“ Mübarek tüm Mısırlıların babasıdır”
Muhamed Badie
[ Müslüman Kardeşlerin önderi] [1]
Mohamed Mursi’nin iktidara geldiği Haziran 2012’den beri [2] Müslüman Kardeşlere ve müttefiki Selefilere karşı direniş derinleşerek devam ediyor. Artık ne polis, ne de Müslüman Kardeşlerin milisleri insanları korkutamıyor. Grevler, barışcıl gösteriler ve şiddetli çatışmalar az-çok düzenli olarak, tüm ülkeye yayılarak sürüyor… Göstereciler, Müslüman Kardeşlerin hiç bir zaman kabullenmedikleri devrimi gasp etmekle, devrime ihanet etmekle suçluyorlar. Hatırlatalım ki, Tarikat, Mübarek’i iktidarı terketmeye zorlayan 25 Ocak 2011’deki büyük halk mitingine katılmayı reddetmişti. Ve 18 gün sonra, 11 Şubatta Mübarek iktidarı terk etmek zorunda kalmıştı. Rejimle halk arasında derin kopuş söz konusu. Mısırın ezilen emekçi halkı ne ordunun, ne de Müslüman Kardeşlerin kendilerine hizmet etmediğini anlamakta gecikmedi. Tam tersine, oldum olası ister Mübarek, isterse Enver Sedat rejimleri olsun, bu iktidarlar Mısır’ın mülk sahipleri sınıfının ve Amerikan emperyalizminin hizmetindeydiler. Mısırda devrimci süreç asla duraklamış, bitmiş değil.[3]
Sadece bir kaç ay içinde, ülkenin her yerinde Mursiye yönelik tepkinin çığ gibi büyüdügü bir ortamda, Amerikan yönetiminin üç bakanı Mursi’ye destek için Mısıra geldi [4]. Mayıs 2013 de Barack Obama gizlice 1.3 milyar tutarında askeri yardım yaptı. Bu gün bu yardımın özel bir amacı olduğu anlaşılıyor. Zira Amerikalılar ordunun belirleyici politik rolünün farkındalar. Mısır ordusunun sadece kendi çıkarlarını değil, İsrail’inde çıkarlarını korumanın en güvenilir aracı olduğunu çok iyi biliyorlar. Hatırlamak gerekir ki, askeri yardım, 1979’da İsraille yapılan barış antlaşmasından sonra önemli oranda artırılmıştı. Enver Sedat’ın imzaladığı bu antlaşmayı Müslüman Kardeşler hiç sorun etmediler… Washington’un bir finansal aracı olan IMF, 4. 8 milyar dolarlık kredi karşılığında temel ihtiyaç maddelerine yapılan sübvansiyonu kesmesini istemişti. Öte yandan ABD’nin tam bir taşeronu ve uydusu olan Katar, Müslüman Kardeşleri halkın öfesinden kurtarmak için Mısır yönetimine petro-dolarları yağdırmaya devam ediyor [5]. Bu arada Avrupa Birliği de Tarikat’a karşı cimri davranıyor denemez: Avrupa Konseyi başkanı Herman Van Rompuy, “ AB ve bağlı finansal kurumların 2012-2013 yılları için hibe ve düşük faizli kredi olmak üzere, 5 milyar euro [ 6.5 milyar dolar] katkı yaptığını ilan ediyordu“ [6] Büyük-küçük tüm emperyalist ülkeler, şu veya bu şekilde ve ne yapıp-edip, gizli veya açık, halkın büyük çoğunluğunun istemediği rejimi destekliyorlar…
Arap dünyasında halkın devrim hamlesini ve canlılığını kıran kapitalist ülkeler, şimdilerde tüm imkânları seferber ederek, değişim ve ilerleme düşmanı Müslüman Kardeşler tarikatini destekliyorlar. Aslında Arap dünyasında eski ve yeni diktatörlerin, tiranların iktidarda kalmaları, büyük ölçüde ABD liderliğindeki emperyalist ülkelerin marifetidir. Dolayısıyla, emperyalistlerin çıkarı, başka bir çağa ait olan yerli despotlardan kurtulmak isteyen bölge halklarının çıkarıyla derin bir uyuşmazlık içindedir. Her isyan, her ayaklanma doğrudan veya dolaylı olarak kanla bastırılıyor. Bahrein bu bağlamda iyi bir örnek oluşturuyor [7]. Aslında Bahrein ormanı gizleyen ağaçtır. Zira, Suudi Arabistan’da, Ürdün’de Yemen’de, Oman’da, Kuveyt’te, vb. kaç isyan bastırıldığını bilen var mı? [8]. Libya ve Suriye’deki ilk barışçıl ayaklanmalar emperyalist Batı tarafından yapılan müdahaleyle ordaki rejimleri devirmek üzere iç savaşa dönüştürüldü. Paralı askerler [ mersenerler], karanlıkçı güçler silahlandırıldı, eğitildi, finanse edildi, aynı şekilde medya desteği sunuldu… Suriye’li “isyancıları” destekleyen Müslüman Kardeşler Şam’la tüm diplomatik ilişkilerini kestiler, bir de Mursi “uluslararası topluma” Suriye üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturma çağrısı yaptı. Suriye konusundaki tutumları, ABD ve bölgedeki uyduları olan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin tutumundan hiç de farklı değil.
Libya örneğinde Kaddafi rejimini devirmek için emperyalizmin silahlı eli olan NATO’nun müdahalesi gerekti. “ Libya’ya emperyalist müdahalelye onbinlerce masum insan katledildi. Ülkenin temel alt-yapısı çökertildi. Libya halkının bütünlüğü yok edildi. Emperyalist ABD ve uzantısı AB,kendilerine tamamiyle bağlı gayri meşru bir rejimi Libya halkına dayattılar”[9].
Mısır’da halk ayaklanması Mübarek’i iktidardan uzaklaştırsa da, rejimi değiştirmeyi başaramadı. Müslüman Kardeşler baskıcı devlet aygıını olduğu gibi devraldı ve kendi hakim sınıf çıkarları ve koruyucuları emperyalistlerin çıkarına kullanıyorlar. Bir kaç önemsiz rötuş dışında sosyal-politik ve ekonomik yapı ve işleyiş olduğu gibi kaldı. Rejim farklı bir ortamda farklı bir retorikle kaldığı yerden yoluna devam ediyor. Devletin tepesinde Mubarek’in kafası, Mursi’nin kafasının yerini aldı. Gerçi rejim farklı bir söylemle yol alıyor ama pratik planda değişen bir şey yok. Aynı sınıf çıkarlarına hizmet eden ekonomik politikalar ve siyaset pratiği yol almaya devam ediyor: Cennet vaadedilen büyük halk çoğunluğunun sömürüsü ve sefaleti büyürken, Müslüman Kardeşler yönetimi azınlığı beslemeyi sürdürüyor…
Teorik planda toplumun sınıfllara bölünmüşlügünu ve oradan hareketle de sınıf mücadelesi gerçeğini reddeden Tarikat, aslında bir tek sınıfın çıkarına siyaset yürütüyor: Burjuvazi… Tarikat için “ işçiler dini propogandaları için değersiz, rezil bir kalabalıktan ibaret. İşçi sınıfına yönelik bu aşağılamayı, aşırı ucu temsil eden Selefi müttefikleriyle de paylaşıyorlar…
Gelir dağılımı, herkese iş, sosyal adalet, kadın hakları, dini azınlık hakları, yolsuzluğa karşı mücadele, demokrasi, onur gibi… halk ayaklamasıyla gündeme taşınan tüm talepler, yeni iktidar tarafından silindi ve yerlerini daha neoliberal politikalar, dini kaygılar ve öncelikler aldı. Sınıfsal maddi taleplerin ve kaygıların yerini dini kaygılar aldı. Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi Mısır burjuvazisi için bulunmaz bir nimetti, kâr hırsıyla yanıp-tutuşan, varlığını tehlikede gören burjuvazinin yüreğine su serpilmişti… Zira, Tarikat onların sömürüsünü meşrulaştırıyor, zenginliğe el koymaları için değerli bir hizmetler sunuyor.
Mısır’ın ezilenleri henüz son sözlerini söylemediler. Tarih onlara hakim sınıfları devirmeden önce nasıl direneceklerini öğretti. İşçilerin, yoksul köylülerin, terkedilmişlerin birliği, yeni firavunlarla mücadeyi etkin bir şekilde yürütmek ve başarıya ulaştırmak için hayati önem taşıyor. Onların çıkarı, mülk sahibi sınıfları ve hizmetindekileri iktidardan uzaklaştırıncaya kadar devrimi sürekli kılmaktan geçiyor…
—————————————————————————————————————-
(1) Mohamad Badie chef suprême des Frères musulmans http://hebdo.ahram.org.eg/NewsContent/0/10/124/2186/Fr%C3%A8res-musulmans-Les-hommescl%C3%A9s-.aspx
(2) Les mouvements de contestation appellent à une grande manifestation le 30 juin 2013 date anniversaire de la prise de pouvoir par Morsi.
Par ailleurs, Morsi vient de nommer 17 gouverneurs appartenant à la Confrérie, à l’armée et aux services de Sécurité. Le nouveau gouverneur de Louxor Adel al-Khayyat appartient, lui, au Parti de la construction et du développement, la branche politique du groupe Gamaa-Al- Islamiya qui a revendiqué en 1997 l’attaque sur un site pharaonique de la région de Louxor, qui avait fait selon les sources entre 62 et 68 morts principalement des touristes.
Les Frères musulmans poursuivent ainsi leur mainmise sur tous les rouages de l’État.
(3) A propos des débats sur la révolution égyptienne, voir (en arabe) Atef Said :« Le libéralisme impérialiste et la révolution égyptienne »
http://www.jadaliyya.com/pages/index/11333/
(4) Hillary Clinton le 21 novembre 2012, John Kerry le 2 mars 2013 et le secrétaired’Etat à la Défense, Chuck Hagel le 24 avril 2013
(5) http://fr.reuters.com/article/frEuroRpt/idFRL5N0CX4KZ20130410
(6) http://fr.reuters.com/article/businessNews/idFRPAE90C03C20130113
(9) http://www.belaali.com/article-la-libye-apres-l-intervention-imperialiste-108002868.html
URL de cet article 21037
http://www.legrandsoir.info/egypte-les-freres-musulmans-au-service-de-la-bourgeoisie.html
*legrandsoir.info’dan Fikret Başkaya tarafından çevrilmiştir