Dev- İş yaptığı açıklama ile Çalışma Bakanlığı’nın hazırladığı teşvik prim sistemine ilişkin görüşlerini ortaya koydu. Açıklama şöyle:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Tarafından 7 Şubat 2013 tarihinde yapılan bir çağrı ile DEV-İŞ’in de üyesi olduğu ”Çalışma ve Sosyal Güvenlik Danışma Meclisine” 11 Şubat 2013 tarihine (Bugün) yönelik bir toplantı çağrısı yapılmıştır.
Toplantı çağırma nedeni olarak yine “Irkçılık” olarak nitelediğimiz Teşvik Prim Sistemini ile alakalı olan “Yerli İstihdamına Katkı Primlerinin Değerlendirilmesi Yöntemi ve Kullanılması Yasa Tasarısı” hakkında görüş vermemiz istenmiş ve konularla alakalı dökümanların Sendikamıza iletileceği belirtilmiştir.
Yapılan Çağrıda, alakalı 2 dökümanın daha bize iletileceği yazılmıştır. Bu gün 11 Şubat 2013, yani toplantı tarihi olmakla birlikte sendikamıza herhangi bir döküman iletilmemesi ise, UBP Hükümeti ve Çalışma Bakanının Gayri Ciddi tavrının devam ettiğinin göstergesidir.
DEV-İŞ böylesi Göstermelik ve ne yapılacağı önceden karara bağlanmış toplantılara katılarak figüran olmayacak ve bu Hükümetin Çalışan Düşmanı, Sermaye Yanlısı uygulamalarına Suç Ortağı olmayacaktır. Kaldı ki daha geçtiğimiz hafta içinde Meclis komitesinde ayni Yasa Tasarısının “Irkçlık” olduğunu söyleyerek DEV-İŞ ve TÜRK-SEN komiteyi protesto edip “Biz Sizin Suç Ortağınız Değiliz” diyerek o toplantıyı terk etmiştik.
Belli Ki herkesin anladığı tavrımızı Çalışma Bakanlığı Hala Anlayamamıştır.
Bu toplantı çağrısının gerçek nedeni “Yapacaklarını Her Kesimle Görüşerek Yaptıkları” görüntüsü vermekten başka bir şey değildir. Zaten ilgili konularda DEV-İŞ gerek Çalışma Bakanlığına, gerek ise kamuoyuna defalarca görüşlerini açıklamıştır.
Bu noktada, DEV-İŞ olarak bu Göstermelik Toplantıya katılmamakla birlikte görüşlerimizi bir kez daha özetle açıklamayı gerekli görüyoruz. Aşağıda, ilgili konudaki görüşlerimizi ve bu ülkede en fazla ezilen özel Sektör İşçilerinin vahim durumlarını özetleyen görüşlerimizdir;
1- Teşvik Prim Sistemi Fonu (TPS);
Bu fon Yabancı İşçiler için kesilen İhtiyat Sandığı paralarının İşçilerin hesabına yatırmak yerine TPS’ye yatırılması ve bu paraların da işverenlere aktarılması üzerine kurulmuştur.
Halbuki DEV-İŞ TPS fonundaki paraların İşçilere ait olduğuna ve bu fonun bu şekliyle ortadan kaldırılarak işçilerin paralarının kendi leyhlerin kullanılmasından yanadır. Hükümetin tavrı ise, bir insanlık suçu içermekte, “Yabancı İşçi” adı ile ülkemizde bulunan işçilere karşı Ayrımcılık yapılmasının aracı olmaktadır.
2- Yabancı İşçilik Konusu;
Yabancı ve Kaçak işçilik konusu ülkemizin en önemli sorunlarından biridir. Çünkü bu sorun gerek ekonomik, gerek sosyal ve demokrafik, gerek asayiş, gerekse işverenlerin yabancı işçilere köle muamelesi yapması sonucu insani konularda olumsuz gelişmeleri tetikliyor.
Ayrıca, bu konudaki mevcut durum, yurttaşlarımıza iş olanağı sağlamak yerine işsizliği körüklemektedir. Ayni zamanda yabancı işçilerin insani çalışma koşullarına kavuşmasından uzak noktadadır.
Konu “Ucuz İş Gücü” olarak değil, “İş Gücü Açığı” olarak ele alınmalı ve Yerli işçi bulunamaması, ilgili alanda İş Gücü açığı olması halinde Yabancı İşçi İzni verilebilmelidir.
Devletin konuya yaklaşımı ise şu 3 temel unsuru içermelidir;
a- Demokrafik, sosyal ve kültürel yapıdaki bozulmayı düzeltmek.
b- Kıbrıslı Türklerin istihdamı ve çalışma koşullarını olumsuz olarak etkilemeyecek politikaları sağlamak.
c- Tüm Yabancı işçilerin ücretleri ve iş koşullarında, Kıbrıslıtürk çalışanlarla ayni koşulların ve eşitlik ilkesinin olmasını sağlamak.
Ciddiyetle Ele Alınması Gereken Konu
“Özel Sektör İşçilerinin Durumu”
Özel Sektör çalışanları, büyük oranda yasalarımızda var olan 8 saat çalışma, izin hakkı, bayram ve resmi tatil günleri uygulaması gibi yasal haklar ile işçi sağlığı iş güvenliği kurallarından yoksun olarak çok kötü koşullarda çalıştırılmaktadırlar (Az Sayıdaki Sendikalılar Hariç).
Bu insanlarımızın iş güvenceleri de olmadığından örgütlenmede de sıkıntılar yaşamakta, ‘Yasa, Hak Hukuk’ diyenler ne yazıktır ki işsiz kalmaktadırlar. Özel sektör çalışanlarının, çalışabilme olanakları mutlaka patronların iki dudağı arasından kurtarılmalı ve bir an önce bir ‘İş Güvencesi Yasası’ yapılıp, “İş Mahkemeleri” kurulmalıdır.
Yine bu çerçevede ilgili yasalarda demokratik düzenlemeler gerçekleştirip Çalışma Dairesi denetimleri de çoğaltılarak Özel sektör çalışanlarının da örgütlenmesinin önü pratik olarak açılmalıdır.
İşçi getirmek için çalışma izni başvurusunda bulunan işverenlerin işçilerine izin verilmesini nasıl ki Sanayi Odası, Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği ve Esnaf Zanaatkarlar Odasına üye olma şartı getirilmişse, bu işverenlere de izin verilen işçilerinin sendikalı olması şartı getirilmelidir.
Hükümet, işveren örgütlerinin örgütlenmesine olanak sağlamıştır. Ancak “Yabancı İşçilik” olayının da düzgün işleyişi sağlamak işçilerin de örgütlü olması ile mümkün olacaktır. Hükümet eğer her kesimin Hükümeti ise, işveren örgütleri ile işçi örgütlerinin örgütlenmesinde Sosyal taraflara eşit davranmalıdır.
SONUÇ OLARAK
Özel Sektör Çalışanlarının Örgütlenmelerine Katkı Sağlamak ve Çalışma Koşullarında Gerçekleştirilecek İyileştirmeler, Herkesin İlla ki Devlette İstihdam İsteğini de Ortadan kaldıracaktır. Çalışanlarının Devlet İşi Bulunca kendilerini bırakması konusunda İş Çevrelerinin Yakınmaları Haksızdır ve Kabul etmelidirler ki mevcut Özel Sektör Çalıştırma Şekilleri ve Ücretleri böyle kaldıkça yurttaşlarımızın Devlette istihdam isteği gayet doğal ve haklı bir istek olarak sürecektir.