Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Emine Çolak imzalı açıklama şöyle:
Türkiye Cumhuriyetinde Gezi Parkı protestoları ile başlayan ve dehşet verici boyutlara ulaşan olaylar, devletin ve “serbest” medyanın bütün sansür girişimlerine rağmen, iletişim teknolojisinin gelişmiş olanakları vasıtası ile bütün dünya tarafından izlenmektedir.
Şiddetin ve insan hakları ihlalinin derhal sona erdirilmesi ve yapılan ihlallerin soruşturulması yönündeki sayısız çağrılara KTİHV da aynen katılır.
Sorumlu bir liderliğin, halkının içinden gelen herhangi bir tepki ve protestoya karşı davranışını ve söylemini defalarca ölçüp biçmesi beklenir. Gerilmiş ortama katacağı söz ve hareketin yaratacağı etkiyi öngörebilmek için empati ve zeka kullanımı çok önem arz eder. Bir lider, hangi söz ve hareketlerin yatıştırıcı olacağını ve hangilerinin var olan kızgınlığı daha da alevlendireceğini ayırt edebilmeli. Size karşı tepkili olanları aşağılamak, küçümsemek ve “haddini bildirmek” tarzında bir yaklaşımla durumun daha iyiye gitmesini veya yatışmasını beklemek büyük bir mantıksızlıktır. Liderin verdiği karşılık, kararları ve otoritesi sorgulandığı için ne pahasına olursa olsun muhaliflere gücünü göstermek, onları cezalandırmak ve susturmak amaçlı olmamalıdır. Verilen karşılık, ülke çıkarı doğrultusunda, insan haklarına uygun ve kendisine oy vermiş veya vermemiş tüm insanlara karşı saygılı olmak zorundadır. Bu husus bir liderin kişisel tercihine veya keyfine bağlı değildir. Demokrasi ve hukukun gereğidir.
Protestocuların “mesajını” beğenmeyebilirsiniz. Protestocular arasında size karşı olan çok farklı ve size göre “marjinal” olan ve onların art niyetli olduğunu varsaydığınız gruplar da olabilir. Ama bu, ifade özgürlüğü, gösteri hakkı ve işkence ve aşağılayıcı muamele yasağını içeren temel insan haklarını çiğnemek için yasal bir gerekçe asla olamaz.
Halkın çok büyük bir oranı, veya belki de sadece iktidar olacak kadar gereken oranı, bir lideri seçmiş olabilir. Ama bu, bir liderin sırf kendine katılmadıkları için halkına şiddet kullanması, çok yüksek miktarlarda kimyasal madde ve basınçlı su sıkması ve tutuklaması için oy vermiş oldukları anlamına gelmez. Seçilmiş birisinin kendisinde bunu yapma hakkı olduğunu varsayması ise çok vahim ve tehlikeli bir hatadır.
Türkiye’nin ekonomik ve politik güçlenmesi, halkının yaşam standardını da iyileştirdiği oranda, elbette ülkenin ve bunu sağlayan bir iktidarın gururu olur ve insan hakları standartlarının yükselmesine yardımcı olabilir. Ancak bu olaylarda bütün dünyaya da teşhir edilen demokrasi ve insan hakları anlayışındaki eksiklikler, diğer tüm başarıları da aşağıya çekmiş ve insan hakları standartlarının yükselmediğini göstermiştir. Özetle, bir ülkede insan hakları ve demokrasi standardındaki eksiklikler, başka alanlardaki görüntüsü ne olursa olsun, bu eksikliklerin yarattığı istikrarsızlık nedeniyle, ekonomik ve politik gücünün temeli de zayıftır demektir.
Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, kendi ülkemizde yeni hükümet ve genel seçimlerin gündemde olduğu bu günlerde, “insan haklarını koruyabilecek nasıl bir iktidar ve liderlik gerekir ? ” sorusunun büyük önem arz ettiğini vurgular, ve Türkiye’deki yaşanmakta olanların bize hatırlattığı, bu sorunun cevabı olan özellikleri şöyle sıralarız:
- Ekonomi ve çevre gibi halkın etkileneceği yeni ve önemli açılımlarda, katılımcı ve bilgi edinme hakkını önemseyerek şeffaf olmaya dikkat eden, yapmak istediğini empoze ederek değil, anlatarak ve dinleyerek gerçekleştiren;
- Seçilmiş olmanın, seçmenin kendisine her yapacağı için peşinen onay verdiği anlamına gelmediğini bilen;
- Kendi kişisel hırs ve egosunu Hukuk devleti ilkelerine, demokrasi ve insan haklarına sıkıca bağlı ve saygılı davranmanın önünde görmeyen;
- Yaptıklarının arkasında nasıl bir niyet olursa olsun, hata yapmış olabileceği ihtimalini her zaman göz önünde bulunduran ve yapılan hatalar nedeniyle oluşan hak ihlallerini tazmin eden;
- Üstlendiği sorumlulukları gerine getirirken, kibir ve saldırganlık yerine, mütevaziliği ve insanları dinlemeyi tercih eden
bir iktidar ve liderliğe ihtiyaç vardır.