.YeniçağmanşetKıbrıs sorunu gündemin dibinde
yazarın tüm yazıları:

Kıbrıs sorunu gündemin dibinde

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıs’ın etrafında yer alan gelişmeler dolayısıyla Kıbrıs sorununun çözülmesinden gelmesi olası çıkarlar arttı ve Türkiye ile İsrail arasında özür dileme jestinin beklenmedik bir anda gerçekleşmesi o çıkarları bekleyenlerde umut yarattı. Onun için zaten programı nedeniyle işi kurcalamak zorunda olan BM Genel Sekreterliği de harekete geçti.

Kıbrıs sorunu sadece Kıbrıs ile ilgili bir sorun değil uluslararası bir sorundur çünkü uluslararası etkileri olmaktadır. Sadece tarafların arasındaki tehlikeli tırmanışa açık ilişkiler değil Kıbrıs sorununda bir birlerinin ayaklarını yakalama çalışmaları dolayısıyla çıkardıkları sorunlar dünyada yansımaları olan sorunlardır. Örneğin Kıbrıs sorunu başladığında henüz doğmamış olan AB barış için görev gücünün NATO olanaklarından yararlandırılması talebi Türkiye’nin vetosu ile karşılaştı çünkü Kıbrıs’ın Rum yönetimini tanımamaktadır ve kendisinin üye olduğu NATO’da onun devlet olarak kabul edilmesini onaylasa olmayacak. Böyle Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin engellemesiyle Türkiye de sıkıntı yaşamaktadır.

Bunlara ek olarak Türkiye’nin üyeliğine daha fazla önem vermeye başlayan ve ilerde daha da önem vermek zorunda olacağına inanılan AB de Kıbrıs sorunu nedeniyle üyelik sürecinde yürümesine izin verememektedir. Şimdi de doğal gaz çıkarılınca nereden ekonomik olarak götürülmesi daha uygundur düşüncesi de Türkiye’den gönderilmesi daha uygundur diye ortaya çıktı. Bu da anlaşın da mümkün olsun talepleri ortada dolaşmaya başladı.

Durum, çıkarların artması nedeniyle Kıbrıs sorunun çözülmesi baskılarının artacağını gösteriyor.

Buna Türkiye’nin de inandığını açıktır. Onun için her fırsatta Rum tarafına görüşmelere başlanması durumunda çözüm için elinden geleni yapacağını söylemeye devam ediyor. Buna iyi niyet işareti olarak görülür umuduyla ekonomik kriz yaşayan Rum tarafına yardım elini uzatmak ve çözüm 2004’te sağlansaydı kriz de olmayabilirdi diye çözümün getirilerinden bahsetmek gibi şık laflar etmeyi ekledi.

Rum tarafından garanti antlaşmalarını ele almayacak bir görüşme kabul edemeyiz gibi açıklamaya karşı bile ters tepki gösterme alışkanlığını fazla ileri götürmedi.

Ancak Kıbrıs’ta yaptıkları BM ve uluslararası toplumun “çözümü güçleştirecek adımlar atmaktan kaçının” kararına ters devam etti. Onun için şimdiye kadar Kıbrıs’ta oynanan suçlama oyunu (blame game) devam mı ediyor yoksa gerçekten Türkiye çözüme yanaştı mı sorusunu gündemde tutuyor.

Buna ABD çevrelerinin Türkiye kendini güçlü hissettiği için şimdi daha fazla talepler öne sürecek ama çözümü de kabul edebilecek yaklaşımı ile bakanlar da var. Hatta buna tabii ki deyip Türkiye haklıdır güçlüdür aslan payını hak eder diyenler de var.

Kıbrıs’tan bahsedilmiyor çünkü Türk kesiminin sesi Eroğlu’nun uzlaşmazlığının yansımalarıyla ortaya çıkıyor, Rum kesimi de biz haklıyız bize haksızlık yapılamamalı, federasyonu kabulle biz gerekli fedakârlığı yaptık bile dedikleri ile görülüyor.

Türkiye İsrail yakınlaşması, Türkiye Kürdistan’ı barışı ve Türkiye’den doğal gaz iletimi projesi ile İsrail’e de doğal gaz ihracatı kolaylığı yanında Filistinlilere de bunlara katılma fırsatı paketlenip yeni bir diplomasi oyunu sergileniyor denilebilir.

Ancak bu oyundaki aktörlere bakılırsa onların oyun içinde oyun oynamadıkları bir oyun partisi olmamıştır. İlk akla gelen sorun Kıbrıs’ta kimle kim arsında federasyonun kurulacağı sorunudur. Kıbrıslı Türklerin en hafif deyimle yani bakanın TV programında “azınlık olduk demeyelim fifti fifti diyelim” durumu federasyonun aslında Türkiye ile Rum Kıbrıslılar arasında olacağını bangır bangır bağırıyor.

Sorunu çözün diyenlerden nüfus yapısı için ilgi göstereni duymadık. Kıbrıslı Türklerden öfke ile buna karşı çıkıldığını hep görüyoruz ama Rum Kıbrıslılardan daha yeni yeni uyarılar geliyor. Kıbrıslı Türklerin sorunlarına sahip çıkmış gibi olmamak için uzun süre gık demediler ama son zamanlarda konuşuyorlar ve rahatça yabancılar bir çözümde gidecek demeye başladılar. Yunanistan da ık mık ediyor.

Kıbrıs’ın daha iyi bir gelecek için tüm Kıbrıslıların çıkarına bir çözüm çabası göstereceklerine esas ilgililer suçlama oyunu ile zaman yitirdiler şimdi de sorunun özünü değil kimin eli daha güçlü diye ölçüp karşımızdakinin eli daha güçlü biraz beklemekte yarar var gibi taktiksel işlerle oynuyorlar.

Anastasiades yönetimi de şimdi ekonomik krizle uğraşıyoruz bize izin verin diyor.

Bir yönetim tek bir soruna odaklanıp başka konuları olgunlaşmaya bıraksaydı dünya daha meleklerin cinsiyetiyle uğraşır olurdu.

Krizle uğraşırken görüşmelere gidilemez demenin anlamı yoktur ama daha fazla muhalefet yaratırsak krizden de destek bulamamak nedeniyle zararlı çıkarız diyorlarsa o başka. Çünkü barış için halkı hazırlama gerekliliği kendilerini bekliyor. Tüm dünyada çözüm ekonomik fırsatlar yaratacak diye açıklamalar ve kararlar ile uğraşırken ağızlarından batacağız diyenlere şimdi olsun yanıtlar vermeli ve bunu savunan Rumlardan özür dileyip desteklerini almalıdırlar. Ülkeyi işgal altına sokan olaylardan özür dilemek faziletini uzun yıllardan sonra göstermek iyi ama ders çıkaranlar şimdiye kadar neden çözümün Kıbrıs’ın ekonomik bakımdan ve başka bakımlardan yararına olacağını düşündüklerini izah etmemenin vebalinden de kurtulmalıdırlar. Kıbrıslı Türklerin liderliği gibi gösterilen acentalar da çözüm isteyenlere ettiklerinden nedamet duyduklarını açıklamalı ve özür dilemelidirler. Çözüm isteyenlerin hatırı için değil halkın çözümü kolaylaştırması için özür dilemelidir.

Kıbrıs’ta çözüm için gereksiz ve saçma önerilerin Rum kesiminin liderliği tarafında kabul edilmiş gibi yapılmasına da bakmadan gerekli ve makul önerileri görüşmeye hazır olduğunu açıklamadan örneğin garanti antlaşması dâhil olağanüstü nitelikli konuları görüşmeyi kabul etmeden gelin görüşelim çağrısı etki yapmaz. Bir taraftan federasyon deyip Türkiye’nin eline bakan ve yatırımlarının tümünü Türkiye’nin denetlediği aciz bir yönetimi ile federasyonu teklif edip kabul buyurun demenin ve Kıbrıslı Türkleri hiç böyle bir olasılığa hazırlamamak çabaları akim kılar. Kimse inanmaz. Çözüm için niyetli ise Kıbrıslı Türklere özgürlük tanınmalı, güvenilmeli ve deneyim kazanması için kendi başına bırakılmalıdır.

Bırakırsak düşer diyenin çocuğu yürümesini ana babasına isyan ederek öğrenir ama geç öğrenir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin