yaklaşımlarÖzkan YıkıcıTarihten günümüze gerçekler haykırırken? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Tarihten günümüze gerçekler haykırırken? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Medya ve poletikacının probaganda habercilik günceline takılırken, cihaletin bilginin üstüne güç konulup çıkarlaşan ülkemizde, yine gerçekler arada haykırıyor! Son dönemde öğrenmek amacında olanlar, bilgilerini yenilemek isteyenler için, yaşanılan yakın tarihle yeniden beleklerini canlandırmak isteyenler için etrafta oldukça bilgiler yoğunlaştı. Yakın tarihle ilgili Vikilieks yeni yayılan belgelerle özelikle yetmişler Kıbrısının onbinlerce kanıtsal bilgisi internet ekseninde dolaşıyor. Ayni dönemde ünlü Amerikan tarihcisi Olivır Stongun Amerikan yakın tarih sorgulu belgeseli NTV ekranında yayınlanıyor. Bunlar isteyen için nekadar sistemsel ezber oluşsada, bu bilgielrle belgelerle yeniden tarihi algılama öğrenme şansı yaratıyor. Hatta Kıbrısta çokca konuşulup hamasetleşerek tabusalaşan 74 sürecini belge bilgilerle daha bilimsel algılama sonucunda bildik ezberin nasıl yalanlarla basitleşip idolojikleştiğini bulacaktır. Tabi beraberinde yakın tarihle nasıl olaylar olduğunu ama günümüzde başka anlatıalrla nasıl anmamsızlaştırılmak istendiğine de tanık olacaklardır.

Yakın tarihle ilgili belgeler bilgiler havada uçuşurken, günümüzde etrafımızda yaşananları biraz araştırınca tarihle günümüzde nasıl poletikaların uygulandığını ve probagandanın bilginin nasıl kulanılıp egemen sistemle örtüştüğüne tanık olup yeniden düşünme olanağına geleceksiniz. Günümüz olanlarla kulanılan ifadelerle yakın tarihteki olayların nasıl çakıştığını göreceksiniz. Emperaylist gerçeği, sınıfsal nedenleri ve sömürgeleştirmenin acı sonuçlarıyla yüzleşeceksiniz. İlginç olan onca net uygulamalar ve resmen hiçseleştirilip çarpıklaşan kuramlarla nasıl başkalaşma olma sürecini öğrenerek araştırarak bilme şansına gelecekleşecek tutumuna varacağız. Bilgiler belgeler ve yaşamın öğretilmesiyle sonuçta nasıl bir dünyanın ve gelecek hedeflerin algılanmasına ulaşacak mavzemeye sahip olunacaktır. Yok bunları yok sayarsanız; Ozaman yalanlarla yaşama devam; Cihaletin tutsağında bilgiyi ret ederek öğrenmeyerek ezberci kul gibi kulanılmaya devam!***

Yakın tarihte olsun, günümüz siyasal kulanım konumunda kalınsın şu kavramsal paradoksluk yaşanıyor. Yetmişler veya Atmışlar dünyasında olsun, günümüz yeni gelecekle yapılanların anbalajında “Özgürlük, demokrasi” kuramları sıkca kulanılır. Yapılanlara sistem bu kavramalrla gelecek hesabı konulur. Oysa ufak bir sorgulamayla her kuramın anlamı tanımlaması vardır. İçerikleri bunlarla doldurulup anlamlaşır. Oysa ister yakın tarihte ister günümüzde bu kelimeler çok başka kulanılır. Amerika veya sistem tüm yaptıklarını “özgürlük, demokrasi” adına açıklarken ve karşıtları suçalrken; Sonuçta yaplanalar kulanılan ifadelerin hiç anlamı olmadığı ortaya çıkar. Sistemin ve gemen sınıfın çıkarsamasına iliştirilen kuramlar haline gelirler.

Yetmişşlerde Amerika Viyetnamı işkal etmek isterken, düzmece yalanlarla nedenler yaratırken, ülkeye yağdırdığı bonbalarla 4 milyon insanı katleder, ülkenin doğal yapısını yok ederken, buna “özgürlük, demokrasi adına” yaptıklarını anlatıyorlardı. Ama müdahale etme nedeninden yapılan işlerin hepsi yalan olmasına ve bir ülkeyi yok etme adına bu akavramlar kulanıldı. Yalnız! Viyetnam yıkılırken, 4 milyon Viyetnamlı ve yarım milyon Amerikan siyah fakir ölürken sonuçta savaşıda Amerika ve mütefikleri kaybederken, Amerikan askeri sanayisi trilyonlarca dolar kazanıyor, üst bazı kesimler daha zengin oluyor, bonba yapımında çalışmak için işçiler angarya hesabıyla çalıştırılıyorlardı. Bir halk doğasıyla yok edilirken, Amerikada bir sınıf kazanıp daha zenginleşiyordu! Onun için Viyetnam savaşı onutulmalıydı; Anlamsız kılınıp belekten silinmeliydi. Oysa Yetmişlerin kulanılan bazı silahların özelikle Turuncu adıyla simgeleşen zehirin hala Vieytnamda doğan sakat sorunlu çocukları ve bitki bitmeyen yerlerin acı tarihsel kanıtı olmaktadır. Ama odönemde ne deniliyordu; “Amerika özgürlüğü ve demokrasiyi korumak için Viyetnama müdahal ediyor”! Tıpkı şimdilerde Ortadoğuda olanlar gibi:

Irakı işkal ederken ayni terane hemde yalanı daha gözlere baka baka söylendi: Uyduruk bahaneler herkesce bilinmesine karşın ısrarla yok saydırtma veya yalanın doğru olduğu konuşuldu. Amaç doğru veya yalan değil yeni stratejinin tetiklenmesiydi: Sonuçta ırak işkal edildi; 2 milyona yakın insan öldü. Ölenlerin çoğu Amerikan değildi: Hatta Amerikayla çatışmalarda olmadı. Bizat Kültürle çatışmanın ve Şii hilal eksenli poletika sonucu ıraklıların mezhepsel hesaplaşmasından dolayı yaşandı. Irak hala huzur bulmadı. Denilen “Özgürlük demokrasi” yerine parçalanma ve bir birini boğazlama süreci yaşanıyor. Tek bir kesim kazandı. Ülkeyi yeniden parseleyen Uluslar arası petrol tekeleri. Hep ıraktan faydalananlar söylenirken, nedense genelde bedeliyle, ölümüyle ve parçalanmasıyla yok olma sürecine sokulan ıraklıları bu hesaplamaya koyan yoktur!*****

Yukardaki kıyasa şunuda eklemek mümkün; Açıklanan Kisincır yakın tarih belgelerinde Kıbrıs da vardır. Özelikle 74 dönemi aslında bildik ama resmi eksende ısrarla yok sayılan dönemden söz etmekteyim. Hep hamasetle bir şeyler anlatılıp onların tek doğru olarak akavratıldığı tarihten söz ediyoruz. Ama çok net yeniden ortaya kondu ki “Kıbrıs olayında direk Amerikanın pilanı ve stratejisi vardır”! Bunu hala anlamadan şimdi konuşulan yine ayni sistemin yeni stratejik dizayinini algılamak mümkün değildir. Türkiye Amerika ilişkilerinden bölgesel hesaplar direk yazışmalar ve görüşmelerle yeniden ortaya kondu. Bu bilgileri dahi almak şuraya bizi taşır; Tüm yaptığımız kutlamadan okutulan tarihe kadar hepsinin yeniden yazılması gerekir. Elbet bunu ayni çıkarla oluşan kesimler yapamaz.

Bunları neden yeniden yazdım: Şuanda yazıyı yazdığım Karpaz bölgesinden kısa mesafa sorasında Suriye bulunmaktadır. Suriyede etraf iyice karıştı. Bakarsanız içsel olaylar ve birçok taraflar vardır. Ama onalrda kayganlaştı. Bölgenin yeni dinamiği Kürtler birden tarafsızlıktan “Muhalif” eksende Suriye yönetimiyle çatışmaya katıldılar. Katarcılar, Türkiyeciler, Sudiler gibi çok başlı bölgesel hesaplı kesimelrin yumağı oluştu. Çatışma çok, kayıp bol ama gelecek belirsiz. Amrika Obama taktik değişimle Ortadoğu oyunu taşaronlarıyla oynama sürecini denetleyip Pasefik Asya eksenine kaydı. Türkiye İsrail merkesli poletik askeri güç ve Sudi Katar finansmanlı taktikli itifak Suriyede şer eksenli Şii hilalini kırmak istiyor. Mezhep kavgalı bölgesel ısıtma çatışması iyice yoğunlaşırken, Lübnanda hüküemt devirerek ısrarla çekilmek istenen Şii Hizbulah karşıtına sıcak çatışma alanı açmak isteniyor. Bir dip not;

Son zamanda özelikle Türkiyede devreye sokulan Hizbulah kuramıyla belli ki alıştığımız Lübnan Anti Emperyalist şii eksenli Hizbulah yapısı yanında bir dönem PKK için develtin Suni eksenli örgütlediği Türkiyedeki JİTM Merkezli Hizbulahı duyacağız. Bunu karıştırmayalım. Çünkü tekileştirme ve kolayclıkla Türkiyedeki Hizbulah ile Lübnandaki Hizbulahı kolayca tekileştirme tehlikesi vardır. Burda yukarda anlatığım gibi farklıdır. Şimdilerde devreye giren kürt dinamikle Türkiyede bir esruman olarak konulan Suni Hizbulah derin ilişkiler gündeme gelecektir. Türkiyedeki Hizbulahın devlet tarafından devreye sokulduğu ve ihdiyaç duyulduğu halde yeniden hazılandığı Diyarbakır Ünüversite olaylarıyla yeniden kanıtlandı.

Buhafta kısaca etraftaki yoğunlaşan bilgielrle ama kısırlaşıp cihalet tabularla ama resmi sistemin istediği algılarla oynanan karmaşalı koşulalrdan biraz yazıp kendimce kendimi anlatım. Öğrenmek isteyen için bilgi boşluğu pek olmayan ama sistemin idolojik aygıtları ve probagandasının çok mükemel işlediği ikilemde birazda insanın kendine kalan araştırma duygusu kaldı. Bunlar toplamda Kıbrısa yansıyacak. Kıbrıs hem Ortadoğu hemde Avrupayı saran kapitalist krizin adeta mahkumu gibi hepsini yaşayarak savrularak denize yol bulamayan dalgalar içindeki yelkene benziyor. Bakalım bilgi yoğunluğu ama cihalet kul duruşlu çelişkide yaşam bize neyi öğretecek?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin