din elden gidiyor” denerek dernek binalarının saldırıya uğraması, Amerikan Altıncı filosuna karşı çıkanlara Akıncıların saldırdığı daha dün gibi aklımda. Helle 12 Eylül darbe zemini hazırlamada Suni Alevi oyunuyla Maraş Katliyamı tairihin en çirkin sayfası olarak yazıldı!
İslam özelikle Afkanistan işkaliyle başta Amerikan CİA örgütlemelerle ve Sudilerin dolarlarıyla oluşturulan Cihatlı cepe şimdi yaşanan dinsel gerçeğin önemli kuruluş dönemidir. Sovieytleri ezme adına Afkanistan Cihatı şu anda çoğu Radikal denilen örgütlerin kökeninde yatan gerçek oluşum vardır. Elzefayiriden Binladine herkes osavaşın cepenin ürünleri liderleri oldular. Ama keşişme yeni stratejiyle bozuldu: Doksanalrda Emperyalist sözcüler ısrarla “artık sınıfsal mücadele değil, kültürler çatışmalı döneme girdik! Bu fay hattı olarak Ortadoğu olup temel kırılma noktası İslam olacaktır”! Bu sözcükelre çok güldük ve kafamızda hep sorular oldu. Daha çeyrek asır dahi olmadan şimdi Kuzey Afrikadan Asya içerline varan geniş coğrafyada islamın dinin çatışmalı ve temel tehlike olma durumunu sıcak çatışmalarla yaşayarak bize konuşturuyorlar. Artık aslında Emperyalist iç gerçek olan olgular birden öteki düşman haline geldi. Bununla yeni bir olgu daha gelişti: Bunu enbaşta Kıbrıslıllar algılaması gerekirdi; ama şanı büyük övünmesi bol Kıbrıslılar bu gerçekerli hiç anlamak istemediler. Halla soğuk savaş siaysal çizgi ezberine takılıp kaldılar. Nedirmi?
Doksanlar sorası artık Emperyalist coğrafyada sınırlar değişiyor, devletlr parçalanıyor ve yeniden sınrılar çiziliyor. Yugoslavyada buna bazıları görmezden gelrek ilk kıvılcımı anlamadılar. Sora Kosovayla biraz kuşkular artı. Ama Sudanın parçalanması ve direk yeni olaylarla parçalanma seslendirilmesi bize mutlaka mesaj vermesi gerekir. Sudan ve Yugoslavya parçalanması B.M. tarafından onaylandı ve Kosova olayında Adalet divanı sınır değişimi artık kabulendi. Şimdi oyun Ortadoğuda olup hep sınırların değişmesinden söz ediliyor. İlahklar ise yasalaştırma sürecine çoktan sokuldu. Buşla başlayan güvenlik ihracı süreci özelikle Obamayla hem taşaronlara ihale etme hemde direk dış güçelrin müdahaleleri artık Maliden Pakistana her alanda yaşanıyor. Ama bu olayların silahı ve idolojik kitle kurgusu İslam olmaktadır. Dikat edin; Uyumlu radikal İslam çizgileriyle birçok ülke altüst oldu.
Bukadar laftan sora acaba nedemek istediğimi kaç kişi anladı? Anladıysa biraz kafaları değişecek! Ama anlamadıysa bildik eski teraneyle artık kendinin dahi anlatamadığı durakta araba bekleyip kalacaklardır.