Çernobil faciasının 27. yıldönümünde, 26 Nisan 2013 tarihinde Çernobil mağdurlarını ateş-kes hattını boydan boya geçecek ve ara bölgeyi de kapsayacak şekilde Ledra Sokağı’nın iki yanında “insan zinciri” oluşturularak sembolik olarak anıldı.
YKP, Kıbrıs Yeşiller Partisi ve AKEL çağrısı ile gerçekleşen eyleme, partiler yanında nükleer karşıtı aktivistler, konuya duyarlı iki kesimden insanlar da katıldı. Anma sırasında YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı ve Kıbrıs Yeşiller Partisi Genel Sekreter yardımcısı Savvas Philippou ve AKEL Çevre Bürosundan Christina Nikolaou kısa birer konuşma yaptı.
Kanatlı, konuşmasında 1986 yılında, Çernobil’deki nükleer kazanın izlerinin hala devam ettiğini, böylesi koşullarda, Çernobil’deki Nükleer Tesisten sorumlu olan firmanın Girne’nin 90 kilometre uzağında, Mersin Akkuyuya da Nükleer Enerji Santrali kurulmaya çalışıldığını söyledi. Kanatlı, 2011’den beri toplumsal bir duyarlılık yaratmak için, Çernobil başta olmak üzere tüm nükleer kazalarında yaşamlarını kaybeden ya da sakat kalanların anısına bu eylemleri gerçekleştirdiklerini anlattı. Kanatlı, nükleer tesislerde ne yapılırsa yapılsın güvenliğin sağlanamayacağını, Mart 2011’de Fukushima Nükleer Enerji Santrali kazasından bunun net olarak anlaşıldığını vurguladı. Kanatlı, özellikle özel sektörün denetimindeki Nükleer Enerji Santrali’nin tehlike saçtığını, Bulgaristan’ın buna en kötü örnek olduğunu söyledi. Kanatlı, kaza olmasa bile Nükleer Enerji Santrali’nin nükleer artıklarının depolanması için gemi ile başka yerlere transfer edileceğini, bunun da Nükleer Enerji Santrali ömrü kadar yani en az 50 yıl boyunca Kıbrıs’ın kıyılarının nükleer atık tehdidi altında olacağını, bunun da kabül edilemez olduğunu söyledi. Kanatlı, Türkiye ve Yunanistan başta olmak üzere diğer nükleersiz bir bölge için çabalayanlarla dayanışma halinde mücadelelerini bugüne kadar sürdüklerini, bundan sonra da sürdüreceklerini vurguladı.
Açıklamaların ardından ara bölgede bir insan zinciri oluşturuldu, Çernobil başta olmak üzere tüm nükleer kazalarında yaşamlarını kaybeden ya da sakat kalanların anısına bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi, anıları için mumlar yakıldı. Bir süre ara bölgede kalan eylemciler daha sona dağıldı.
Ortak açıklama
Anma sırasında dağıtılan ortak açıklamanın tamamı şöyle:
Nükleerin tehlikesini dün Çernobil’de, bugün Fukushima’da yaşadık, Girne’nin kıyısından 90 km uzakta olan Akkuyu’da böyle bir senaryonun tekrarlanmaması için hiç bir gerekçe yok!
NÜKLEERE KARŞI İKİ TOPLUMLU EYLEM
İnsanlık, 11 Mart 2011 Cuma günü meydana gelen depremin neden olduğu tsunami ve karmaşanın dehşet verici sonuçlarından acı çekmekte olan Japonya’nın yaşadığı trajediyi büyük hüzün ve endişeyle takip ediyor.
İnsanlık, çokça reklamı yapılan nükleer santrallerin güvenli olduğu olgusunun şüpheye ne kadar açık olduğu konusunda dramatik bir şekilde bilinçleniyor. Bu bağlamda, Avrupa ve dünya kamuoyunun seferberlik içinde nükleer silahlara ve santrallere hayır demesinin önemi ve zorunluluğu gitgide artıyor.
Japonya’daki nükleer kaza, birçok ülkenin nükleer projelerine karşı küresel bir protestoya neden olmaktadır. Bu ülkelerden biri de, Kıbrıs’ın karşı sahillinde ve deprem kuşağı üzerinde olan Akkuyu’da bir nükleer santral inşa etmeyi planlayan Türkiye’dir.
Buraya inşa edilecek bir santralin hem normal faaliyeti sırasında hem de ciddi bir kaza sonucunda yayılacak olan radyasyon, yakında yaşayan insanlar dâhil tüm canlıların yaşam kalitesini tahrip edecektir. Doğu Akdeniz havzası çok geniş ve iç içe geçmiş bir ekosistemdir. Bir radyasyon sızıntısı olması durumunda santralin çevresindeki onlarca kilometrelik bir alan zarara uğrayacaktır.
Yirmi yedi sene önce bugün meydana gelen Çernobil kazası hâlâ Karadeniz havzası çapında insanlara ve çevreye sorunlar yaratmaktadır. Atmosfere radyasyon sızıntısı nedeniyle yaşanan binlerce ölüm, ölü doğumlar ve hastalıklar, aynı hatanın tekrarlanmasına izin vermemektedir. Japonya’nın bugün karşı karşıya kaldığı nükleer tehlike, dünyanın birçok bölgesi ve özellikle de Ecemiş fay hattı yakınında olduğu bilinen Akkuyu için önemli bir örnektir.
Nükleer atıklar kendi başlarına etkileri yüzyıllar sürecek büyük bir ekolojik faciadır, ve sızıntı tehlikesinin her zaman var olması nedeniyle kimse güvenli bir şekilde ortadan kaldırılabileceklerini iddia edemez. Nükleer atıkların ortadan kaldırılmasının maliyetinin çok yüksek olması, nükleer enerjinin ucuz bir kaynak olduğu yönündeki iddialara bir yanıt oluşturmaktadır. Ne bu maliyet ne de çevreye verdikleri zararın maliyeti hesaplanmaktadır. Gerçekten merak etmekteyiz: Kim nükleer attıkları on binlerce yıl topraklarında muhafaza etmek isteyebilir?
Bütün Kıbrıslıları, Çernobil faciasının 27. yıldönümü olan 26 Nisan akşamı akşamüzeri 18:30-19:30 saatleri arasında Ledra Sokağının her iki tarafında Çernobil mağdurlarını anmak için mumlarıyla toplanıp insan bir zincir oluşturmaya davet ediyoruz.
Unutma, nükleer güç tehlikelidir. Nükleerin tehlikesini dün Çernobil’de, bugün Fukushima’da yaşadık, Girne’nin kıyısından 90 km uzakta olan Akkuyu’da böyle bir senaryonun tekrarlanmaması için hiç bir gerekçe yok!
Gelin, sesimizi çocuklarımızın geleceği için yükseltelim!