Rana Sarro tarafından yapılan bu röportaj 9 Mart 2013 tarihinde Kıbrıslı gazetesinde yayınlandı
Soru: Murat Kanatlı kimdir, hangi görevlerde bulundunuz
M.K. : 1973 doğumluyum. İnşaat mühendisiyim. 1990’dan beri aktif siyasetin içindeyim. 93’ten beridir de Yeni Kıbrıs Partisi’nin (YKP) parti meclisindeyim. 1990’dan beridir de YKP’nin yürütme kurulunda çeşitli görevlerde bulundum, şimdi de Örgütlenme Sekreteriyim. Yeniçağ Gazetesi’nin editörüyüm.
Soru: Belediye Başkanlığı’na neden aday oldunuz? Belediye Başkanlığı adaylığı fikri nereden doğdu?
M.K. : Şöyle söyleyeyim Yeni Kıbrıs Partisi 1989’da kuruldu. Kurulduğu günden beridir de her seçimi kendi koşulları içerisinde değerlendirdi. 1990 seçimlerine katıldık. 2000 yılına kadar tüm seçimlere katıldık. 2000’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Arif Hasan Tahsin ile dâhil olduk. Bize göre, bizim siyasal radikal sol aileye göre, 2.54 iyi bir rakam aldık. 2003 yılındaki seçimlerle ilgili boykot çağrısı yaptık. 2013’e kadar da tüm seçimlere boykot şeklinde dâhil olduk. Ama tüm seçimlerde aktif olarak rol aldık, hem girdiğimizde hem boykot yaptığımızda kampanyalar yürüttük. “Bu coğrafyada seçimlere müdahale var” Israrla anlattığımız da, bu coğrafyada seçime, ‘seçim’ deme koşulları yok. Bu coğrafyada seçimlere sürekli müdahale var. Seçim süreçleri adil ve demokratik yapılmıyor. Bunu anlatmak için geldik. 2000’e kadarki süreçte platforma girerek bunun anlatılabileceğini düşünürdük, 2003’ten sonra dışarıda kalarak bir dert anlatmanın mümkün olduğuna inanırdık. Bu Lefkoşa seçimini ciddi olarak ele aldık. Çok ciddi bir umutsuzluk var. Ve insanların bir alternatif görememesi ve bulamaması var. Biz bu sürecin çok hızlı bir şekilde önce sendikaların harcı olacağı bir ortak platformda girebilmeyi denedik, olmadı. Bunun üzerine de bizim yerel yönetimlere dair bir miktar düşüncemiz var. Gerek Türkiye’de BDP’nin elinde tuttuğu belediyelerle yaşadığımız deneyimler var. Onun dışında Avrupa’da ve Latin Amerika’da katılımcı bütçe gibi konularla yapılan deneyimler var.
“Başka tür yerel yönetim olabilir”
Bu coğrafyada başka bir tür yerel yönetimin olabileceği, dünyada bunların uygulandığını anlatmak ve alternatifin mevcut olduğunu dile getirmek ve insanlara aslında çıkış yolunun var olduğunu ifade etmekti. Bunun adına parti uzun ve hızlı bir solukla iki hafta içinde 3 parti meclisi toplantısı yaparak, oy çokluğu ile girme kararı aldı. Beni de aday olarak tespit etti, biz de kabul ettik.
“En yüksek sayıda kadın bizde”
Hiyerarşiyi sevmediğimiz için de, 16 adayla katılıyoruz. En yüksek sayıda kadın yüzde 40’la bizde. Biz bunun yüzde 50 olması için çabaladık, başaramadık. Seçim kampanyasını yalnızca adaylar üzerinden götürmüyoruz. Bir seçim komisyonu kurduk. Onunla götüreceğiz. Bir eş koordinatörlük yarattık. Benimle beraber ‘Tegiye Birey’ isimli arkadaş, seçim komitesinin eş koordinatörüdür.
“Bizim savunduklarımız bu ekipte var”
Yani bu şekilde söylediğimiz şeyler, ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği istiyoruz orada var, alternatif bir şey istiyoruz orada var. Gençler diyoruz, genç bir ekip var. Tecrübe diyoruz, tecrübeli arkadaşlarımız var. Yani tümünü yalnızca sözde bırakmadan pratikte de hayata geçirmek için böyle bir süreç başlattık.
Soru: Protesto için seçime katıldığınızı söylüyorsunuz ancak bir yandan da, iyi bir ekibiniz olduğundan bahsediyorsunuz. Bu adaylığınız ne anlama geliyor?
M.K. : Yeni Kıbrıs Partisi olarak belediye meclisinde daha önce yer aldık. Değirmenlik Belediyesi’nde 12 yıl boyunca arkadaşlarımız görev yaptı. Belediye meclisinde de başkanlıkta da tarafız. Yani bir dert anlatma bir söz söyleme için süreçteyiz, bu mücadelenin tarafıyız ama biz diğerleri gibi yalnızca seçilme veya yalnızca koltuk derdinden değil. Bizim birinci derdimiz, bir alternatifi ortaya koymak, farklı bir yönetim şeklinin olabileceğini anlatmaktır.
Soru: Adaylığınızın protesto niteliğinde olduğunu söylüyorsunuz, seçim neticesinde seçildiğinizi varsayalım, o zaman ne olacak?
M.K. : Seçim sonucunda, halk derse ki, biz inandık ki; bu işi YKP’liler yapabilir ve bize görev verilirse, bundan hiçbir zaman kaçmayız ve buna da hazırız. Yani bu deneyimimiz var, bu birikimimiz var ve yapmışlıklarımız var. Değirmenlik’te Ergün Emiroğulları ile birlikte o dönemin belediye başkanını mahkemelerde süründürdük. Yani bunu burada yeni baştan yapabiliriz. Yani hem belediye meclisinde hem de başkanlıkta hazırız. Ama aday olmamızın birinci aşaması seçin bizi de bunları yapalım değil. Şimdi şu an bunların olabileceğini, nasıl olması gerektiğini, nasıl bir yönetimin olması gerektiğini anlatıyoruz, bu süreci o şekilde kullanacağız.
Soru: Nasıl bir yönetim olması gerektiğini anlatmak için seçime girdiğinizi söylüyorsunuz. Özetle nasıl olması gerekir, sizin savunduğunuz nedir?
M.K. :Bizim şimdi şu an ısrarla söylediğimiz, altını çizdiğimiz konu, katılımcı bütçedir. Yani Lefkoşalıların Lefkoşa’yı yönetmesidir. Katılımcı bütçe, bizim yasamızda da vardır. Bir adet program yapılması yazar. O programın bütçeden önce yapılma sürecinde biz muhtarlar aracılığıyla projelendirmeleri Lefkoşalılar ile beraber yapmaktan bahsederiz. Bu süreçleri aşmaktan bahsediyoruz. Örneğin, çok uzak coğrafyalara gitmeden yakın coğrafyadan, örneğin Çanakkale’de mesela bir program oluşturuyor. Örneğin Ocak’ta uygulanacak yönetimin belirlenmesi var. Şubat itibari ile muhtarlıklarda önceliklerin yapılması var. Ve o şekilde gidiyor. Biz böylesi bir bütçelendirme ile beraber, Lefkoşalılara sorumluluk verilirken, yani bu bütçeleme süreci şu; hem ne kadar para toplanacağını ve toplandığını Lefkoşalılar da görecek. Yani Kaymaklılı ‘ben yol istiyorum’ diyorsa, topladığı para bunlardır, ihtiyacın olan da budur diyerek, Lefkoşalılarla birlikte konuşabileceğimiz, bu işleri beraber götürebileceğimiz bir süreci hayata geçirmeye çalışıyoruz.
“Personelin durdurulması gerekiyor”
Projeleri ise Lefkoşalılar ile birlikte mümkün olan mali kaynakla ortaya çıkaracağız. Elimizde de bir istihdam sorunu var, bunu nasıl aşacaksınız diye de soruluyor. Çok net; belediyede haksız olarak mafyanın elemanı olarak orada bulunan yaklaşık ortalama 100 personel var. Bu personelin durdurulması gerekiyor. Bunun yanı sıra 454 tane memur var. Ve yaklaşık olarak şimdi şu an Lefkoşa sokaklarında görev yapan ve tüm yükü çeken ise sadece 100- 150 tane işçi var. Böyle bir yük kabul edilemez. Biz hizmet veren bir belediyenin ortaya çıkmasını kabul ediyoruz. Bu memurluk statülerinin değişmesi gerekiyor. Bununla ilgili olarak çalışmalar yapacağız ve bu şekilde çalışma sistemini organize edeceğiz. Kadrolu personel fazlasını ise tüm dünyada olduğu gibi, ‘kadın sığınma evleri, kadın dayanışma evleri, yaşlı bakım evleri, kreşleri de dünyanın birçok yerinde yerel yönetimler yapmaktadır. Yani bu tür servisleri de açarak, kadrolarla bunları da farklı yerlere dağıtabilirsiniz. Yani bunlar size ek yük getirmeyecek. Bu şekilde hizmet alanlarını açarak bu kadroyu rahatlıkla eritebilirsiniz. Ama sorun olan iradedir, sorun olan bu konuya direk müdahaledir. Bunu yapacak olan da tek başına bir başkan bir belediye meclisi yapamaz. Bunu Lefkoşalıların sahiplenmesi ve birlikte yapılması gerekiyor. Biz bunu katılımcı bütçe dediğimiz yöntemle yapabileceğimize inanıyoruz.