Lefkoşa Mahalli Barosu, koalisyon hükümetinin banka kredi faizleri ve mazbatalar konusunda görüşlerini açıklamasını istedi.
Lefkoşa Mahalli Barosu Başkanı Avukat Gökan Asafoğulları, ülkedeki faiz sorunu ve mazbatalar üzerine yaptığı yazılı açıklamada, baronun faizle ilgili yasa tasarısı hazırlamış olmalarına rağmen geçmiş hükümetlerin sorunun esas çözümü yerine çıkarılan yasa ile mahkeme emirlerinin uygulanmasını engellemesini eleştirdi.
Gökan Asafoğulları, “Vurgulamak isteriz ki, bu ülkede mazbata mağduru yoktur, bu ülkede faiz mağduru vardır, faiz yüzünden borcun onlarca katına çıkması, ödenemeyecek hale gelmesi mazbata denilen uygulamanın eseri değildir” dedi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
Defaten, gerek Lefkoşa Mahalli Baro’su olarak gerekse Barolar Birliği olarak üzerinde ısrarla durduğumuz, ülkemizin kanayan yarası olan “faiz sorunu” ve “mağduriyeti” orta da iken, bu konuda her türlü yapıcı katkıyı koyduğumuz halde ve bu konu ile ilgili hazırlamış olduğumuz “faiz yasası tasarısı” mevcut iken, geçici oluşturulan komite oturumlarında sürekli bu konunun gündeme gelmesi ve yasal düzenlemesini savunmuşken, maalesef mevcut siyasi iktidarın bir öncekinden farksız bir şekilde meselenin ve sorunun esas çözümü yerine anayasayı, hukuku, mahkemelerin yetkisini çiğneyerek “idari karar” altında Mahkeme emirlerinin uygulanmasını engellemesi, İktidar olanların “Hukuk Devleti” anlayışını da gözler önüne sermiştir.
Vurgulamak isteriz ki, bu ülkede “Mazbata Mağduru” yoktur, bu ülkede “Faiz Mağduru” vardır, faiz yüzünden borcun onlarca katına çıkması, ödenemeyecek hale gelmesi mazbata denilen uygulamanın eseri değildir. Bu yük altında ezilen insanlarımızın, bu mağduriyetini geçmişe de şamil olacak, kat sınırına tabi bir faiz yasası ile ortadan kaldırmak yerine dürüst olarak borcunu ödeyen ahlaklı kişileri korumak yerine, mağdur edebiyatına sığınarak borcuna tek bir ödeme dahi yapmayan kötü niyetlileri de ödüllendiren bu “İdari” yaklaşım, borcuna sadık ahlaklı insanlarımızı da borçlarını ödememeye teşvik etmekte ve esasen bu halde bir mağdur ordusu yaratmaktadır.
Gazete manşetlerine yansıyan alacak verecek meselesi yüzünden adam yaralama, bıçaklama olayları günün sonunda varılacak noktayı işaret etmektedir. Evini kiraya verip da tek kuruş alamayan vatandaş, malını satıp da karşılığını alamayan vatandaş, çocuğunun nafakasını alamayan ebeveyn, araba tamircisi, mahalle bakkalı, emeğini satan işçi, hakkını yasalarca talep edip adalete başvuran insanlarımız için acaba bu iktidar ne düşünmektedir?
Gündeme dair konularda örneğin “Polis Terfileri”nde mağdur hissedenlerin yasal haklarını armaları ve yargıya başvurmalarını tavsiye eden Sn. Başbakan, bu süreci tamamlayıp hakkı olan alacağını Devletin “İdari Kararı” sebebiyle alamayan vatandaşa ne tavsiye etmektedir? Doğru adres olarak Yargıyı gösterenler aldıkları karar ile Yargının Hüküm ve Emirlerine müdahale etmekte neden bir sakınca görmemektedirler?
Bu konuda da toplumun aydınlatılmasını toplumun fertleri olarak bizler de talep etmekteyiz. Bu denli halkçı duruş sergilemek arzusunda ve niyetinde olduğunu söyleyen ve icraatlarını da bu yönde yapacağına dair söz veren siyasi iktidar, sosyal sigorta borçları, vergi borçları için ne yapacaktır, trafik cezaları için çıkarılan mazbatalar ne olacaktır? Ehliyet ve Ruhsatlar çıkarılacağında veya yenileneceğinde “Halkçı” iktidar ücret alacak mıdır? Talep eden kendisi olunca borçların ödenmesi kaçınılmaz olan “halkçı” devlet, talep eden vatandaş olunca mı “halkçı”dır? Geçmişte oluşturulan Ad-Hoc komitenin 3 ay içerisinde yapacağı yasal değişiklik ve yenilikler için acaba daha kaç üç ayın geçmesi gerekecektir?
İdari karar adı altında Anayasa ve Mahkemelerin yok sayılmasını hukuk insanları olarak kınıyor yukarıda yönelttiğimiz soruların cevaplarını da muhataplarından bekliyoruz.