Yaşamın çeşitliliğine ve özgürlüğe aşık olanlar,
Tohumlarımızı ve gıdamızı, Monsanto gibi küresel şirketlerin zehirli, açgözlü ve ölümcül pençelerinden, şirketler tarafından yazılan ve demokrasimizi gaspederken tohumlarımızı, gıdamızı, sağlığımızı, rızkımızı, kültürümüzü ve yaşamımızı elimizden almaya çalışan kanunlardan kurtarmak için enerjilerimizi birleştirme ve örgütlenme zamanı. Şirketlerin tek mutlak güç olduğuna ve bizim değişim için hiç bir gücümüz olmadığına inanmamız için içinden çıkmamızı istemedikleri güçsüzlük hissini yıkıp geçmemiz gerekiyor. Çünkü güçlüyüz! Tek yapmamız gereken girişimlerimizin enerjilerini birleştirmek. Görmek istediğimiz değişim olmamız şart!
Sizleri 2-16 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Tohum ve Gıda Özgürlüğü İçin Eylem Günleri’nde yaratıcı enerjilerinizi ortaya koymaya davet ediyorum .
2 Ekim Gandhi’nin doğumgünü. Gandhi bize Swaraj’ı – içimizden gelen özgürlüğü – ve Satyagraha’yı – doğrunun gücünü – miras bıraktı. Gelin 2 Ekim’i “Tohum Satyagraha’sı” olarak kutlamak için birlik olalım. O gün tohum ve gıda özgürlüğümüzü, şirketler tarafından yazdırılan, tekdüzeliğe ve monokültüre ayrıcalıklar tanıyan ve patentler üzerinden yasadışı tohum tekelleri kurarken, çeşitliliği, tohum saklamayı ve tohum takasını, çiftçilerin buluşlarını suç haline getiren ve çiftçilerin haklarını hiçe sayan kanunları her ülkede tespit ederek savunalım.
Bu kölelik kanunlarını belirledikten sonra, kendimizi etik olmayan, vahşi, bizim ve çocuklarımızın hayatı tehdit eden bu kanunlara uymamaya adayalım. Gandhi bize 100 yıl önce hatırlatmıştı: “Adil olmayan yasalara uyma zorunluluğuna olan inanç devam ettikçe, kölelik de devam edecektir”. Bizim bir rüyamız var ve rüyamızda her tohum, her arı, her kelebek, her solucan, her insan, her çocuk zorla yönlendirilmeden, kontrolden, açlıktan ve hastalıktan uzak; özgürce, mutlulukla ve sağlıkla evrilebilsinler ve gelişebilsinler diye. Monsanto kanunlarına uymamız gerektiği inancına düşmemize izin vermemeliyiz. Gaia’nın kanunları adına, hayatın özgürce yenilenmesi ve adaletin kanunları adına Monsanto’nun kanunlarına başkaldırmak bizim ekolojik ve etik görevimizdir. Bir yandan tohum diktatörlüğünün kanunlarına direnirken, bir yandan da tohum ve gıda özgürlüğünü, tohumun kanununu uygulamaya sokarak, umut bahçeleri kurarak ve GDO’suz, patentsiz tohum özgürlüğü bölgeleri kurarak kutlayalım
12 Ekim tarihinde tüm dünyada aynı anda Monsanto’ya karşı bir yürüyüş düzenleyeceğiz, 25 Mayıs’ta yapmış olduğumuz gibi.
16 Ekim ise Dünya Gıda Günü. Monsanto ve diğer biyoteknoloji devleri o gün kendilerine sponsor oldukları Dünya Gıda Ödülü’nü verecek kadar ahmak ve kibirli olabildiler. Gelin biz de o gün hakiki gıda ödüllerini bize gerçek ve sağlıklı gıdayı ulaştıran gerçek gıda kahramanlarına verelim. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre dünyanın gıdasının %72’si küçük bahçe ve çiftliklerden geliyor. Biz özgürlük tohumlarını koruyarak ve her yerde umut bahçeleri kurarak bu %72’yi %100 yapabiliriz. Şirketler tarafından yönlendirilen endüstriyel tarım, biyoçeşitliliğin %75’ini yokederek açlık ve hastalık getirdi. 1 milyar insan aç, 2 milyar insan da beslenmeyle bağlantılı hastalıklardan muzdarip. Bu bize yaşam ve sağlık getiren bir gıda sistemi değil. Bu aç gözlülük ve kar hırsıyla yönetilen, ölüm ve yıkım getirmiş bir emtia üretim sistemi. Bu talanı durdurmamız gerekli. Gıda sisteminde zehirlerin ve şirket köleliğinin yeri yok. Çünkü ne yiyorsak oyuz.
Tohumlarımız ve gıdamız yaşam için hayati önem taşıyor. Gezegenin ve sağlığımızın yıkımının devam etmesine izin veremeyiz. Tohum köleliğinin ve gıda diktatörlüğünün sürmesine göz yumamayız. Tohumlarımızı, gıdamızı ve özgürlüğümüzü geri almalıyız.
Bu dünyadaki hayatı, küçük çiftçileri, sağlığımızı ve geleceğimizi koruyacak gıda sistemini beraber kuracağımız, içlerindeki gücü, yaratıcı enerjilerini yayacak olan her birinize sevgilerimle.
Vandana Shiva