yaklaşımlarAlpay DurduranMuz Cumhuriyeti Kıbrıs – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Muz Cumhuriyeti Kıbrıs – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrıs dünyanın başına milli kavgaların çağdışı kaldığı zamanda ikiye bölünmeyi becermiş olmakla övünebilir. Anlarız çünkü başında Yunanistan ve Türkiye de var. Ancak içinde insanlarına eşit muamele uygulayabilecek ve Güneyde kilisenin elinden eğitimi alıp çağdışı bir gumbaroculuğa son verecek bir değişimi sağlayabilirdi Kuzeyde çözüme en büyük çıkaran ve çözümü olanaksız olan gelişmelere tepkiyi somuta çevirebilirdi ve saire… Bunlardan başka Güney disiplini koruduğu için ün yaptığı en sağlam paraya sahip ülke olma unvanını hak etmiş olsaydı disiplini korumanın önemini aklında tutardı. Para hırsı ile reel yatırım için gerekmeyen kara paraya kapı açarak refah diye safahata düşmez ve rezil olmadı.

Şimdi batan bankalar ve kamu maliyesi ile dünyanın dilinde alay konusu oluyor.

Tıraşlamışlar. Berber mi oldular? Kimsenin elinden malını almaya vergi aldım denilemez. Vergi kazanç ister, kazancın kaydı için süre ister. Bir hukuk devleti kabul edilebilecek normlara uymayan kesintiye vergi adı koyamaz. Bankaların spekülatif olduğu açığa çıkmış kazançlarından olduğu saptanmış paralardan başka paralara el koyamaz. Maliyeyi batıranların yeri bir AB ülkesidir. AB ülkesi olarak Maastricht kriterlerine uymak zorundadır. Uysalardı böyle bir felaket yaşamak için neden yoktur. Dünyadaki ekonomik kriz yaratan mali sermayenin etkisi ile bu izah edilemez. Sorun bankaların verdiği kredileri ödemek için yeterli kaynak ayırmamalarıdır. Çünkü bir banka ancak öz varlıklarının belli bir oranı kadar mevduat kabul edebilir ve mevduatlarının belli bir oranı kadar borç verebilir. Sorun o kadar da değil maliye ve hazine merkez bankasıyla beraber halkın servetinin hepsini kullanmaz, yetkisiz ve oransız borç da yapamaz. Buna rağmen bankalardan hovardaca borçlanmış ve bazı fonları da tüketmiştir.

Hal böyle olunca böyle bir iktidar sahibi olmaya engel olamayan siyasi partiler, üyeleri ve genel olarak Rum toplumu suçludur ve cezasını çekecektir. Halk en masumu olduğu için uluslararası denetimden ve ülkelerinden para kaçırmak isteyenlere kolay transfer ve faiz vaadiyle kapılarını açmış olan iktidarın ve iş insanlarının aç gözlülüğü ile kalıcı kazanç kapısı gösterilmesine inanmıştır. Bunun tehlikeli olduğunu kavrayamamıştır. Onun için cezası bugünkü kadarla kalmalıdır ama iktidara gelip gidenler çıkarcı, yasa tanımaz ve uluslararası ilişkilere değer vermez olduğunu gösterdiğinden büyük cezaları hak etmiştir.

Bu arada hatırlayalım ki Hrıstofias’ın dışişleri bakanı Suriye’ye giderek “bize haber verseydiniz BM ambargosundan kurtulmanız için tedbir alırdık” diye Mali’de patlayıp çevresini ve elektrik santralını havaya uçuran ve can alan patlamaya neden olan mühimmatı el koyarak depolamıştı.

BM ambargosunu umursamayan ve zor karşısında mühimmata el koyduğu için Suriye’den bu şekilde özür dileyen bir politikanın sahibi olan Kıbrıs cumhuriyeti hepimizin yüzünü kara çıkarmış ve cezayı hak etmişti. Şimdi de uluslararası hukuku tanımayan iktidarın kendi hukukunu da çiğnediğini, AB’nin ki kendi hukukudur, kararlarını da tanımadığını ve gizli işleri çevirdiğini görüyoruz.

Nesin sen be! Muz cumhuriyeti misin?

Kıbrıs’ın küçük adamları kendilerini kendilerine bakmazlar, kendi yönetimlerini hukuk çerçevesinde tutamazlar ama başkalarına öğütler verirler. Burunlarından kıl aldırmazlar. Bir komünist başa geldiğinde bile maliyenin sömürüldüğünü gördüğümüz halde gözümüze baka baka şişindiler, sağlamda otururmuş gibi AB ülkelerine siz kapitalistler diye kafa attırlar gene de akıllanmadılar. Siz nesiniz yahu? Üç gün sonra önlerinde Anastasiades eğilsin diye meydandan kaçmak mıdır sizin adabınız?

İnsanlarınızı insafsızca tıraşlasınlar diye yalnız bırakmadan önce bir solcuya yakışır şekilde maliyeyi düzene sokamaz mı idiniz? Uluslararası sermayeye ülkelerinin servetlerini çalıp daha fazla kazanç diye bankalarınıza yığılmasına çanak tutuyorlar deyip Rusya’ya kara paraları yakalama yardımını niye teklif etmediniz? Biz bu kadar parayı mas edemeyiz deyip insanlarınızın birikimlerini de tehlikeye sokacak bu tehlikeli oyuna son veremez miydiniz?

Ülkemizi muz cumhuriyeti haline getirmek için çok sabredemediniz. Yirmi yılda yönetim disiplinini Orta Doğu ülkesi düzeyine yaklaştırdınız.

Sovyetler Birliği’ni soymak için fırsat kollayan nomenklatura yani yüksek bürokratlar kazançlarını ne yapacağını bilemedikleri arkadaşlarının gözü önünde tutamazlardı. Onun için kolayca aktarıp gerektiğinde hemen kullanabilecekleri ve örneğin Rusya halkına yardımcı olacaklarını gösterecek yeni kazanç kapıları açan yatırımlara aktaracakları yer aradılar. Sağlam parası ama eksik ahlakı olan Kıbrıs’ı buldular idi. Bazıları kuzeye de geçerek Rus parasını aklamaya çalıştılar ama hiç paralarını güvende hissetmediler onun için miktar az oldu. Güney ise AB’ye gümrük birliği ile bağlanmış ve maliyesi kurallara bağlanacak diye gözetim altına alınmış halede idi. Buna AB üyeliği ve EURO güvencesi de eklenince ideal bir az vergili, güvenli görece de yüksek faizli yatırım fonları kurdular.

Ancak kolay paradan şımaran Kıbrıslı bu güvenli durumun sıkı denetim sonucu oluştuğunu anlamamış gibi hareket ediyordu. General orders’in mali bölümünü çoktan unutmuştu. Memurların mal beyanlarına uyma artık sömürge devri uygulaması olarak alay konusu olmuştu. Bankaların denetimi çağdaş uygulamalar denilen fetch fonlarının moda ettiği enstrümanlar ile banka yasalarının uyumu garip denklemlere bağlanmaya başlanmış ve merkez bankasının gözü önünde taşınamayacak yüksek miktarlarda borçlanmaya kapılar açılmıştı.

Muz cumhuriyeti kolay para kazanmanın sorumluluğunu devralacak ahlakı yoktu ki dur daha fazla mevduat kabul edemezsin diyebilsin. Yunanistan devlet kâğıtlarına daha yüksek faizle katılmak da kolay gelmişti. Bazıları Yunanistan’ın kendilerini kollayacağına inandığını da düşünen vardır ama ben kâr hırsından başka bir dürtü görmüyorum.

Kıbrıs hep İngiliz dönemi sıkı denetimi taşıyamayacak gereksiz görmüştü. Onun sonucu fırsat varken ondan kurtuldu ve battı. Bundan sonra da dersini aldı demenin herhangi bir izi yok. Konuşanlar ayni açıkgöz tavırlarını sergiliyorlar. Almanya kazık atmış, Rus parasına el koymak için bu sıkı planı dayatmış, haksızlık yapıp EURO krizinin maliyetini Kıbrıs’a ödetmişler veya Annan Planı’nın intikamını almışlar gibi laflar mali denetimsizliğinin aşikâr göstergeleri olan istatistikler karısında beş para etmez.

Dilimizi düzeltip bankaya konan parayı yatırım diye adlandırmamalıyız. Üretimi maddi olarak hesaplayıp onun dışındaki spekülatif para dolanımını bir an önce reel yatırıma çevirmeyeceksek onun getireceği paraya gereğinden çok bağlanmamayı öğrenmeli böyle paralara yataklık edene de dikkat etmeliyiz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin