yaklaşımlarAlpay DurduranÜlkem koşulları ve çare – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Ülkem koşulları ve çare – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Türkiye’nin denetiminde ve yabancılara Kıbrıslılar kendilerini yönetiyorlar dedirtebilecek kadar yetki tanınmış bir yönetimimiz var. Kıbrıslıların ahlakının izin verdiği kadar serbest bir seçim yaptık. Birçok kişi ve kurumun sandığa gidin çağrıları ile sandığa gitmeyi ulusal görev olarak görenler sandığa gittiler. Gene de açıklamalara göre son saate kadar katılım oranı çok düşük iken bir saatte 30 000 seçmen oyunu vermiş ve oran %70’in altına olsun ulaşabilmişti. Haydi diyelim açıklamalar geç ulaştığı için son saat oylaması olmadıydı.

Ancak seçim yasası her seçim öncesi ellenerek bugünkü halini alırken o zamanki çoğunluk partilerinin isteği doğrultusunda sonuç alınacak şekilde değiştirilmişti.

Bir yazımda bir kişi bir oy ilkesinin bozulduğunu ve kişilerin oy değil puan aldığı bu sistemin oranlama ve değerlendirme olanağı vermediğini söylemiştim. Nitekim basında açıklanan sayılar çok farklı ve çelişkili olduğunu göstermiştim. Şimdi de bölgelerin mecliste temsil olanaklarının küçük ilçelere göre büyükleri kayırıldığını göstereceğim.

Örneğin Lefkoşalı bir oy veren bir seçmen 16 oy kullanmış oluyor, İskeleli birisi ise 10 oy veya puan kullanmış oluyor. O zaman toplam puan olarak Lefkoşalıların kullanabildikleri oy puanların toplamının tüm seçmenin kullanabildiği oy puanına oranı %45 oluyor ama İskelede kullanılabilen toplam oy puanlarının oy puanı %4 oluyor. Hâlbuki Lefkoşa’nın seçmen sayısının oranı %32, İskele’nin seçmen (yani nüfus oranına yakın) sayısının oranı %10’dur. Yani İskeleli Lefkoşalının kullandığı oydan %50 değerde oy kullanmış olur. Seçim deyince İskeleli Lefkoşalının yarısı eder. Seçmen sayısının oranı %11 olan İskele seçimde %4 oy kullanıyor.

İşleri güçleri ayın oyun olan mebuslara Türkiye’den de danışmanlar gelip bu adaletsizlikleri yapıtırdılar ama kimse de üstünde durmadı. Biz ki seçime seçim deme olanağının bulunmadığı iddiasıyla boykot yapana bunları göstermek düşünce anlayın işin fecaatini.

OY

SEÇMEN

Lefkoşa 44,5 31,5
Mağusa 30,0 26,1
Girne 17,2 19,5
G.yurt 4,9 12,2
İskele 3,5 10,6
toplam 100,0 100,0

Aritmetik olarak bile insanların seçme hakları resmen ihlal edilmektedir. İnsanları bölgecilikle itham ederler ama esas bölgeciliği yasanın kendisi içermektedir. İskeleli seçmen veya nüfus oranına göre diğer ilçelere göre uygun oranda vekil çıkarır ama iskeleli seçmen oyunun ağırlığını üçte birine düşürerek kullanınca seçtikleri vekillere sen şu kadar oy aldın diye kıyaslama yaparak ikinci sınıf mebus muamelesi yaparlar ama gene de esas adaletsizlik seçmene yapılır. Çünkü tüm değerlendirmeler yüzdeliklerle yapılır. Sonuçta seçmen oyunun fazla saptığı yoktur ama Örneğin D’hont sisteminin bu şekli ile kullanılması CTP’nin iki, UBP’nin bir mebus fazla çıkarmasına neden oldu.

Bazıları der ki fazla mebus sistemi bilen kişilere göre seçmenin seçimidir. Hâlbuki tek tek seçmenin seçimi değildir. Seçmenin oyu istemediğine de gidebilir. Elli mebusluk meclis için üç mebus sapması çok önemlidir ve bu bir seçmen tercihi değildir. Sistemin adaletsizliğidir. Nitekim CTP, boykot diyen YKP’ye ve diğer küçük partilere oy vermezseniz veya karmayı teşvik ederseniz UBP’ye hizmet etmiş olacaksınız diye propaganda yaptı. Arkasından ise karmalar UBP’ye yaramadın yani zarar verdi diye açıkladı. Ondan sonra da tüm partilerle mesafemiz aynıdır dedi.

CTP’nin özür dilediğini de hala görmedik. Biz sol partiler diye konuşan CTP seçimden sonra tüm partileri kendisinden eşit uzaklıkta gördüğünü açıklamakla kendini yerine göre solun bir partisi yerine göre de dünyanın merkezi saydığını anlatır durur.

Anlayana sivrisinek saz.

Nitekim geriye bir bakıldığında sol diye benimsediği TKP, BDH ve şimdiki adı TDP olan orta sol partiye esas düşman olarak baktığı görülür ama etrafın baskısıyla TDP düşman diye kendisine bakan CTP ile eylem birliğine gitmeden edemez. Halkta sol neden birleşmez diye hayıflananlar çok olur ama gerçek siyasi yaşamdaki somut olaylarda yatır. Solcu da teorik olanla pratik olanı ayırt etme ve gerçeği kitapta değil yaşamda aram anlayışını taşır. Uzun vadeli amaçlara sahip çıkmakla güncel durumlara göre davranma arsında da seçim yapar. Onun için sayılar ve kayıtlar konuşur der. Bizde ise kayıtlar değil laflar ortada dolaşır. Yoksa dün sokakta kavgayı birlikte yapanlar dünü unutup yek diğerine seninle aramdaki mesafe kavga verdiğimiz diğeri ile mesafe aynıdır demez.

Durumdan sonuç çıkaran NTV muhabiri CTP için merkez sol parti diye bahseder. Haksız mı? UBP ile koalisyonun yolunu açmak için manevralar yaparken CTP mücadele arkadaşlarına dönüp sizi ben UBP’den farklı görmem demekten çekinmedi.

Tilki kıstırılınca ve aç kalınca yavrularını yiyecek ama yavrum diye yemez ne güzel civciv diye yermiş.

İnsanlara çok bir şey söylenemez yani sözüm meclisten dışarı denir ya ben de ona göre konuşurum çünkü insanı ne yani o veya bu mu iktidar olsun demagojisi ile gizlenen koltuk kavgası kafaları karıştırır.

Çare mi önereyim? Önereyim parti içi demokrasiyi üyeler olmazsa olmaz görsün ve önce onu sağlasın ve bilsin ki toplumda önemli bir kesim siyasi partilere sahip çıkmazsa tüm çare önerileri boşuan gider; çare böyle bulunur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin