24 Mart 2009 tarihli olması muhtemel; dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, dönemin Sözcüsü Hasan Erçakıca ve dönemin Maliye Bakanlığı Müsteşarı Zeren Mungan arasında geçen konuşmaları Yeniçağ olarak yayınlıyoruz. Kıbrıs’ın kuzeyindeki “irade kimde”, “Kıbrıs’ın kuzeyinde neler yaşanır”, “sendikalar nasıl dize getirelecek” sorularının cevabının da bulunduğu bu konuşmaları bu nedenle yayınlıyoruz…
44 dakikalık konuşmaların tamamı
Konuşmaların çözümleri
- Talat: “UBP hükümete gelirse ben karışmam… Hiç hem de… Türkiye’ye karşı da bir sorumluluğum yoktur. Ben zaten onlara söyledim… Yardım edin CTP’ye de kazansın… Çeşitli yollardan, mesela kriz nedeni İle paket yapın… Ben bunu da söyledim Erdoğan’a”
Afrika Gazetesinde 24 Temmuz 2013 tarihinde bir kısmı yayınlanan bu ses kaydındaki çözümlemeler şöyle:
Mungan: Sene başında ciddi bir açıkla bütçe bağlandı. Biz TC ile de toplandığımızda, bütçenin 400 milyonun üzerinde bir açığı vardı. 2009 bütçesinin. Ve bunlar 213 milyonluk verdiler ve 130 milyon civarında bir tasarruf öngördüler kendilerine göre… Neticede 100 milyonun üzerinde bir açık kaldı. Ortada ne olacağı belli olmayan. Tabii o 100 milyonluk tasarrufu öngörürken taşımacılıkta tasarruf öngörüsü vardı. Burslarda tasarruf öngörüsü vardı.
Talat: Taşımacılık ne?
Mungan: Öğrenci taşımacılığı. Aksine biz artırdık taşımacılığı.
Talat: Yani nasıl artırdık Zeren?
Mungan: Bakanlar Kurulu’ndan geçirdiğimiz karar ile taşımadığımız yerleri de ilave ettik.
Erçakıca: E bu biline biline yahu? Neden yani?
Mungan: Bilmiyorum. Eğitim Bakanı öyle uygun gördü. Biz mali olarak sıkıntı olduğunu söyledik ama bilmiyorum Bakanlar Kurulu’ndan geçti. Burslar ile ilgili siz de uygun görmüştünüz kredinin yaygınlaştırılması yönünde bir düşünceniz vardı. Onu da hayata geçirmedik. Tasarruf tedbiri olarak alınabilecekler, alınamadı. Neticede bütçe her ay memur maaşı ve benzeri ödeme için 40 milyona ihtiyaç duyuyor. Bunların öngörülerinde ise 20 milyona yakın bir destek öngörüsü var. Haliyle her ay 20 milyon TL’lik bir açık olur. Bunu Ocak ayında teknik heyetle konuştuk, 20 daha aldık 40 daha aldık ve Ocak ayı bir şekilde ödendi ama o da Aralık’tan sarkmıştı biliyorsunuz 9’unda ödeyebildik sizlerin girişimine rağmen verilen rakam gene karşılamamıştı.
Talat: Hepsini vermediler.
Mungan: Evet, hepsini vermediler. Ve Ocak ayı öyle geçti. Şubat’ta benzer sıkıntı devam etti ama Şubat’ta da reel sektör ve yatırımda kullanmak üzere avans şeklinde bir ödeme yaptılar bize ama TC projeleri açılmadığı için o avansların hepsini kullandık biz maaş ödemeleri için…
Talat: TC projeleri neden açılmadı?
Mungan: TC projeleri protokol imzalanmadı. Protokol Mart ayında imzalanır. Her sene öyle oluyor. TC bütçesi geçmesi, açılması Mart ayını buluyor. O amaçla verdikleri kaynakları biz Şubat ayı maaş ödemelerinde kullandık. Şimdi bu aya geldiğimizde, açık daha da büyüdü. Öngörülen gelirlerde krizden dolayı önemli bir gerileme oldu. İş çevreleri de belli bir ölçüde krizi kullanıyor kimsenin günahını almayalım ama Mart ayında önemli bir gelir azalışı var. Son tahminimizin de altında… Gözüken hazine vasıtası ile taakuf edenleri çıkarırsak 105 milyon civarında bir gelirimiz gözüküyor. Hazine ile birlikte 120’ye varıyor. Normalde 130 – 135 arasında bir gelirimiz olması gerekiyordu. 15 milyon civarında bir açık var. Sonuçta bizim bu ay sonu ödeme yapabilmemiz için öngörülen 35 milyon kamu kesimi için daha önce ama bunun 15 milyonunu sosyal sigorta için kullanmak üzere 20 milyon vermiş oldular şeye. 12 milyon savunma için 10 milyon da yatırım avansı olarak vermeyi öngördüler yani 57 milyonluk bir kaynak öngördüler. Hasan Bey ile beraber gittiğimizde, sizin oradan girişiminiz olmasaydı kesinlikle Sayın Çiçek bir lira vermeyecekti. Ve o baskıyı da hissettirdi yani bize de… Şaban Bey’in de orada olması da işimize yaradı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Erdoğan ile görüşmesi şeklinde bir hatırlatma da yaptı sonrasında ben o sözleri söylemeyim, bir takım sözler ile birlikte…
Talat: Söyle yahu sen bana. Kereviz demiş? Nasıl dedi ama? Bizi keriz yerine koyuyorsunuz mu dedi?
Mungan: İki defa söyledi.
Talat: Ne şekilde söyledi? Koymayın mı dedi, koyuyorsunuz mu dedi?
Mungan: Koyuyorsunuz dedi. Ben not ettim de söylediklerini yani, bu rahatsız olarak ama sizden Tayyip Bey’e giden mesaj da netti. Net olduğu için de yapacağı bir şey de yoktu. Ama sonra söyledi; “Bir daha dedi olursa görevden alırım” dedi. Yani o noktaya geldi çünkü ısrarla üzerinde durduğu reforma yönelik yani havayollarını gündeme getirdi. Limanı gündeme getirdi. Havayolları her yıl bize 50 milyon TL yük getiriyor.
Talat: E, onlar daha uçak alıyorlar! Onun için gitmedim ben resepsiyona. Olur mu yahu böyle bir şey? Zarar eden şirket nasıl resepsiyon yapar yahu da daha uçak alır? Veya uçak alır da resepsiyon yapar.
Erçakıca: Öyle bir mentalite yoktur.
Talat: Belki, Turizm’i düşünüyorlar. Yoksa onu da mı düşünmediler?
Erçakıca: Onların sorumluluğu mu o?
Talat: Yahu, devletin sorumluluğu en geneli ile.
Erçakıca: O zaman öyle bir görev verecekler kendilerine.
Talat: Evet, devletin öyle bir görev vermesi gerekir.
Erçakıca: Bunlar da tam tersine söyleyecekler. Tamam da bizim zararımız ne olacak? Bu zararımızı devlet bize nasıl karşılayacak?
Talat: Neysa ne dedi başka sahi?
Mungan: Sayın Çiçek efendim Havayolları ile ilgili daha önce de söylemişti, bu çalışanlar ile ilgili ne kadar mükellefiyet doğarsa bir kere ödeyelim kurtulalım bundan ama her yıl her yıl önümüze gelemez ve aldığımız da bunu gündeme getirmiştik. Altın hisse ile devlet tarifeler ile ilgili pozisyon belirleyecekti ve özel sektöre bir şekilde yani hava yollarının çözümü o olmalı…
Erçakıca: Havayolları’na ne tepki gösterdi Sayın Başkan? THY’ye ye mammaya… Biz gerçek anlamda bir özelleştirmeden kaçıyoruz nedense çünkü tartışmalar da oluyor. Geçen gün Murat Ersoy’un bir şeyini yolladın ya tabii onlar karşılaşıyorlar böyle şeylerle ve tabii ki öfke duyuyorlar ve THY ile bireyler yaparak. Biliyorlar demek ki bu durumu. Duymuştum sağdan soldan ama detaylı bilmiyordum. Şimdi de uğraşıyorlar THY’ye ye yamasınlar kendilerini.
Mungan: Bir lafı da ilginçti. THY kapanı! Kafasının geçemediği yerde teneke bağlanarak geçirilmeye çalışılıyor.
Erçakıca: Kuyruğundan. KTHY o delikten geçmeye çalışır, kafasının geçemediği delikten kuyruğuna teneke bağlayarak geçirmeye çalışır.
Talat: Her boku yer. Demek ki çok öfkelidir adam. Peki ama haklı mı bu öfkesinde? Öyle mi yaptık gerçekten yani?
Mungan: Efendim, belli ölçüde haklılık tarafı var ama tabii yani bu dönemde söylenecek şeyler değil. Bir kişi olarak ben baktığımda, seçim ortamına girilmiş…
Talat: Demek ki hazmedemedi bu yani, Erdoğan’dan da böyle talimat gelmesini hazmedemedi. Öyle tahmin ediyorum
Mungan: Ama gergin tavrı efendim daha önceki toplantılarda da benzer şekilde de vardı. Biz yapamıyoruz, biz yaşayamıyoruz, sizi yaşatmaya çalışıyoruz siz gerekli tedbirleri alamıyorsunuz gibi bir yaklaşımı var.
Erçakıca: Tavrı çok sertti. Ama özüne baktığında konuşmanın negatif değildi…
Mungan: Evet, negatif değildi.
Erçakıca: Bir ara, bu iş böyle bitmez, bu yıl içinde oranları belirtti ya, şu an itibarı ile bize ayırdıkları genel bütçenin yüzde 48’ini verdiklerini söylediler 3 ayda…
Mungan: Sonrasında tamamladı çözümü de söyledi…
Erçakıca: Çözümü de söyledi belki dedi yeni bir protokol yaparız dedi… Orada da ışığı gösterdi bize. Gidin ne haliniz varsa görün demiyor. Anladın yani, uzlaşmaz görünümün altında aslında çözümü de işaret ediyor. Ben sana ne dedim Başkan’a tekrarlamak isterim. Bence çok zeki bir adamdır. Seçimlerle ilgili şeyi de anlattım kendisine… ÖRP ne yapabilir? 2 yarım cümle ile, istemiyorum da çok konuşurum ya ben, istemiyorum nezaketsizlik yapayım ve anlattım ki barajı geçse bile büyük ilçelerde Lefkoşa gibi durumu iyi değil dolayısı ile 1 – 2 milletvekilinde kalabilir. Biraz sonra aynı şeyi anlattı bize. Benim söylediğimden anladı laf kalabalığı içerisinde Lefkoşa’da küçük partiler Lefkoşa’da bir milletvekili çıkarmalı. Ama o çıkaramayabilir dedim dürüstçe.
Talat: UBP eğilimlidir bu adam.
Mungan: Ama net olarak CTP’ye yönelik net mesajı verdi. Üstelik teknik adamların yanında. Hasan Bey ile birebir görüşürken söyleyebilirdi ama teknik adamların yanında özellikle söylemesi…
Erçakıca: Sonra ben kaldım bunlar çıktılar ama
Talat: Ama nasıl söyledi? CTP
Mungan: Kesinlikle hükümette olmasını isterim dedi.
Erçakıca: Şey dedi, 18 sene Başbakanlık yaptı dedi, meyve veren bir ağaç mı yahu da 3 – 4 sene de kuruttular mı dedi? Denktaş’a da çattı. Dolaşırdı Türkiye’de üniversiteleri. Denktaş Cemil Çiçek adını söylemedi
Mungan: Ve reformla ilgili derdi de, teknik adamlar bir şeyler dedi herhâlde o da yok dedi hakkını yemeyin dedi. Bu hükümet dedi bazı reform şeyleri yaptı. Bir kısmını da meclise gönderdi dedi. Meclis dedi bizdeki gibi uzun soluklu çalışmıyor dedi. O öyle değerlendirdi.
Talat: Zeren merak ettiğim nokta şu: Bana Ahmet Uzun olayları böyle takdim etmiyordu. Yani şöyle; işte mesela bana söylemedi para verdi avans olarak da biz onu kullandık da bilmem ne… Bana dedi ki, geçen seneden bu kadar açık vardı, bunlar bize bunu vermediler 50 verdiler geriye kalan 50 duruyor ve o kalan 50 yüzünden oldu bütün bunlar diyor. Dediydi bana. Senin anlattığından her ay yani o 50 geçen seneden kalmaydı. Ama her ay, onlar 20 biz 40 istediğimize göre her ay 20 daha açık var demektir. Peki… Ocak, Şubat, Mart üç ay daha 60 daha birikmesi gerekir öyle mi?
Mungan: 60 daha dediğiniz ilave olarak?
Talat: Evet
Mungan: biz 40 aldık kamuya, geçen ay 20 aldık kamuya ancak bunula birlikte yaklaşık 60 daha almış olduk.
Erçakıca: Bunu nereden aldınız siz?
Mungan: Kooperatif’ten Sosyal Sigortalar için Kooperatif’ten kullandık. Yani Sosyal Sigortalar için geçtiğimiz yıldan 42 milyon ödeneği olmasına rağmen 42 milyon ödeme yapmadık biz. Sosyal sigortalar ister istemez…
Talat: Devletin ödemesini yapmadık yani biz?
Mungan: Evet
Mungan: Sosyal sigortalar ister istemez 42 milyon bankadan borçlandı ve o borçları faizlendi de 45 – 47 milyona ulaştı ve bu iki ayda da sosyal sigortalara yeterli parayı vermediğimiz için şu anda borcu sosyal sigortaların 73 milyondur.
Erçakıca: Kooperatif’e?
Mungan: Evet! Kooperatifin büyüklüğü içerisinde 73 milyon büyük bir para değil. Kooperatif’i tek başına bu risk yaratmaz.
Talat: Zeren, şimdi biz nerede yanlış yaptık diye sorarsam sana? 2004’te benim Başbakanlığım döneminde zaten ekonomi ile hiç ilgilenmedik. Bütçe bile geçiremediydik. Sonra galiba, Cumhurbaşkanı olduktan sonra geçti bütçe. Fakat, o günlerde büyüme yüzde 12 -13’lerdeydi. Bu büyümeyi yansıttık maaşlara. Ondan sonra 2005 benim Cumhurbaşkanı olduğum dönem yine büyüme devam etti. Galiba 2006’da da devam etti. Fakat sonra 2007’de durakladı fakat biz nerdeyse duyuru yaptıydık ki yakında yerel gelirlerimiz ile cari bütçeyi karşılayacağız dedik.
Mungan: 2004’te sizin dönemde olduğunuz sene bize öngörülen kamu kesimi için verilecek ödenekten kullanmadık.
Talat: Sonra ne yaptık?
Mungan: Belli ölçüde istihdam ve kamuya verdiğimiz artışlar…
Talat: Nerede verdiğimiz?
Mungan: 2005 ve 2006’da ciddi artışlar verdik. 2003 Aralığı ile 2008 Aralığında yüzde 71 tüketim endeksi var.
Talat: Peki ama yani biz enflasyonun üstünde verdik?
Mungan: Evet. Bütün büyüme ve artıyı verdik. 2003 Aralığı ile 2008 Aralık’ında tüketim fiyatları endeksi yüzde 71 idi. Biz memur maaşlarına çıplak yüzde 127 verdik. Yani bunun içinde barem içi artışlar falan yoktur. Minimum yüzde 130 civarında bir artış vardı. Bu, 4 senede yüzde 60 civarında reel artış verdik biz insanlara anlamına geliyor.
Talat: Peki, 2005’te seçimler oldu. Şubat’ta… Peki biz 2005’te ne zaman verdik artışı yahu?
Mungan: Sanırım Mart ayında…
Talat: Seçimden hemen sonra? Cumhurbaşkanlığı’ndan hemen önce?
Mungan: Öyle olması lazım…
Talat: Ben hiç hatırlamıyorum yahu… O dönemde hemen seçim kampanyasını başlattıydık. Yoksa acaba seçimden sonra mı olduydu? Hatırlayamadım şimdi… Demek ki o zaman
Mungan: Şimdi bizim ay sonu efendim, 130 milyon civarında maaş ve benzeri ödememiz var. Bizim gelirimiz 110 milyon civarında…
Talat: Peki Zeren, biz o zaman 2006’da da aynı şeyi yaptık. Gelirlerimiz şeydi?
Mungan: 2004’te gelirlerimiz oldukça iyiydi ve 2004’ten bir miktar gelir sanırım Ahmet Bey size iletti önceden alacağımız vardı alamadık yıl sonunda tuta verilebilir diye…
Talat: Haa, evet harcayamadıydık bütün parayı.
Mungan: 2004 oldukça olumlu bir yıldır.
Talat: Demek ki odur esas mesele. Peki onu düşünemedik be Zeren? Yoksa uyardınız bürokratlar olarak da? Ben bilmek istiyorum. Çünkü bundan sonra CTP hükümette kalırsa ben bu işe daha çok karışacağım.
Mungan: Efendim naçizane, Çeşitli şekillerde doğrudan size söylemedik ama keşke doğrudan Bakanlar Kurulu’na gitseniz ve müdahale etseniz. Cumhurbaşkanlığı’na gelmeniz gerekirdi ama keşke 2 sene daha Başbakanlık mümkün olsaydı. Her yönüyle maalesef bir takım sıkıntılar yaşandı. Her çarşamba günü biz önergeler ile ilgili görüş yazıyoruz. Ve her Çarşamba Sayın Bakan ile görüşüyoruz. Belli sıkıntılar var. Bir takım önergeler geçiyor. Bütçede ödeneği olmayan…
Talat: Ha, diğer Bakanlıklardan gelenler mesela…
Mungan: Evet diğer Bakanlıklardan gelen.1963’ü Kamulaştırmaları bile şimdi yapıyoruz. Projeleri, karayolları bir proje yapıyor. Yolun sadece asfalt benzeri işler maliyetini çıkartıyor. Elektrik boruları değişecek. Bunların hiç maliyeti yok. Su boruları değişecek. Bunların hiç maliyeti yok. Kamulaştırma maliyetleri yok. Proje geliyor çıplak. TC’den ödenek alınıyor. 2 milyon. Güzelyurt yolunda bunu yaşıyoruz. Ardından diyorlar ki 1 milyon kamulaştırma. Elektrik direkleri değişecek şu kadar para… TC bunları ödemiyor.
Talat: İlkten gelse?
Mungan: İlkten gelse proje o boyutu ile gidecek birlikte geçecek…
Talat: Proje yapılmaz yahu! Allah kahretsin olacak iş değil!
Mungan: Zaman zaman sorun biz en kötü bürokratız. Talep gelir biz elimizden geldiğince önünde durmaya çalışıyoruz. Şimdi ödeme mesele, Cuma günü ödeme yapılacak. Mecburuz o parayı toplayalım. Yoksa müteahhitler ile yüz göz oluruz. Gelir insanlar, o da hoş değil!
Talat: Ve yani müteahhitler de haklı. Çünkü sen maaş ödeyeceksin, müteahhitti ödemezsin. Nasıl olur?
Erçakıca: O da maaş ödeyecek. O da muhasebesini ödeyecek. Piyasada çarklar dönmüyor.
Talat: Biz de bir anda taahhüt altına girdik. Bu olayda değil sadece Hasan. Seçimin yapılmasında ben artık taahhüt altındayım ve bundan sonra karışacağım kim ne dersi desin. Seçimlerden sonra CTP hükümeti kurulursa daha sık Bakanlar Kurulu’na gideceğim. Başka yolu yoktur. Söz verdik artık. Bu sözden geri dönmek olmaz.
Mungan: Yapılacak olan, ne tür bir hükümet kurulursa kurulsun, sizin yönlendirmeniz ile bir format konması gerekir hükümetin önüne çünkü TC ne kadar katkı yaparsa yapsın bizi bir yere götürmez bu yapı.
Talat: Tabii Zeren, eğer korktuğumuz olur da UBP hükümete gelirse ben karışmam. Hiç hem de… Türkiye’ye karşı da bir sorumluluğum yoktur. Ben zaten onlara söyledim. Yardım edin CTP’ye de kazansın. Çeşitli yollardan mesela, kriz nedeni ile paket yapın. Ben bunu da söyledim Erdoğan’a. Bunların hiçbiri olmadı. Dolayısı ile eğer UBP kazanırsa benim hiçbir hükümlülüğüm yoktur… UBP ile de uğraşamam artık. UBP hazmeder mi beni gireyim da Bakanlar Kurulu’nun Başkanlığı’nı yapayım… CTP hükümeti kurulursa ben artık iyice karışacağım…
Mungan: Çiçek’in de mesajını öyle aldım zaten… Kesinlikle hükümette CTP’yi görmek istiyorlar…
Talat: Eh, istiyorlar da nasıl sağlayacaklar? Nasıl yardımcı olacaklar. Şu ana kadar doğru düzgün bir yardım yapmadılar. 29’undan sonra yapacaklarını umuyoruz. Kendi seçimlerinden sonra…
Erçakıca: Bir de şu var sayın Başkan onların seçenekleri arasında. UBP – CTP koalisyonu.
Talat: Tamam ama UBP’nin büyük parti olması durumunda iş gene zordur.
Erçakıca: Eh, olmaz… Biraz ben söylemeye çalıştım ama…
Talat: UBP büyük parti olursa alır Maliye Bakanlığı’nı yahu… Maliye’yi aldı mı bu iş biter. Maliye UBP’nin elinde olursa istediğini yapar… Biz yaşadık onu. CTP o zaman tek bir şart ile girmesi gerekir hükümete. Sadece Kıbrıs sorunu… Başka hiçbir konuda sorumluluk almasın CTP. Maliye’yi ve Başbakanlığı UBP alırsa zaten biliyorsun o ikisi meşveretleşti mi her şey biter…
Mungan: Ama eğer milletvekili sayıları eşit olursa biri Başbakanlığı alır biri da Maliye’yi…
Talat: Ha o zaman tamam. O zaman olur…
Erçakıca: Bakanlar Kurulu kararları hazırlanırken dikkat etmek lazım. Ben bilmiyorum. Maliye Bakanlığı’nın aylık raporları var diye tahmin ederim…
Talat: Hasan, biz DP ile hükümetlik yaptık. Ruhun bile sezmez. Adam verir yetkileri, istihdamlarda. Sen de ondan sonra koşturun. Hükümetin içinde eleştirecek misin büyük ortağı?
Erçakıca: Evet!
Talat: Olmaz!
Erçakıca: Olmaz olur mu Başkan. Kötü olan bu ahlaki yapısıdır siyasetin. Siyaset ahlağı kötüdür. Paylaşırsın, ortaklık yaparsın. Neyin ortaklığı? Herkesin adabı vardır ortaklık mı var? Yapamaz kardeşim! İnsanlar kendi hükümetleri, partileri içerisinde muhalefetlik yaparlar. İlkeler meselesi…
Talat: Neyse şimdi teorik şeyleri tartışma. Ben sana söylüyorum Eroğlu Başbakan olursa bu iş yürümez CTP’nin hükümet ortaklığı. CTP deklare edecek bana göre. Benim tek fonksiyonum Kıbrıs Sorununun başarı ile sonuçlandırılması… Ben gerisine karışmam demesi lazım.
Erçakıca: O zaman CTP dükkânı kapatsın!
Talat: Eh, öyledir. Kapatacak zaten. İkinci parti olursa ne yapacak?
Erçakıca: Çünkü Kıbrıs Sorununda Hristofyas’a bağlıdır
Talat: Eh tamam… Kıbrıs Türk tarafını canlı tutmak için CTP öyle bir rol üstlenecek. Ekonomiye dokunamaz Hasan. Bilmem… Eğer ki, Zeren’in de dediği gibi Maliye Bakanlığı’nı alacak. Maliye ve Ekonomiyi mesela…
Mungan: Ama UBP’nin zaten tek başına gelmesi efendim mümkün değildir. UBP olsa bile, mali konularda tedbir almak zorundadır.
Talat: Hayır, alacak Zeren. Benim ona itirazım yok! Alacak tabii… Ama o zaman ben onun sorumluluğunu almayacağım. Benim söylediğim o… Ben onun sorumluluğunu alamam ne kamuoyu nezdinde… Çünkü bir de bizim sendikalar, onlar bunlar var… Hade kına yakın diyeceğiz kendilerine. Ne yapabilirseniz yapın, geldiklerinde UBP’yi şikayete dinlemeyeceğim kendilerini. Ama CTP olduğunda öyle yapamam. Hele şimdi bu yeni dönemde CTP tekrar hükümeti kurarsa ben mecburum CTP’yi daha sağlam tutmak için elimden geleni yapayım.
Erçakıca: Şimdi UBP bir hükümet kurarsa da bir reform hareketi sürdürmeye çalışır sadakatle. Eli kolu makul ve akılcıl bir reform programı…
Talat: Öyle bir şey yapmaz yahu. UBP sadece Türkiye’nin istediklerini para alabilmek için mecburen yapacak. Hatırlamaz mısın Hasan 2001’de ne yaptı? Yapabildikleri kadarını yapacak. Allah bilir ne kadar da yapamayacak…
Erçakıca: Eh, siz destek olacak mısınız hükümete? Yoksa muhalefet edeceksiniz
Talat: Ben hiçbir şey yapmayacağım. Ne muhalefet edeyim. Muhalefet etmek mi benim görevim?
Erçakıca: Eh, destek mi olacaksınız?
Talat: Eh bilmem…
Erçakıca: Yani diyeceksiniz ki bu tedbirler zorunludur?
Talat: Eh, CTP’de bile diyemedik doğru dürüst…
Erçakıca: Artık bir dönüm noktasındadır Kıbrıslı Türkler…
Talat: Öyledir.
Mungan: UBP artık gizli bir şey de yapamaz efendim. Bir tek istihdamları yeterince takip edemeyebiliriz. Artık belirli bir şeyimiz de var mutlaka onları da takip ederiz. Aylık zaten ertesi gün hesaplar kapandığında bütün aylık raporlar çıkar. Yayınlamıyoruz bunu internette. Bunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim. Bir takım şeyler ortaya çıkmasın diye. Yoksa ertesi gün 31’inde ay sonu hesapları hazırdır. Yazılı taakük meseledir. Analitik bütçenin altındadır. Hiçbir sorunumuz yoktur. Toplama çıkarmaya ihtiyacımız yok. Ve yani 2005’ten sonra Zeren’in adını girdiğinizde, Zeren ile ilgili bütün ödemeleri alt alta görebilirsiniz. Kimse saklayamaz bundan sonra. Bir tek işte yetkiler…
Talat: Eh, yayınlamayınca saklamış olmaz mı Zeren?
Mungan: Şimdi açıkçası yayınlayamıyoruz. Biz bir şekilde onları takip eder durumda olacağız.
Erçakıca: Tek yapılması gereken şey Sayın Başkan, açıklıktır, şeffaflıktır. Toplum nereye gideceğine kendi karar verecektir. Yeni bir dönem başlayacaksa
Talat: Yeni bir dönem başlamaz Hasan UBP’nin gelmesiyle. Eski döneme dönüş olur. Ne yeni dönemi? Geriye gidiş olur yahu…
Erçakıca: Eh yapamaz…
Talat: Yapar yahu, CTP yaptı da kaç zamandır. Bak göresin neler yapacak…
Erçakıca: Yaptı da ne oldu?
Talat: Yaptı işte, halen daha devam ettirir…
Mungan: Şimdi orada şu oldu. TC takip edemedi. Belki benim kişisel hatam da var. Açık yüreklilikle söyleyim. Teknik heyetlerde yeterince durumu idare etmeye çalıştık. Geriye baktığımda ne kadar doğru yaptığımı da düşündüm. Ama ben bir Bakan tarafından atanmış bir kişiyim. Sizin yanınızdan çıktıktan sonra söyledi. Zeren sen de bizden bir şeyleri saklıyorsun. Eh şimdi havayollarını söyleyemezdim. 31 Aralık’ta Yönetim Kurulu geldi ve o saat 1 milyonluk işlemi yaptı. Zor duruma düşecekler bilançolardan, uçak alım şirketlerinden zor durumda olacaklar diye… Ben bunu şimdi söyleyemem. Ben lüzum çantamı alıp çıkayım Maliye Bakanlığı’ndan…
Talat: Ne yaptınız ben anlamadım?
Mungan: 31 Aralık’ta biz Kıbrıs Havayolları’na zararı için 50 milyonluk ödeme talimatlarını yaptık. O saat o işlemleri yaptık çünkü bilançolarında
Talat: Yaptın ama ertesi gün geri mi aldın?
Mungan: Aynı gün aldım! Ama 50 milyonu efendim depozito hesabını yaptık. Ve vergi vermiyor. Bizim adımıza tahsilat yapıyor bineklerden ay sonu geliyor ve diyor ki benim hesabımda para var oradan kullanayım. Biz vergiyi bir defa peşin öder gibi alıyoruz elinden ama bizim adımıza tahsilat yapıyor onu ödemiyor bize…
Erçakıca: 50 milyonu verdiler sermayeye katkı. Onun işlemini yaptılar. Şirketi güçlendirdiler. Sonra bunların nakite ihtiyacı olduğu için o 50 milyonu bilmem kaç senelik vergilerini ödemiş gibi o 50 milyonu geri aldılar. Fon o andan itibaren KTHY vergiden muaf oldu. Taa ki 50 milyonluk vergi işlesin…
Talat: Haa, e sen zaten bunu vermiş oldun!
Erçakıca: Eh, verdin tabii… Nakidi geri almak için de peşin olarak ödemiş gibi KTHY borcunu ödemiş gibi anladın mı?
Talat: Haaaa, vay üç kağıtçılar vay…
Mungan: O saat yapmamız gerekir. Aman battı şirket, rezil olacağız diye… Ben bunu söylersem çantamı da alıp gideyim.
Erçakıca: Bazı kurumların vergiler tahsil etmiyorlar. Böylece gelir kaybına uğruyorlar. Büyük kamu kuruluşlarının dediler, vergilerini tahsil etmiyorlar…
Talat: Yani Zeren sen demek istiyorsun ki, UBP de gelse bunları yapmak zorundadır?
Mungan: Başka çaresi yoktur.
Talat: ama bir çaresi var. Eğer krediyi Türkiye genişletirse
Mungan: Yok, genişletemez…
Talat: Neden?
Mungan: Bu boyutta genişletemez. Türkiye’nin öbür mükellefiyetini yapması gerekir artı 300 milyon daha vermesi lazım. 250 milyon ya da. 250 milyon da veremez. İki ayda yıllık açık öngörüsünü kullandı şimdiden Türkiye. Onlar da seçime giriyor ayrıca kriz de üstüne geldi… Kendileri de çok sıkıdadır.
Erçakıca: Nasıl ki sana yüzde 48’ini verdi sana ve kendi da kullandı tüm harcamalarını şimdi öyle bir fren yapacak, herkesin kafası gidip cama vuracak. Tabii o bizi da etkileyecek…
Talat: Beyaz eşyalar ödeyecek geri. Neyse anladık ne olduğunu. Biz demek ki, görünen odur ki Türkiye ile beraber ciddi tedbir alacağız. Bizim ciddi sıkıntımız burada sendikalar olacak.
Erçakıca: Ne yapacaklar? En güzelini ben sana söyleyim. En güzel bir ay grev yapmalarıdır
Talat: Bilmem ne yapacaklar Hasan. En büyük sorunumuz tabii bizim arkadaşların istikrarlı ve katı duramamaları oldu. İstikrarlı dursalardı bu sorunlar buralara kadar gelmezdi. Karar aldılar, ertesi gün vazgeçtiler. Şimdi umarım ki öyle olmaz.
Erçakıca: Bir ay grev yaparlarsa, bir aylık maaş ne kadardır Zeren?
Mungan: Bir aylık maaş 80 milyon
Erçakıca: 80 milyonu bir kere save yaptın. Onların kasalarındaki grev fonları ödesinler bakayım!
Mungan: Adnan geldi o kadar yalvardı, hazine bonosunu yatırdı falan filan. Grev ödemesi yapacak diye, biz kesinti yapınca ortalığı ayağa kaldırdı. Ondan sonra yumuşaklıkla yalvardı kesinti işini şimdi yapmayalım diye. Sendikaları düzene koymak istersek, aidatlarını biz toplamazsak sendikalar biter!
Talat: Doğrudur, aidatlarını sen toplamazsan doğrudur onu da değiştirmek lazım.
Erçakıca: Hiçbir sendikacıyı, iki yıldan fazla, bir dönem yani, kabul edilmeyecek mesleğinden uzaklaşsın sendikacılık yapsın. Şener Elcil öğretmen mi? Yarın kaybettiğinde ben mecbur muyum onu öğretmen diye istihdam edeyim? O senelerdir sınıfa girmedi. Ben ona bir tolerans tanıyorum tüm sendikal hak, iki yıl kardeşim, iki yıldan sonra kabul etmiyorum.
Mungan: Zamanlama da uygun. Nisandadır seçim. Mayıs’ta hükümet kurulacak… Özellikle öğretmen sendikaları agresif davranıyor. Haziran’ın içinde bunları ardı ardına eğer düzenleme yapılacaksa yaz döneminde yapılır. Okullardaki grevler kalkar açıldığında da yapacaksa grev yapar…
Erçakıca: Nisan’da en güçlü olasılık maaşlar ödenemediğinde, Cemil Çiçek gibilerin elinde bir manavella olacak. Siyasette kullanılacak bir araç haline gelecek bu ve UBP – CTP koalisyonu bu şekilde dayatılacak. UBP ararsa, ben öyle yapacam falan diyecekler ki boş ver sen. CTP ararsa toplayacağım küçükleri de hükümet kuracağım. Tabii burada çok parçalı
Talat: Yok yahu, CTP mutlaka tabii ki UBP’yi tercih etmelidir. Ama buradaki kritik nokta, CTP’nin UBP’den fazla milletvekili çıkarmasıdır.
Erçakıca: bunu 29’undan sonra Şaban ile biz bunu konuştuk. Ankara’ya tekrar giderek bu operasyonu biraz daha sürdürmek lazım. Yani Ferdi’nin biraz daha desteklenmesi gibi.
Talat: UBP çoğunluğunu alırsa CTP’de Dışişleri’ni alır.
Erçakıca: Niye Dışişleri’ni alır CTP?
Talat: Yok, Dışişleri’ni alması lazım…
Erçakıca: Niye? Dışişleri mi belirler Kıbrıs politikasını?
Talat: Dışişleri önemlidir. Dışişleri engel olabilir.
Erçakıca: Hiçbir şeye engel olamaz Dışişleri siz burada olduktan sonra… Bu sadece sizin rahat etmenizi sağlar. Ama kimsenin rahat oturmaya hakkı yoktur.
Talat: Ama yok, zaten CTP hükümette olunca ben gene rahatım. Ama zaten genelde Dışişleri’ni alır.
Erçakıca: Tamam da Sayın Başkan işte değişecek. Ezberler değişmezse bu toplum değişmeyecek. CTP kabul etmesin, ben sadece Kıbrıs sorunu için
Talat: Hayır ekonomiye müdahale edemezse diyorum. Yani eğer şimdiki gibi hükümet kurulacaksa hem Maliye hem Başbakanlık şeyde olacak, kesinlikle almaması lazım.
Erçakıca: İki parti de yeterince büyük olacak. Birisi 20 – 22 birisi 5 milletvekili marjinal bir parti değildir. Esaslı bir şekilde yetkiler paylaşılacak. Program paylaşılacak.
Talat: Evet yahu, memleketi kurtarmak için o iyi olur.
Erçakıca: Manavella Türkiye’nin eline geçince, ki maaşlar ödenemeyecek Nisan’da, o istediğini dayatacak. Yani ben geleyim da idare ederim Türkiye’yi sözünü kimse söyleyemeyecek. Dolayısı ile bence Zeren, şimdiden bir hazırlık yapmaya başlasın bu program için. Adam bize bunun işaretini verdi.
Talat: Evet Zeren bu doğrudur. Yani eğer CTP hükümete gelecek olursa, bunun için hazır olmamız gerekir. Bunu hükümetten bekleme. Hükümetin siyası kanadından bekleme. Öyle bir siyasi iradelerinin olabileceğini düşünmüyorum. Yani bunları bilmemiz lazım. Ve yani yapmamız lazım. Her halükarda. Ben KTHY’nin özelleştirilmesini konuşurken, THY’ye veririz bu görevi ki sen bu ihtiyacı gidereceksin görev olarak… Ve ben THY’nin bunu kabul edeceğini düşünüyorum. KTHY ile kavga ederken, personeli grev yürütürken, Kıbrıs’tan uçuşları aksatmamaktan bahsediyorum.
Erçakıca: Çiçek’in bize önerisi vardı. Bu öneriler vardı Pegasus’un da Atlas’ın da… Bayrak taşıyıcılığı meselesi.. Bunu biliyorsa dedim ya adam boşuna adamı olmadı Salih Coşar gibi Özal’dan beri…
Talat: Kim ama?
Erçakıca: Cemil Çiçek! Özal’ın bakanı idi Cemil Çiçek. Dedi ki, bu bayrak taşıyıcılık sorunsa ben size şartnameyi hazırlayım dedi. Adamın söylemesi önemli. Ben hazırlayım dedi, bayrak taşıyıcılık devam etsin dedi. Ne kadar dahil oluyorlar anlıyor musun?
Mungan: Yapılacak şeyler bellidir. Ankara’dan son aldığım intiba ise CTP’nin içinde olduğu bir hükümettir öngörüleri… Onun dışında bir öngörüleri yok ve Eroğlu’na da ikazlarda bulunduğunu söyledi. Hasan Bey söyledi mi bilmiyorum. Bütün partilerin de programlarını toparlamış.
Talat: Ve ekonomi bölümlerine bakmış ha…
Erçakıca: Şimdi dolayısı ile sayın Başkan, 22’sinde siz bütün seçeneklere göre Cumhurbaşkanı olarak senaryolarınızı hazırlayın. Mecbur değilsiniz hükümeti birine veresiniz. Çağırıp ne yapacaklarını da sorabilirsiniz. Yani niye hükümet olacaksınız? Aldın bir oy ama bana söyle niye Başbakan tayin edeceğim…
Talat: Zeren bu şeyi sakın ihmal etme ha. Benim de anlayacağım bir şekilde de bana belki daha sofistike olabilir ama…
Mungan: TC ile imzaladığımız ve gözden geçirdiğimiz protokol var. O protokol da öz olarak havayolları ile var, limanla ilgili
Talat: Sonra liman konusundaki gecikmeyi de anlamıyorum.
Erçakıca: Yatırımlara bir kuruş harcanmayacak önümüzdeki dönemde. Gerekirse 2010’da da. Aynı yolda gidip geleceğiz ama sistem iyileşecek. Yani KDV düşecek. Burası rekabetçi bir yapıya bürünecek.
Talat: Doğrudur yahu, beytambal kalsın zaten belki de o zaman sorunu da çözeriz. İnşallah…