Meraklısı için seçim demek fırsat demektir. Bazen bu fırsat yeni politikaların saptanmasıdır. Bazen ise ufak da olsa bir menfaatin sağlanmasıdır. Bazıları için bu, bir büyük adamın iyiliğinin karşılığı bir oy almasına ve bazı kişileri yönlendirerek başkalarının da ona oy vermesini sağlamaya hizmet eden bir tatmin işidir. Kahvede kendisini adam(!) yerine koyup selam veren o büyüğü yeniden seçtirmek büyük iş mi bilinmez ama bir şükran gösterişi şart oldu. Koca kahve ahalisi ona verilen selamı gördü ve kendisinin boş olmadığını anladı.
Oy verme gerekçesi değişir. O kadar çok gerekte bulunabilir ki hepsini yazıp tartamayız. Gene de sınıflandırabiliriz.
Oy verenden başkasına da yararlı olan nedenler, yalnız oy verene yararlı olan nedenler desem bilimsel olan bir tasnif isi yapmış sayılırız. Yalnız yapsak ne yapmasak ne? Ana vatanını değil başka bir ülkeyi ana vatan olarak kabul eden biri ne için oy verirse versin boşunadır.
Bizde sürekli size oy versek boşuna gider derler. Ben onlara derim ki sizin oyunuz sadece yıkıma gitti. Hem de öyle bir yıkıma ki yıkımın gerçek nedenine şükürler ederek gittik.
Denebilir ki kendimizi savunsaydık veya seçtiklerimiz dik dursaydı Türkiye de suçlanmazdı, yıkım da olmazdı; lakin TC yardım ve kredilerinin geri istenmeyeceğine emin olan seçilmişleri kim seçer diye düşünmek gerekmez mi?
Şimdi İspanyada gazetede okudum. Birinci sayfadan haber, partinin birilerinin ödediği ve ismini açıklamayan bir yardım verenden diye kaydedilen hesaptan şahsı vergi beyanına eklediği ve vergisini verdiği halde yöneticilerine ikramiye verilmesini soruşturan savcıların ve avukatların hikayelerini anlatıyordu. Bizde tek bir partinin bile mali bir suç işlemediğini sanacak kadar aptal değilseniz bilirsiniz ki kimse öyle suçları kovuşturmaz. Onun için ilgili yasası da saçmadır. Bu arada ise Türkiye’den milyonları arabasına yükleyip gelenlerin maceralarını TC mahkeme tutanaklarından okuduk. Yani az buz değil milyonlar ortada döner ve TC başlıca donordur (bağışçıdır). Bütçenin %30’bu ve milli gelirin %15’ine denk gelen bir para ortada gezecek ve kimse partilerin maliyesini denetleme cesaretini gösteremeyecek ama orada secim var denilecek!
Eskiden tehdit ve baskılar çoktu simdi menfaat keserek veya vermem ha diyerek herkesi tehdit eden bir ucube ekonomi yarattılardı ondan yararlanıyorlar. Ya boyun eğersin ya da seni ekonomik olarak mahvederim demek mümkün, ve yapıyorlar. Arkadan bir seçim daha gelecek oyuna muhtaç olacağız deyip çekinmeseler ülke çoktan boşalır, demografinin değişmesine gerek kalmazdı.
Anayasa hükümet kurmayı kolaylaştırdı, devirmeyi ise zorlaştırdı. Onun için görüşmeler tamamlandığı halde hemen oya sunulmayacak, bir gün beklenecek. Güvenoyu için toplantıya katılanların basit çoğunluğu yeterse de devirmeye üye tam sayısının yarısından bir fazla ister. Cesur mebuslarımız anayasaya bakamazlar UBP’nin elinden ülkeyi kurtaracaklar aceleleri vardır. İvedilik aldılar alelacele götürecekler.
Biz onları biliriz, onlar bizi demek isterim ama biz kim belli etmem gerek. İnsanlarımız Ada’mız ahalisine seslenirken ayrı haklardan bahseder, hatta egemenlik konuşur ama karşısında Türk veya Yunan görürse iş değişir. Orada yan çizer ve ayrı kimliğini unutur. Öyle olunca da seçim denilen iş rayından çıkar. TC’nin milyonları aksın çünkü onlar Rum’a karşı mücadele ederler ama parayı veren de hesabını tutar. Bizimki yardımı geri hiç istemediler şimdi mi isteyecekler der ama artık hesap günlük tutulur.
Benimkini seçeceksiniz dediklerini seçilenler de itiraf ettiler. TC’nin istemediği asla seçilemez diyen en ünlü liderlerimiz değil mi?
Diyesim şu ki halkın çoğunluğuna tercüman olamıyoruz. Bir yüzde bir kaçı temsil ederiz. Parası ve nüfuzu ile TC karşımızda durur. Götürecek diye heyecanlananlar yolun sonunda kendilerine benzeyeni götürmüş olacaktır. Yoksa seçim diyebilecek bir şeyle karşı karşıya değiliz.
Ancak halkın yüzde bilmem kaçı olan bizlere destek olup da fiili bir durum yaratmaya hiç değilse az bir az ihtimal yaratmazsa bize kusur bulunmasın elimizden bir şey gelmez. Kendi çalışma kurallarını öğrenmeye çalışmadan yıllarca mecliste yer işgal edenlere umut diye bakanlar ya iktidar ya muhalefet olacaksa buna çanak tutan utansın.
Çözüm deyip de onun rantını yemeye kalkanlara Downer etrafta, diyecek bir şeyin yok mu diye sormadan oy oy kullanana oyunu çöpe attın demek gerek.