Gezi parkı direnişinden taraflar kendi açılarından önlerine, sair zamanlarda kolay kolay bulamayacakları ders notları bulunmaktadır. Şüphesiz ki her akıl bu süreçten kendi meşrebince dersler çıkaracaktır.
Hükümet etme, iktidar olma noktasında olmasından dolayı AKP ve T.Erdoğan’ın buradan çıkaracağı ya da çıkarması gereken dersler daha fazla dikkate mazhar olacaktır.
Gezi direnişi, toplumda T.Erdoğan uygulamalarının yaratmış olduğu tepkilerin birikim neticesi olarak toplumda ki hal ise, aynı zamanda Erdoğan pratiklerinin yanlış hallerine dur denmesi halidir.
Erdoğan her fırsatta kullana kullana lime lime haline getirdiği kendileri öncesi yanlışlıkları istismar etmekten vazgeçmesi gerekliliğidir. T.Erdoğan geçmişteki yanlışlardan bahsederken, doğal olarak bu yanlışları kendisinin yapmayacağı hali olması gerekirken; bizatihi kendisi bu yanlışlıkların devam etmesinin teşvikçisi ve tarafı olmaktadır.
Toplumların çoğulcu karakteri esas alınarak toplumsal yaşamın tesis edilmesi gerekirken; o, seçim sonuçlarını çoğunlukçu anlayış üzerinden yorumlayarak, bir sonraki seçime kadar kendisine sınırsız salehiyat verildiğini zannetmektedir. Ve bunu öyle bir noktaya taşımaya başladı ki, karşısındaki duruş hallerini ‘dış güçler’ in yapmalarına kadar taşıdı.
Yönetme olgusunu kendisinin her şeye hükmetme noktasına kadar çıkaran Erdoğan; toplum karakterlerinin çokluklu karakterler halinde olduğunu, dolayısıyla yönetmenin söz ve karar sahibi olmada tek olma hallerini kaldıramayacağını, tam da bu noktada yönetmenin demokratik karakterinin ortaya çıktığını kendi bilincine çıkarması gerekmektedir.
Kendi siyasetine veli nimet olarak gördüğü ötekilenmiş hallerini on yıllık iktidarı sürecinde tepe tepe kullanırken, artık kendisi ötekiler yaratmakta ya da halen var olan öteki halleri kendisi devam ettirmektedir.
Gezi parkı direnişi, talepler ve uygulamaların bir biriyle uyuşmadığı hallerde ortaya çıkacak bir netice olduğunu orta yere bırakmış halde iken; devletin güç aygıtlarını toplumu sindirmek için kullanmak kendisine seçim sonuçları olarak verilmiş bir yetki değildir. Onun bu hali tüm yetkileri ve kararları kendi sultasına alma halidir. Ki, o da tem adamlı yönetim sistemine girer.
Örtülü devlet biçimleriyle uyuşmayan bu halin kendisini uzun süre devam ettirmesi mümkün olamamaktadır. Ya bu örtülü devlet biçiminin gereği olarak demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımının ucu kendi kararlarına ve yetkilerine dokunsa bile meşru hal olduğunu farkında olduğunun gereklerini yerine getirecek ya da açık diktatörlük devlet biçimi egemen olacaktır.