Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) ile Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), “siyasi davalara son” sloganıyla Mağusa’da mahkemeler önünde eylem gerçekleştirdi.
Eylem 21 Ekim, Pazartesi sabahı, Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin (DAÜ) üniversite öncesi eğitim kurumlarının özele devri sırasında yaşanan olaylar nedeniyle haklarında dava açılan DAÜ-SEN, DAÜ BİR-SEN ve KTOEÖS ile YKP Mağusa İlçe binası önünde basın açıklaması için geçici pankart asılmasından dolayı reklamcılık teşhir yasasına aykırı hareketten dava açılan YKP üyelerinin katılımıyla, duruşma öncesi Mağusa Kaza Mahkemesi önünde gerçekleştirildi.
Pazartesi günkü dava ile Lefkoşa’da devam etmekte olan ve kamuoyunda “19 Temmuz Davası” olarak bilinen davaların siyasi olduğu vurgulanan protesto eylemine, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Gümrük Çalışanları Sendikası (Güç-Sen), Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) da destek verdi.
GÖKÇE
DAÜ-SEN Başkanı Ulaş Gökçe yaptığı açıklamada, Lefkoşa ve Mağusa’da siyasi nedenlerle onlarca sendikacı ve siyasi parti mensubunun yargılanmakta olduğunu belirterek, bir taraftan hükümet demokratik açılımlar yaptığını söylerken, diğer yandan da “tamamen uyduruk” nedenlerle sendikacıların yargılandığını” söyledi.
Esas yargılanması gerekenlerin “kamu malını peşkeş çekenler ve insan haklarını çiğneyenler” olduğunu söyleyen Gökçe, “Bugün burada tüm siyasi davaları protesto etmek için bulunuyoruz” dedi.
GÖKÇEBEL
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel de, yargılanmaktan korkmadıklarını, ülkenin kamu mallarına, zenginliklerine çevresine ve toprağına sahip çıkmaya çalışan gerçek yurtseverlerin yargılandığını bildiklerini ifade etti.
Duruşmaların kendileri için sadece bir zaman kaybı olduğunu söyleyen Gökçebel, “Yargılanma süreci utanç süreci olarak devam ediyor” dedi.
Ülkenin birçok kamusal zenginliğine devlet eliyle el konularak, yine devlet eliyle 3-5 şirket ve yeşil sermayenin zengin yapıldığını ileri süren Gökçebel, devlet okulları sahipsiz iken özel okullara para harcandığını ve bina verildiğini söyledi.
Gökçebel, “Bu yargılama süreci sonunda bizi hapse de atabilirler ama önemli değil, bu yargılanma süreci uydurma bir süreçtir” dedi.
KANATLI
YKP Yürütme Kurulu üyesi Murat Kanatlı da, sendikacıların ve siyasilerin yargılandığı davada “Başsavcılık’ın mevcut yasala çerçevesinde yargılayamayacağı, yargılasa bile kamu vicdanında hükümsüz olan konularla ilgili olarak sendikacı ve siyasi parti temsilcilerini mahkeme salonlarına getirterek yargısız infaz gerçekleştirmekte olduğunu” belirtti.
Kanatlı, YKP’nin yargılandığı davada durumun çok daha trajik olduğunu belirterek, parti binasına astıkları dayanışma içeren bir pankart nedeniyle yargılanmakta olduklarını kaydetti.
Kanatlı bu davanın önemli olduğunu, bu davadan hüküm verilirse bunun siyasi parti, sendika ve örgütlerin ifade özgürlüklerinin, düşüncelerini yayma özgürlüklerinin kısıtlanmasının önünü açacak karar olacağının altını çizdi. Parti binalarına asılacak pankartların reklam niteliğinde olduğunu iddiasının ciddi hayal gücü gerektiğini de söyledi.
Böylesi sorunlu bir nedenle dava açılmış olsa bile yargılandıkları reklamcılık teşhir yasası ilgili olarak izin verme ve şikayet etme belediye ve kaymakamlıkların yetkisinde olduğunu söyleyen Kanatlı, Mağusa Belediye Başkanı Oktay Kayalp ile görüştüklerini ve kendisinin şikayetçi olmadığını kendilerine söylediğini belirterek, “ortada şikayetçi makam olmaksızın, Başsavcılık, sırf intikam ve öç almak için bize bu davayı açtı. Sırf intikam almak için bu dava sürdürülüyor. Bu şekilde hukuk sistemine siyaset sokuluyor. Bizleri bu şekilde eylem yapmaya mecbur bırakıyorlar” dedi.
Adalete sistemine ve mahkemelere saygı duymaya hazır olduklarını, ancak bu kurumun düzgün işlemesinden sorumlu olanları da aynı saygıyı ve özeni göstermesi gerektiğini söyleyen Kanatlı, baroları hukuk sistemine sahip çıkmaya çağırdı.