RT.Erdoğan kendi deyimiyle “hiddet ve gerginlik” hitabet sanatının bir gereği durumunda ki anlatımıyla, konuşmalarının vaz geçilmezi durumunda olan bu iki sözcükle aynı zamanda, kendi karakter oluşumunu da anlatmaktaydı. Özcesi bu benim siyaset tarzımdır demekteydi.
Doğru tarzın bu olmadığını bilmekle birlikte anlanmaya çalışılıyor ve bu tarzından kendisini kurtarabileceği umudu taşınıyordu.
Erdoğan’ın topluma gösterdiği -kendi siyaset tarzında- tek gerçek, onun gerilimler üzerinden politika yapma hali ve bunun üzerinden toplumu kutuplaştırması ve siyasi ikbalini bunun üzerinden yürütme yöntemi.
Kelamında ötekileştirmeyi hiç eksiltmeyen Erdoğan, bunu kan ve şiddetle de taçlandırarak en üst seviyeye çıkarmış bulunmaktadır.
Kendi doğru(!)larını toplumun doğruları olarak kabul ettirmeye çalışmasının yaratmış olduğu birikimlerin, toplum tarafından kabül edilmediği şeklindeki duruşlarını; neden-niçin diye anlamaya çalışması gerekirken; o, bu haline karşı duran topluma feryat ve figan ederek haksızlıklarını tehditlerle anlatmaya çalışmakta, uyguladığı şiddetle de uluslararası sahnede kendine karşı oluşan eleştirileri de komplo olarak ifadelendirmekte, bunun Türkiye ayağınıda kendi uygulamalarına karşı duran çevrelerle tamamlamaktadır.
Bu onun ilk hali değildir.
Özellikle, iktidarının son beş, altı yıllık bölümünde defalarca izlediği bbir politikanın kendisi tarafından tekrar sahneye konmasıdır.
O, artık güvenilme de sorun olan bir politikacı kimliği haline gelmiş bulunmaktadır.
RT Erdoğan, Türkiye’nin içteki ve dıştaki politikasında tükenmişliğinin, kendisini yeniden üretebilme imkanlarının kalmadığı noktasında; parçalandırılmadan yaratılan ‘umut’tan siyaset sahnesine oturmasına/oturtulmasına, bir yanıyla da kendisi öncesi/partisi öncesi siyasi figürlerin tükenmiş halinin yaratmış olduğu bir sonuç olduğunu da, hiç aklına bile getirmemektedir.
O, Türkiye sorunlarını çözme noktasında hakkında ciddi kuşkular biriktirmiş olan bir politikacı tipi haline gelmiş durumdadır.
Ne zaman bir sorundan bahsederse, akla ilk gelen, onun bu sorundan ne kadar nemalanırım tarzıdır. Bu dalgalanmadan oluşacak olan dalgadan sörf yapma halidir.
O, artık kelamında ki kan ve şiddeti eline taşımaya başlamıştır. Şiddet aletlerinin kullanılmasına komuda etmekte ve topluma ölüm ve kanı servis etmektedir.
Kerem edip toplum arasına inmeye inatla reddetmekte, padişah tahtında fetvalar vermektedir.
Onların meramını öğrenmeden, onlara demokrasi ve özgürlüğü somutlaştırma icraatlarına girmeden, o, güvenirlilik sorununu çoğaltarak siyaset yaşamanı devam ettirmeye kararlı gözükmektedir.
Gerçeklik onu nereye kadar taşıyacaktır bu haliyle!