YKP Yürütme Kurulu polis teşkilatında yaşananları ve geçici 10. Madde konusunu yeniden değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Polis teşkilatı, bir süredir o kadar keyfi ve başıbozuk hareket etmektedir ki, çok ciddi miktarda kişi polisin yaptıklarından dolayı şikâyetçidir.
İşkence ve gözaltında kötü muamele konusu artık ayyuka çıkmıştır. Bir gazetenin manşetine de yansıdığı gibi son terfilerde adı gözaltında işkence ve kötü muamele olaylarında geçen polisler soruşturmaya değil, mükâfatlandırılmaya tabi tutulduğu belli olmaktadır.
Polis hak ve özgürlükleri keyfi olarak kısıtlaması artık öyle bir noktaya geldi ki, neden kısıtladıklarını açıklayamaz durumdadırlar ki açılan dava konularında komik olmalarından bellidir.
YKP Mağusa ilçe binası önüne bir basın açıklaması için geçici asılan pankarta reklamcılık yasasına aykırı hareketten dava açılması bunun en bariz örneğidir. Sendikacılara ve sivil toplum örgütler temsilcilerine açılan ve devam eden ve siyasi olduğuna şüphe duyulmayacak davalar da bunlara örnektir. 19 Temmuz 2011 tarihinde Erdoğan’ın ziyaretinde polisin kitleye saldırmasına da herhangi bir soruşturma açılmamış ama polis işkencesine, şiddetine ve kötü muamelesine maruz kalıp tutuklananlara dava okunmuş ve halen daha, aylardır mahkeme koridorlarında süründürülmektedirler.
Polis birilerini mahkemeye taşımayı, sürekli dava açmayı bir tür cezalandırma olarak kullandırmaktadır, yasası gereği bağımsız olması gerek başsavcılık ise polis teşkilatının emri altına girdi, onun talimatlarını yerine getirmektedir. Hukuk sistemi yara almaktadır ama ne yargıçların üst kurulları, ne yüksek mahkeme ne de barolar etkili bir ses çıkaramaz durumdadırlar. Saçma sapan, dava bile olmayacak konularda siyasi parti, sendika ve örgüt temsilcileri yıllarca mahkemelere götürülüp getirilmektedirler.
Polis teşkilatının marifetleri bununla da sınırlı değildir.
Hükümetin kurulduğu gün, keyfi olarak polis terfilerinin hükümete haber vermeksizin açıklanması da gelinen aşamayı göstermektedir. Polis ne hukuk sistemini, ne usulü, ne de sivil otoriteyi kabül etmektedir, kendi başına, polis teşkilatı bu hali ile, bakan için net şekilde görüleceği gibi kafasına buyruk, işkenceyi sistemli hale getiren, hukuksuz davranan, yasaları keyfi şekilde çiğneyen bir örgüte dönüşmüştür.
Terfilerde ayrıca usulsüzlük yapıldığı iddiaları konun başka ciddi bir yönüdür.
Böyle bir ortamda polisin sivil denetime girmesi konuşulmaktadır. Bunun için de geçici 10. Maddenin kalkması gerektiği belirtilmektedir, bunun için de Anayasa değişikliği önerilmektedir.
Geçici 10. maddeye göre, “Kıbrıs Türk halkının savunması ve iç güvenliği ile milletlerarası durum gerektirdiği sürece bu anayasanın 117. maddesinde yer alan kurallar yürürlüğe girmez. Anayasa yürürlüğe girdiği tarihte dış ve iç güvenliğin sağlanmasında kullanılan bütün kuvvetlerle, bunlara ilişkin olarak uygulamada olan usul ve hükümlerin ve bu konularda kabul edilmiş ve edilecek işbirliği esaslarının uygulanmasına devam olunur” denmektedir. Yani polis örgütü ile geçici 10. Maddenin alakası yoktur, irade ve vesayet ile ilişkisi vardır, anayasa değişikliği değil, yasal düzenleme ister, görev bakanlar kurulu ve meclisindir eğer gerçekten irade kendilerinde ise!
Geçici 10. maddeye göre askıda olan 17. maddenin yürürlüğe girmesi için de anayasa değişikliği istemez. Roma hukuğundan gelen silahlar sivillerin önünde diz çökmesi ilkesi hayata geçse, bu da yasal bir düzenleme ile kaldırılabilir çünkü adı üstünde askında tutan madde “geçici”dir! Bu konuda da, çok fazla vesayet kelimesini dile dolayanların irade gösterip hareket etmesi maalesef güç gözükmektedir.
Bu durum, bakanlar kurulu dağılımından bellidir. 117. Maddede açıkça “Savunma Bakanlığı” yazmaktadır, daha önce ‘Dışişleri ve Savunma bakanlığı’ idi, savunma ansızın gitti, kimse umursamadı. Geçici 10. Maddeyi kaldırmakta kararlı olduğunu söyleyenler de savunma bakanlığını hatırlamadı çünkü aslında talepleri dillerinde, pratiğe geçirmek gibi niyetleri yoktur.
YKP, demokratikleşme ve sivilleşme ile ilgili yeni hükümeti samimi olmaya çağırır.
YKP, insan hakları evrensel beyannamesinde açıkça ortaya konan hak ve özgürlüklerin selameti için polis teşkilatının keyfi davranışlarının kontrol altına alınmasını talep eder.